Avusturya

Avusturya, GESEL BİLGİLER. Yüz ölçümü: 83 853 km². Başkent ve en büyük kenti: Viyana (1.479.800 nüf.; 1987 tah.).
AVUSTURYA TOPLUM YAPISI.Nüfusu(1990tah.): 7 600 000; nüToi yoğunluğu: km² ve 90,6 kişi. Nüfus dağılımı 1990): Kentlerde %55, kırsal kesimde % 45. Yıllık nüfus artış hızı: % 0,1. Resmîl dili: Almanca. Başlıca din: Katoliklik.
AVUSTURYA EĞİTİM VE SAĞLIK. Okuma yazma oranı (1986): Yetişkin nüfusun % 100'ü. Üniversiteler (1989): 12. Hastane yatak sayısı (1988): 82 606. Hekim sayısı 1988i: 20 502. Ortalama ömür (1990): 75. Bebek ölüm oranı (1990): 1 000 canlı doğumda 8,1.
EKONOMİ. GSMH (1990):, 118,26 milyar dolar; kişi başına ulusal gelir: 15 560 dolar. Etkin nüfus dağılımı(1987 : Tarım % 8; sanayi % 28; inşaat % 8; yönetim ve hizmetler % 23; ticaret % 18; maliye ve gayrı menkuller % 6; ulaşım ve iletişim % 7; diğer % 2. Dış ticareti (1987): Dışalım —32,7 milyar dolar; dışsatım —27,2 milyar dolar; ticaret yaptığı başlıca ülkeler: Almanya, İtalya, Doğu Avrupa ülkeleri, İsviçre, Birleşik Amerika. Para birimi: 1 Schilling — 100 Groshchen.
AVUSTURYA YÖNETİM. Türü: Federal cumhuriyet. Yasama gücü: Federal Meclis. Yönetim bölümlenmesi: 9 eyalet.
AVUSTURYA ULAŞIM. Demiryolları (1987): Toplam 6 643 km. Karayollar(1987):Toplam 107 503 km. Başlıca limanları: 1 . Başlıca havaalanları:6
Avusturya, Orta Avrupa'da yer alan, bugünkü dar boyutları ve uluslararası sorunlardaki küçük rolü tarihteki önemine ters düşen, denize kıyısı olmayan dağlık bir ülkedir. Batısında Liechtenstein ve İsviçre, kuzeyinde Almanya ve Çekoslovakya,(doğusunda Macaristan ve güneyinde de İtalya ve Yugoslavya bulunur. Bugünkü sınırları ve cumhuriyet yönetimi 1919'da, Birinci Dünya Savaşı'nda yenildikten ve bir zamanların büyük ve çokuluslu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra ortaya çıkmıştır.
Dört yüzyıl boyunca çok büyük önem taşıyan doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yollarını denetimi altında tutması, Avusturya'ya ticari ve stratejik önem kazandırmıştır. Tuna ırmağı Doğu ve Batı Avrupa'yı birbirine bağlar, Alpler'deki kuzey-güney geçitleriyse, ülkenin Akdeniz ve Balkanlarla bağlantısını sağlar. Coğrafi ve siyasal olarak Avusturya, X.yy'da Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun doğu sınır devleti olarak ortaya çıkmış (ülkenin Almanca adı olan österreich "doğu devleti" anlamına gelir), İslav ve daha sonra da Türk istilalarına karşı bir kale görevi yapmıştır. XIII. yy'ın sonundan XX. yv'ın başına kadar Avusturya'nın yazgısı, iktidardaki Habsburglar'ın yazgısıyla birleşmiştir: Gerçekten de Habsburglar'ın taht hırsı Avusturya'yı Avrupa'nın ortadireği yapmıştır. Başkent Viyana, Tuna Vadisi ve Macar Ovası, uzun Avusturya tarihi boyunca önemli rol oynayan yerlerdir.
