Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Anatole France

  • Okunma : 704

Anatole France, Fransız yazarı (Paris 1844-La Bechellerie 1924). Bir kitapçının oğlu olan Anatole France (tam adı Anatole France Thibault'dur), Stanislas Koleji'nde sağlam bir öğrenim gördükten sonra, babasının işinin başına geçmeye yanaşmayarak, edebiyatla uğraşmaya karar verdi. Çeşitli yayınevlerinde küçük görevlerde çalışıp, Leconte de Lisle tarafından Senato kitaplığı yönetici yardımcılığına alındı. 1873'te Leconte de Lisle'e adadığı Poemes Dores (Yaldızlı Şiirler) adlı şiir derlemesini yayınlayıp, 1876'da yayınladığı Noces Corinthiennes (Korinthos Eğlenceleri) adlı manzum dramında, II. yy. Yunanistanı'nda paganlık ile hıristiyanlık arasındak çatışmayı işledi. Parnasseçıların sanat ve düşünceye kovdukları katı kuralların etkisinden kurtularak. Les Desirs de Jean Servien (Jean Servien'in istekleri, 1882) adlı kitabında gençlik yıllarının kaygılarını, Sylvestre Bonnard'ın Cinayeti (le Crime de Sylvestre Bonnard, 1881) ve Dostumun Kitabı (Le Livre de Mon Ami, 1885 adlı yapıtlarında duygululuğunu ve alaycı sevecenliğini dile getirdi. 1876-1893 yılları arasında Le Temps gazetesinde "Edebiyat Yaşamı" başlığı altında (sonradan dört cilt halinde yayınlandı, 1888-1892) yazılar yayınlayıp. Brunetiere'in dogmatik eleştirisine, kişisel ve izler izlenimci eleştirisiyle karşı çıktı. 1889'da, IV. yy. İskenderiyesi'nde paganlık ve hıristiyanlık arasındaki çekişmeyi işleyen Thais'i (opera haline getirildi; 1894) yayınladı. Hıristiyanın yanlığa bakışının gün geçtikçe daha kuşkucu bir özellik alması yüzünden din ve geleneksel ahlâk savunucularının eleştirisine uğrayınca, buna, eleştirici düşüncesinin kuşkularını ve alaycılığını dile getirdiği Pedauque Kebapçısı (La Rötisseire de la Reine Pedauque, 1893) ve Les Opinions de Jerome Coignard (Jerome Coignard'ın Düşünceleri, 1893) adlı yapıtlarıyla yanıt verdi. 1894'te yayınladığı Kırmızı Zambak'ta (Le Lys Rouge çaresiz yalnızlığın ve kıskançlık dolu bir tutkunun açtığı yaraları işledi. Echo de Paris ve Le Figaro gazetelerine yazdığı toplumsal ve siyasal sorunlara ilişkin yazıları l'Histoire Contemporaine (Çağdaş Tarih, 1896-1901) dizisinin ilk üç kitabında topladı: L'Orme du Mail(Karaağacın Gezisi, 1897), Le Mannequin d'Osier (Kamış Manken. 1897) ve l'Anneau d'Amethyste (Ametist Yüzük, 1899). 1897'de Dreyfus davasının yeniden açılması için başlatılan kampanyada Zola'nın yanında ilk yeralanlardan biri olup, L'Histoire Comtemporaine'in son cildini oluşturan Monsieur Bergeret â Paris (Bay Bergeret Paris'te, 1901) adlı kitabında, Dreyfus olayını romana aktardı ve kahramanını siyasete karışmış, sosyalizmi benimsemiş olarak gösterdi. O tarihten sonra kendini bütünüyle toplumsal sorunlara adayarak, sosyalist toplantılarına başkanlık etti; halk üniversiteleri hareketine katıldı;

1905 Rus devrimcilerinden yana çıktı. Ama 1905'te iktidara gelen "dreyfuscuların", desteklediği köklü rejim değişikliğine yanaşmadıklarını görünce, umut kırıklığını Penguenler Adası (L'İle des Pingouins, 1907) adlı yapıtında dile getirdi. Allahlar Susamışlardı (Les Dieux Ont Soif, 1912) adlı kitabında, devrimlerin yolaçtığı aşırılıklar konusundaki kaygılarını ortaya koyup, Meleklerin İsyanıma Revolte des Anges, 1914) adlı yapıtından sonra Touraine'e çekildi ve savaşı büyük bir kaygıyla izledi. Le Petit Pierre (Küçük Pierre, 1918), La Vie en Fleur (Ömrün Baharı, 1922) adlı yapıtlarını yayınlayıp, 1922'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.