Bangladeş

Bangladeş, BANGLADEŞ HALK CUMHURİYETİ
GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü: 142 776 km². Başkenti ve en büyük kenti: Dakka (Narayanganj'la birlikte 5 300 000 nüf.).
TOPLUM YAPISI. Nüfusu (1990 tah.) : 118 433 062; nüfus yoğunluğu: Km²'ye 830 kişi. Nüfus dağılımı (1989): Kentlerde % 24; kırsal kesimde % 76. Yıllık nüfus artış hızı (1990): % 2,8. Resmî dili: Bengal dili. Başlıca dinleri: İslâm, hindu dini, animist (cancı).
EĞİTİM VE SAĞLIK. Okuma-yazma oranı (1991): Yetişkin nüfusun % 36'sı. Üniversite sayısı (1989): 7. Hastane yatak sayısı (1988): 33 334. Hekim sayısı (1988) : 17 475. Ortalama ömür (1990): Kadınlarda - 53; erkeklerde - 54. Bebek ölüm oranı (1990): 1 000 canlı doğumda 136.
EKONOMİ. GSMH (1989): 22,79 milyar dolar. Kişi başına ulusal gelir: 202 dolar. Etkin nüfus dağılımı (1990): Ticaret ve hizmetler - % 18; sanayi - % 11; tarım ve balıkçılık - % 55; yapı sanayisi - % 4; devlet görevlileri - % 12. Dış ticaret (1990 tah.): Dışalım - 3,75 milyar dolar; dışsatım - 1,53 milyar dolar. Ticaret yaptığı başlıca ülkeler: ABD, Japonya, Singapur, Hindistan, İngiltere. Para birimi: 1 taka = 100 paisa.
YÖNETİM: Türü: Cumhuriyet. Yasama gücü: Parlamento. Yönetim bölümlenmesi: 4 bölge, 64 yönetim bölgesi.
ULAŞIM. Demiryolları (1987): Toplam 2 872 km. Karayolları (1989): Toplam 176 876 km. Başlıca limanları: 2. Başlıca havaalanları: 3.
Güneydoğu Asya'da ülke. Bengal körfezi kıyısında yer alan topraklarının büyük bölümü. Hindistan'la, güneydoğu kesimiyse Birmanya'yla (Myanmar Birliği) sınırlı olan Bangladeş, dünyanın nüfus yoğunluğu ve nüfus artış hızı en yüksek ülkelerinden biridir. Başkenti Dakka olan, ekonomisi tarıma (özellikle pirinç ve jüt üretimi) dayanan ülke, İngiliz egemenliği döneminde Doğu Bengal adıyla Hindistan'ın bir parçasıyken, 1947'de Assam'ın Silhet bölgesiyle birleştirilmesiyle, yeni kurulan Pakistan devletine bağlı Doğu Pakistan'ı oluşturmuş, Batı Pakistan'la ekonomik ve siyasal farklılıkların büyümesi sonucunda Doğu Pakistan, 1971'de Bangladeş adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir.
BANGLADEŞİN YÜZEY ŞEKİLLERİ VE DOĞAL KAYNAKLAR
Bangladeş'in doğu ve güneydoğu .kesiminde uzanan Çittagong dağları (1 200 m yükselti) dışında, ülkenin hemen her yerinde yükselti 300 m'nin altındadır; yalnızca kuzeydoğu ve kuzeybatı kesimlerdeki tepelerde 300 m'ye yaklaşır; Brahmaputra, Ganj ve Meghna ırmaklarının delta ovalarındaysa çok daha düşüktür.
Bangladeş'in topraklarının yaklaşık % 6'sı sürekli sular altındadır; üçte ikisi de yılın belirli dönemlerinde su baskınlarına uğrar. Seller büyük can, ürün ve mal kaybına yol açmakla birlikte, çamurlu sel sularının toprağa yığdığı alüvyon, Bangladeş tarımı için son derece yararlıdır: Alüvyon topraklan, bitki gelişmesi için önemli olan mineraller ve öbür besleyici maddeler açısından zengindir. Toprağın bu verimliliği, binlerce topraksız çiftçiyi doğal yıkımlara açık olmalarına aldırış etmeksizin, kıyının önünde yığma topraklarla adacıklar oluşturmaya yönetmiştir.
Bangladeş İklimi
Bangladeş, yazları sıcak ve yağışlı, daha soğuk ayları kurak tropikal muson özellikli bir iklim etkisindedir. Ocak ayı 26 °C ortalama sıcaklığıyla yılın en soğuk, nisan ayı da 33 °C-36 °C arasındaki ortalama sıcaklığıyla yılın en sıcak ayıdır. Dünyanın en yağışlı iklimlerinden biri etkisindeki ülkenin büyük kesimi yılda 1 525 mm, dağlar yakınındaki bölgelerse 5 080 mm yağış alır. Yağışların çoğu muson mevsiminde (haziran-eylül) düşer.