1938'de Almanya'nın ele geçirdiği, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Müttefiklerin işgal ettiği Avusturya,
1955'ten beri tarafsız bir devlettir. 1959'da Avrupa Serbest Mübadele Birliği'nin¡kurucu üyesi olmuş ve 1990'da Avrupa Topluluğu'na girmek için biçimsel başvurusunu yapmıştır.
AVUSTURYA YÜZEY ŞEKILLERİ VE DOĞAL KAYNAKLAR
Ülkenin öne çıkan fiziksel öğesi Alp Dağları'dır. Alp Dağlan, ülkenin bütün dar batı kesimini, ayrıca Orta ve Güney Avusturya'nın da büyük bölümünü kaplar (yaklaşık 60 km²).Alpler üç sıradağa ayrılabilir:Kuzey ve Güney Alpler ve billur su kayalardan oluşan Orta Alpler. En yüksek doruk olan Grossglockner (3 797 im) Orta Alpler'eki Hohe Tauern dağ sırasında bulunur. Batıdan doğuya doğru giderek daralan bu dağ kuşaklarının ortalama yükseklik de düşer. Başlıca sıradağlar birbirlerinden akarsu vadileri ve çöküntülerle ayrılır; buna örnek olarak, Güney Orta Avusturya'da Karawanken ve Carnia Alpleri arasında yer alan Klagenfurt havzası verilebilir. .
İtalya'ya ulaşma olanağı veren Brenner geçidi ya da Doğu Avusturya'daki Semmering gibi geçitler ulaşımı kolaylaştırmaktadır.
Alplerin kuzeyinde Tuna vadisi yer alır.Batı kesimi dar olan bu vadi, sonra Viyana'dan Macar ovasına doğru genişler. Bu her iki bölgede de tarıma çok elverişli zengin lös ve alüvyon toprakları vardır. Vadideki yükseklikler batıdaki 365 m ile doğu ovasındaki 185 m arasında değişir.
Tuna vadisinin kuzeyindeki Bohemya yaylası granitten oluşmuş ve üstü ormanlarla örtülü engebeli bir yüksek bölgedir. Burada yükseklikler 350-900 m arasında değişir.
Avusturya İklimi: Batı ve Orta Avusturya'da iklim yüksekliğe, rüzgâra ve bazı başka dağ koşullarına göre değişiklik gösterirse de -daha bol yağmur, kar ya da pus alması dışındagenellikle Avusturya'nın iklimi, Batı Avrupa için tipik olan ılıman Atlas okyanusu iklimine benzer. Güneyden esen kuru ve sıcak rüzgârları karı aniden eriterek çiy düşmesine yol açabilir. Doğu Avusturya'daysa sert bir karasal iklim vardır;burada, soğuk rüzgârlar eser ve düşen yağış miktarı azdır. Dört büyük Avusturya kentindeki en düşük kış sıcaklıkları -3,3°C ile 2,2 °C arasında, en yüksek yaz sıcaklıklarıysa 17,8°C ile 20°C arasında değişir. Bu sözü geçen yerler yılda 635-990 mm arasında yağış alır.
Avusturya Akarsuları: Ülkenin gemi ulaşımına elverişli tek akarsuyu olan Tuna, bütün Avusturya'yı batıdan doğuya doğru geçer. Diğer önemli akarsular arasında Inn, Enns, Mur, Mürz, Salzach ve Drava vardır. Salzburg'un kuzeyiyle doğusunda ve Klagenfurt havzasında resmi yapılacak güzellikte küçük göllere rastlanır. Macaristan sınırında yer alan Burgenland'daki Neusiedl gölü 350 km²'lik yüz ölçümüyle Avusturya'nın en büyük gölüdür. Batı uçtaki Bodensee gölü İsviçre ile ortaktır.
Avusturya Bitki örtüsü ve hayvan topluluğu: Avusturya kökenli bitki ve hayvanların sayısı yüzyıllar geçtikçe azalmıştır. Gürgen, kayın ve meşe gibi yapraklı ağaçlar alçak yüksekliklerde daha yaygındır, yükseklerdeyse karışık ormanlar ağır basar. Alp dağları bölgesinde, yükseklerdeki sürekli kar çizgisine kadarsa çıplak kayalar ve otlu yamaçlar uzanır. Unutmabeni gibi yabani Alp çiçekleri en yüksek yerlerde yetişir.
Yaban domuzu, ayı, kurt ve vaşağın soyu tükenmişse de korunma altına alınmış Alp bölgelerinde hâlâ kızıl geyik, dağ keçisi, dağ sıçanı ve orman tavuğu bulunmaktadır. Neusiedlersee'nin otlu düzlüklerine sığınmış gri kazlar, beyaz kuyruklu ve benekli kartallar, kızıl kaşıklı balıkçıl, erguvani ve ak balıkçıl sürülerine rastlanmaktadır. Rust kasabasındaysa beyaz leylekler her yıl bacalardaki yuvalarına gelmektedir.
Doğal kaynaklar: Avusturya'nın en büyük doğal kaynağı, ülkenin elektrik enerjisi gereksiniminin üçte ikisini karşılama olanağı veren akarsulardır. Ama potansiyel hidroelektrik kapasitesinin büyük bölümü henüz işletmeye sokulmamıştır. Ülkenin % 40'ını kaplayan ve çok sıkı önlemlerle korunan ormanlardan kereste elde edilir. En önemli maden kaynaklan magnezit, grafit, demir cevheri, linyit, düşük kaliteli linyit, petrol ve doğal gazdır. Ayrıca bakır, çinko, kurşun ve tuz da çıkartılır.
AVUSTURYA TOPLUM YAPISI
Avusturya dil ve etnik köken bakımından temel olarak Almandır. Bunun yanı sıra azınlıklar da vardır: Bunlar, özellikle Burgenland'da yaşayan yaklaşık 50 000 Hırvat, Güney Karnten'de yoğunlaşmış 20 000 kadar Sloven ve küçük Macar, Çek, Slovak ve İtalyan topluluklarıdır. Almanca konuşan nüfusun içinde de hiç karışmamış öğeler oldukça azdır;|bu Kutsal Roma:Germen ve Avusturya-Macaristaft imparatorluklarının karışık yapısının bir sonucudur. Nüfusun % 85'i katoliktir. Nüfusun alçak bölgelerde ve başkentte oturan yaklaşık % 6'sıysa protestandır. Viyana'da 10 00 kişiden daha küçük bir yahudi cemaati de vardır.
Avusturya'nın beş büyük kenti olan Viyana, Graz, Linz, Salzburg ve İnnsbruck'ta nüfusun üçte biri yaşamaktadır. Yalnız beşte biri başkentte oturmaktadır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra nüfus dağılımında önemli bir yenilenme meydana gelmiştir. Doğudaki bölgelerin nüfusu azalır ya da çok az miktarda artarken batıdaki bölgelerde - Vorarlberg, Tirol ve Salzburg -önemli artışlar olmuştur. Köylü nüfus yüksek vadileri terk ettiği ve Alpler bölgesinde turizm işkolu gittikçe geliştiği için kentsel bölgeler büyümeye devam etmektedir.
Eğitim ve sağlık: Avusturya'da okuma-yazma oranı kelimenin gerçek anlamında % 100'dür, bu 200 yıldır süren özgür ve zorunlu bir eğitimin sonucudur. 6-15 yaş arasındaki çocukların okula gitmeleri zorunludur. Eğitim sistemi, bütün öğrencilere sekiz yıllık temel eğitimi vermektedir. Kırsal alanın dışındaki öğrenciler ilk dört yılı bitirdikten sonra ya bir meslek öğrenmek için meslek okuluna giderler ya da üniversiteye hazırlanabilmek için 8 yıllık bir orta öğrenim görürler (mittelschule). Üniversite sistemindeki öğrenci sayısı azdır ama artmaktadır. Devletin finanse ettiği 18 üniversite ya da yüksek okul vardır.
Çocuk ölüm oranının düşük olması ve doktor sayısının nüfusa oranının 1 doktora 510 hastayla Avrupa'daki en yüksek oranlardan birini oluşturması Avusturya'nın sağlık hizmetleri ve bakım sistemleri hakkında yeterli fikir vermektedir. Bütün yurttaşlar ulusal sağlık sigortasının güvencesi altındadır. XIX. yy'ın sonlarında ve XX. yy'ın başlarında Viyana belki de Avrupa'nın en büyük tıp merkeziydi; Avusturya tıbbı, özellikle Sigmund Freud'un yönetiminde-modern psikiyatrinin gelişmesine yaptığı katkılarla ünlüdür.
AVUSTURYA EKONOMİK ETKİNLİKLER:
İmalat ve sanayi: İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda ülkenin temel sanayisinin ulusallaştırılmasından bu yana, Avusturya ekonomisinde sanayi giderek daha fazla ağırlık kazanmıştır. Ağır sanayi Tuna vadisinde, Mur-Mürz koridorunda ve başkentte yoğunlaşma eğilimi göstermektedir. İmal edilen mallar arasında başta gelenler pik demir ve çelik, otomobil, traktör, lokomotif, ağır makineler, elektrikli araç gereçler, kimyasal maddeler, plastik,kâğıt ve selüloz, mobilya, tekstil ve işlenmiş besin maddeleridir. AvusturyalI zanaatçıların geleneksel ürünleri arasındaysa seramik, cam eşya, ağaç yontmalar, ayakkabı gibi deri ürünleri, optik ve müzik aletleri vardır.
Turizm önde gelen bir işkolu olmuştur. Ağırlık noktası kayak ve kış sporları olacakları, bütün yıl çekiciliğini koruyan içmeler ve Alplerden Viyana'ya kadar uzanan güzel manzaralı, dinlendirici ve kültürel tesislerdir. Her yıl yapılan Salzburg festivali çok önemli bir kültür etkinliğidir. 1955'ten bu yana Avusturya'yı ziyaret eden yabancıların sayısı birkaç kat artmıştır.
Tarım: Savaş sonrası Avusturya tarımında iki eğilim kendini gösterir:Çiftçilikte kullanılan işgücünde hızlı bir düşüş ve küçük boyutlu çiftçiliğin gerilemesi; 5 ha'dan daha küçük toprak işletmelerinin ya ortadan kalkması ya da güçlenmesi. Ortalama toprak işletmesi büyüklüğünün küçük kalmaya devam etmesine ve toprağın sadece % 20'sinin tarıma elverişli olmasına karşın çiftçiler bilimsel yöntemler kullanarak Avusturya'nın besin gereksiniminin büyük bölümünü karşılamaktadırlar. En önemli tarım ürünleri arasında arpa, buğday, çavdar, yulaf, patates, şekerpancarı ve mısır yer alır. Et üretiminde büyük artış olmuştur. Mandıracılık da ulusal gereksinimden daha fazlasını üretmektedir.
Ormancılık: Ticari amaçla kullanılan kerestelerin en önemli bölümü kozalaklı ağaçlardan sağlanmaktadır. Avusturya selüloz, kâğıt, mukavva ve kereste üretir.
Ulaşım: Büyük ölçüde devletin elinde olan ulaşım sistemi,modern ve etkindir. Ülkedeki bütün önemli noktalar birbirlerine hava, demiryolu ve kara yoluyla bağlanmıştır. Ulusal havayolu şirketi, ülke içinde ve ülke dışında etkinlik) gösterir. Avusturya'da yaklaşık 6 500 km. uzunluğunda bir demiryolu ağı vardır; demiryolu ağı, Alplerdeki bütün önemli vadilerden de geçer. Toplam 11 000 km kadar otoyol ve devlet yolunun yanı sıra il yolları ve ikincil yollar da bulunmaktadır. Tuna ırmağı yolcu gemilerinin de, yük gemilerinin de ulaşımına elverişlidir. Viyana 1945'ten beri trafiğin büyük bölümünün son noktası olmuştur.
Ticaret: Turizmden büyük miktarda döviz kazanmasına karşın 1945'ten beri Avusturya'nın dış ticaret açığı sürmektedir. Avusturya ulaşım donanımı, ağır makineler, yakıt, besin maddeleri ve hammadde dışalımı yapmak zorundadır. Buna karşılık kereste, kâğıt ve selüloz, teksitl, demir-çelik, elektrik enerjisi ve (nakine dışsatımı yapar. Dış ticaretinin büyük bölümünü Almanya'yla gerçekleştirmektedir. Avusturya, Avrupa Serbest Mübadele Birliği [EFTA] üyesidir.
AVUSTURYA YÖNETİMİ
Avusturya dokuz eyaletten oluşan anayasal bir federal cumhuriyettir. 6 yıl için halk oyuyla seçilen cumhurbaşkanı, devletin başıdır;ne var ki yönetim sorumluluğunun büyük bölümü başbakan ve kabinesinin elindedir; kabine, parlamentonun güvenine sahip olduğu sürece görevde kalır. Genellikle parlamentonun birinci meclisi olan Ulusal Meclis'de (Mationalrat) en çok sandalyeye sahip olan siyasal partinin başkanı başbakan olur.
Ulusal Meclis üyeleri dört yılda bir seçilir. Büyük ölçüde danışman görevini yapan ikinci meclis, yani Federal Meclis (Bundesrat) üyeleriyse bölgelerin yasama organları olan Landtag'lar tarafından seçilir ve her bölge Federal Meclis'e nüfusuyla orantılı sayıda temsilci gönderir. Dokuz eyaletin (Steiermark, Tirol, Voralberg, Salzburg, Yukarı Avusturya, Aşağı Avusturya, Viyana, Burgenland, Karnten) herbirinin valisi o bölgenin tek meclisi Landtag tarafından seçilir.
AVUSTURYA TARİHİ
Daha sonra hepsi birden «Avusturya» adı altında toplanan topraklara İlk Çağ'da Rhaetia, Noricum ve Pannonia deniyordu. Bunlar1 İ.S.j I. yy'da Roma eyaleti olarak örgütlenmişlerdi. Daha sonra, X. yy'daysa bölge, doğudan gelen halkların istilalarına karşı Avrupa'nın daha uygar halklarını koruyan bir ileri karakol görevi yaptı.
Romalıların bu topraklar üzerindeki denetimi IV. yy'da Germenlerin ve Hunların birbirini izleyen istila dalgaları karşısında dayanamayarak çöktü. VI. jyy'da bu kabilelere İslavlar ve Avarlar da ekelendi, Charlemagne'ın yönetimindeki Franklar, VIII. yy'da bu halkların üzerinde kısa bir süre üstünlük sağladı. Aralarında Macarlar'ın da bulunduğu doğudan gelen göçebeler Tuna bölgesinden geçmeye devam ettiler; nihayet daha sonra Kutsal Roma Germen İmparatoru olan Otto I onları X. yy'ın ortasında bozguna uğrattı ve doğu sınırı bölgesini Bavyera düklerine bağlı bir bölge olarak kalıcı bir üs halinde yeniden örgütledi. 976-1246 yılları arasında Babenberg markgravlarının yönetiminde Avusturya doğuda Macar sınırına ve güneyde Steiermark ve Kamten'e doğru genişledi. XII. yy'ın başlarında., sonra hıristiyanlık iyice yerleşti. Babenberg topraklarını 1246-78 arasında Bohemya kralı Premysl Otakar II işgal etti. Ne var ki Otakar II Habsburg sülalesinden Alman kralı Rudolf l'e yenilince bu topraklar Habsburg ailesine geçti, 1438'den 1806'ya kadar bütün Kutsal Roma Germen imparatorları bu aileden çıktı.
Habsburglar Avusturya'yı Avrupa'nın en dinamik devletlerinden biri durumuna getirdiler. XIV. ve XV. yy'larda, önce İsviçre'de kendilerine miras yoluyla geçen toprakların çevresindeki Tirol ve Vorarlberg'i alarak, sonra da buna güneydeki İstria veTrieste'yi ekleyerek topraklarını sürekli genişlettiler. Habsburglar, Steiermark kralı Friedrich lll'ün daha sonra Maximilian I unvanıyla tahta çıkacak olan oğlunu, Atak Charles'ın kızı Marie de Bourgogne ile evlendirerek (1477) Bourgogne ile Felemenk'i ele geçirdiler. Bundan sonra, 1516'da, Avusturya arşidükü Felipe l'in ileride Karl V unvanıyla imparatorluk tahtına oturacak olan oğlunun İspanya tahtına çıkması İspanya'yı ve İspanya krallığını da Habsburglar'ın yönetimi altına soktu. Bununla birlikte, Karl V, 1555-56'da tahttan çekilerek imparatorluğunu böldü, İspanya ile Felemenk'i oğlu Felipe ll'ye, Avusturya ile imparatorluğuysa kardeşi Ferdinand l'e bıraktı. Bu tarihten sonra Avusturya yayılmasını doğuya doğru sürdürdü.
Ferdinand'dan sonra gelen hükümdarlar, imparatorluğun protestanlarla başı dertte olan kesimlerini uyumlu ya da doğru biçimde yönetmeyi başaramadılar. Bu başarısızlık Otuz Yıl Savaşları'nın (1618-48) çıkmasında önemli rol oynadı. Zayıflayan Avusturya, Reform hareketinin ve protestan kilisesinin yasallığını kabul etmek zorunda kaldı. Ne var ki Karşı-Reform'un başarıya ulaşması nedeniyle katoliklik Bohemya ve Avusturya'ya yeniden yerleşti.
İmparator Leopold, l'in (1657-1705) Macaristan'da reformu başarılı kılma çabaları, Macarlarla müttefikleri Osmanlılar arasında yeni anlaşmazlıklara yol açtı. 1683'te Türkler Viyana'yı kuşattılar; kent ancak Alman ve Lehistan ordularının vaktinde yardıma gelmesiyle kurtuldu. İmparatorluk kazandığı bir dizi zaferle Osmanlıları Macaristan'dan çıkarttı, Avusturya Karlofça barışıyla (1699) Macaristan'ı biçimsel olarak aldı.
Avusturya imparatorluğu en geniş topraklara XVIII. yy'ın ilk yarısında ulaştı. İspanya ve Polonya'da patlak veren veraset savaşları, İspanyol Hollanda'sının (Belçika), İtalya'da Milano, Mantova, Parma, Piacenza ve Toscana'nın imparatorluğa katılmasını sağladı. İmparator Karl Vl'nın Habsburg topraklarının bölünmemesinini ve yerine kızı Maria-Theresia'nın geçmesini sağlamak,için hazırlattığı Pragmatische Sanktiona karşın kabul edilmemesi, Avusturya Veraset Savaşları'nın (1740-80) çıkmasına yolaçtı. Maria-Theresia'nın Avusturya'ya en önemli katkısı bu hantal imparatorluğun yönetimini merkezîeştirmek için aldığı önlemlerdir.
Joseph II (1780-90), annesinin merkezîleştirme çabalarını sürdürdü, ama buna bir de insancıl uygulamalar ekledi: Serflere özgürlük tanıdı, dinsel azınlıkların haklarını artırdı ve Katolik Kilisesini devlete bağladı. Ama hükümdarlığı sırasında Osmanlılar'a karşı başarılı olamayarak toprak kayıplarına uğradı ve İspanyol Felemengi'inde isyan çıktı (1789). Joseph ll'den sonra tahta çıkan kardeşi Leopold II (1790-92) dönemindeyse kilise ve bölgesel yönetimler kaybettikleri eski yetkilerinin çoğunu geri aldılar.
Fransız Devrimi'nin patlaması ve Napolyon'un siyasette ve Avrupa coğrafyasında meydana getirdiği değişiklikler, Avusturya'nın Avrupa'daki konumunu geçici bir süre sarstı. 1806'da Franz II eski Kutsal Roma-Cermen imparatoru payesini bir kenara bırakarak 1835'e kadar sadece Avusturya imparatoru Franz I olarak hüküm sürdü. Avusturya Rusya'nın istilası için kısa bir süre Fransa ile ittifak kurduysa da, daha sonra, 1814'te Napolyon'u bozguna uğratacak olan öteki devletlerin yanında yer aldı.
Avusturya Dışişleri bakam prens Klemens von Metternich'in Avusturya açısından parlak bir biçimde yönettiği Viyana Kongresi'nde (1815) alınan kararlar uyarınca Avusturya, Belçika'yı Hollanda'ya 'bıraktı, ama İtalya'da ağır basar duruma geldi. Avusturya yeni kurulan Alman Konfederasyonumda da önderliği ele aldı. Metterinch'in himayeciliğini yaptığı tutuculuk 30 yılı aşkın bir süre kıtanın büyük bölümüne egemen oldu.
Ama imparatorlukta sürüp giden baskıcı hava, Macaristan, İtalya ve İslav ülkelerinde giderek güçlenen liberal ya da ulusçu duyguları sürekli bastıramazdı. Hoşnutsuzluk 1848 devrimiyle ortaya çıktı, Metternich istifa etmek ve imparator bir kurucu meclis oluşturulmasını onaylamak zorunda kaldı. Yeni imparator Franz Joseph'in (1848-1916) yetkileri yeniden genişletildi. Avusturya bir kere daha merkezileşmiş, mutlakiyetçi ama oldukça modern bir doğrultuya girdi.
Bunu önemli başarısızlıklar izledi. Avusturya 1859'da İtalya ve Fransa'ya karşı yaptığı savaşı kaybetti: Bunun sonucunda, Lombardia'yı yeni birleşmiş olan İtalya kralığına bıraktı. Ardından, Yedi Yıl Savaşları'nda Prusya'ya yenildi (1866); bu yenilgi de Venedik'in ve Almanya'daki bir dizi toprağın yitirilmesine yol açtı. Daha sonra Prusya, Avusturya dışındaki bütün öteki Alman devletlerini 1871 yılında Alman imparatorluğunda bir araya getirdi. Buna cevap olarak Avusturya, anayasal yapısını yeniden biçimlendirerek Macarları Avusturya imparatorluğunda eşit haklı ortak durumuna getirdi. 1867'de yapılan Uzlaşma (Ausgleich) ile Avusturya-Macaristan imparatorluğu kuruldu.
Avusturya bünyesindeki çeşitli ulusların çıkarlarının birbirleriyle çatışmasından çok çekti. Osmanlı yönetimindeki Bosna ve Hersek eyaletlerini işgal etmesi, Günden güne gerileyen Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Balkanlar'ın denetiminin kimin eline geçeceği konusunda Rusya ile girişilen rekabet, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içindeki İslav azınlığın ulusçu duygularını körükledi. Avusturya'nın Bosna-Hersek'i hakkı olmadan ilhak etmesinden altı yıl sonra, bir Sırp ulusçusu 28 Haziran 1914'te arşidük Franz Ferdinand'ı Saraybosna'da öldürdü. Bu olay Birinci Dünya Savaşı'na yol açtı. Avusturya bu savaşta Almanya ile ittifak kurdu. Avusturya bu savaştaî yenildi ve 1 000yıllık imparatorluk tarihine sahne olan toprakları paylaşıldı.
Yeni Avusturya Cumhuriyeti ülkenin Alman çekirdeğinden oluştu; yani eski büyüklüğünün ancak dörtte biri kadar bir toprakla yetinmek zorunda kalıyordu. Ayrıca, savaştan galip çıkanlar Avusturya'nın potansiyel olarak hâlâ güçlü olan komşusu Almanya ile bir gümrük birliği biçiminde bile birleşmesini yasaklamışlardı. Avusturya, bu kısıtlanmış savaş sonrası koşullara kendisini iyi uyarlayamadı. Ülke içinde siyasal yönelimlerin sosyalistler ve tutucular biçiminde birbirine karşı ordular oluşturmaları, bir iç çatışma olasılığını artırdı. 1931'de Avusturya'nın en büyük bankasının iflas etmesi, ülkeyi ekonomik bir bunalıma sürekledi. 1936'ya kadar Avusturya'nın koruyculuğunu yapan Benito Mussolini'nin desteklediği Başbakan Engelbert Dollfuss, 1933'te, diktatörce yetkilerle donandı. Dollfuss, 1934'te muhalif partilerin hepsini kapattı. Sosyalistlerin bu önleme karşı koymaları üzerine hükümet kuvvetleri 1934 Şubatında Viyana'nın sosyalist mahallesini bombardıman etti. Aynı yılın Temmuz ayındaysa Dollfuss Hitler Almanyasıyla zorunlu birleşmeyi (Anschluss) isteyen Avusturyalı nazilerce öldürüldü. Avusturyalı naziler amaçlarına dört yıl sonra, Dollffuss'un yerine geçen Kurt von Schuschnigg'in Hitler'in baskısı sonucu istifa etmesiyle ve Alman birliklerinin 12 Mart 1938'de ülkeyi işgal etmeleriyle ulaştılar. Bu tarihten İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar, Avusturya Almanya'nın bir parçası olarak kaldı.
1945 ilkbaharında Müttefik birliklerince kurtarılmasından sonra Avusturya, savaştan önceki sınırları içinde geçici bir hükümet yönetiminde yeniden kuruldu. Bu hükümeti kısa bir süre sonra Sosyalist Parti ve Halk Partisi'nin katıldığı bir koalisyon hükümeti izledi. Ülke, ABD, Sovyet, İngiliz ve Fransız birliklerince dört işgal bölgesine ayrılmıştı. Dört devlet, 1955'e kadar Avusturya'da kaldılar. Aynı yılın sonunda Avusturya Birleşmiş Milletlere katıldı.
Savaş sonrası dönemde Avusturya bir dizi siyasal koalisyonla yönetildi. Bu koalisyonlarda 1970'e kadar tutucu Halk Partisi, daha sonraysa sırasıyla başbakan olan Bruno Kreisky (1970-83), Fred Sinowatz (1983-86) ve Franz Vranitzky'nin (1986-) yönetimindeki Sosyalistler ağır bastı. Eski BM genel sekreteri Krut Waldheim'ın 1986'da cumhurbaşkanlığına seçilmesi tartışmalara yol açtı; kendisinin İkinci Dünya Savaşında Alman ordusunda etkinlik gösterdiğini sakladığı öne sürüldü, Waldheim istifa çağrılarına kulak asmadı. Buna karşılık, 1992'de Halk Partisi başkanlığından çekildi ve yerine Thomas Klestil seçildi.
Not: Klemens von Metternich, 1814-15 Viyana Kongresi'ni Avusturya'nın çıkarına yönlendirerek, Napolyon sonrası Avrupa'sında Avusturya'ya önemli bir ağırlık kazandırmıştır.