Bitki örtüsü ve hayvan topluluğu: Bangladeş'in yaklaşık % 15'i ormanlarla kaplıdır. Ormanlık bölgeler üçe ayrılır. Mîadhupur cangılı, gelgit bölgesi Sundarban (Ganj deltasında bataklık bölgesi) kıyılarındaki ormanlar, Cittagong dağlarındaki tropikal yağmur ormanları. Ormanlarda özellikle bambu türleri ağır basar. Hayvan topluluğunda Madhupur cangılında ve Sundarban ormanlarında kaplan, vb. yırtıcı hayvanlar, Sundarban bölgesinde timsahlar, dağlık kesimlerde fil, su aygırı ve leoparlar sayılabilir.
Doğal kaynaklar: Bangladeş'in en önemli doğal kaynakları delta bölgesinin verimli toprakları, uzun büyüme mevsimi ve pirinç ile jüt tarımına uygun olan, bütün yıla aşağı yukarı düzenli biçimde yayılmış yoğun yağışlardır. Ülkenin bol su kaynaklarından, hidroelektrik üretiminde ve kurak mevsimde tarım alanlarının sulanmasında yararlanılır. Hindistan'la 1977'de imzalanan bir anlaşmayla Bangladeş, Ganj sularından da pay almaktadır.
Yeraltı gelir kaynakları günümüzde ekonomik açıdan önem taşımamakla birlikte, ülkede büyük doğal gaz rezervleri ve birkaç petrol yatağı vardır. Doğal gaz, Dakka ve Çittagong'a aktarılarak sanayide kullanılmaktadır. Ayrıca Camalpur'da büyük, ama düşük nitelikli kömür yatakları vardır.
BANGLADEŞ TOPLUM YAPISI
Bangladeş nüfusunun yaklaşık % 98'i, genellikle dağlık ve tepelik kesimlerde yaşayan, açıkça Moğol ırkı özellikleri taşıyan, kısa boylu, koyu renk tenli Bangladeşlilerden oluşur. Halkın yaklaşık % 85'i müslümandır ve animist (cancı) birkaç kabile dışında, geri kalanlar hindu dinindendir.
Bangladeş dünyanın en çok doğum olan ve nüfus yoğunluğu en yüksek ülkelerinden biridir. Toplam nüfusun yarısına yakını 15 yaşın altındadır; yani yakın gelecekte doğum sayısı düşürülse bile, nüfus önümüzdeki 20 yıl içinde hızla artmayı sürdürecektir. Kolera, verem, cüzam ve sıtmanın salgın halde olduğu, üstelik genel sağlık koruma koşullarının bu hastalıkları daha da kolaylaştırdığı Bangladeş'te, yakın dönemde harcanan çabalara karşın, hekim sayısı ve tıbbi yardım yetersizdir.
Nüfusun büyük bölümünün kırsal kesimde yaşadığı ülkede, başlıca kentler Dakka ve Çittagong'dur. Su baskınlarından korunmak için köyler genellikle elden geldiğince yüksek kesimlerde kurulmuş, ayrıca evler, yığma topraktan tabanlar üstünde kurularak, yerden yükseltilmiştir.
Eğitim: Nüfusun yaklaşık dörtte üçü okuma yazma bilmemektedir; üstelik okur-yazar kesim içinde, kadınların oranı çok daha düşüktür: Her üç erkeğe karşılık, bir kadıniokuma yazma bilir. Çocukların % 60'ı ilkokula gitmekte, ama pek azı öğrenimini sürdürerek teknik okullarda ya da ülkenin altı üniversitesinden birinde okuyabilmektedir. En büyük üniversite, Dakka Üniversitesi'dir.
Edebiyat ve güzel sanatlar: Kökleri çok eskilere dayanan Bengal dilinde edebiyat, yöre efsaneleri, halk şarkıları ve dinsel öykülerle beslenerek önemli ölçüde gelişmiştir. Dünyaca ünlü şair Rabinranath Tagor'un yapıtları, günümüzde hâlâ okunmaktadır.
BANGLADEŞ EKONOMİSİ
Sanayi Devrimi'nden önce Batı ülkelerinde pamuklu kumaşlarıyla ün salan Bangladeş'te, Avrupa'da sanayi devriminin gerçekleştirilmesiyle ve fabrika üretimi ucuz kumaşların üretimiyle birlikte, pamuklu kumaş dokumacılığı hızla geriledi. O dönemden sonra Bangladeş ekonomisinde, XVIII. ve XIX. yy'larda afyon ve çivit, XX. yy'da da jüt ve jüt ürünleri dışsatımı ağırlık kazandı. İngiliz sömürgeciliği döneminde sanayinin hemen hiç gelişmediği ülkede, 1947'de Hindistan'dan kopuşu izleyen dönemde birçok fabrika kurulduysa da, Pakistan'dan bağımsızlık kazanma savaşı sırasında, bunların büyük bölümü yıkıldı.
Tarım: Günümüzde ekonomide tarım başlıca yeri tutmaktadır ve toplam yüzölçümün üçte ikisi tarıma ayrılmıştır. Kurak mevsimde sulamanın gerçekleştirilebildiği kesimlerde, yılda iki ya da üç kez ürün alınmaktadır. Tarlalar genellikle çok küçük olduğundan, su baskınları, vb. doğal yıkımlar, hattâ dönem dönem pazarlarda fiyatların düşmesi gibi olağan bunalımlar bile, birçok toprak sahibini topraklarını satıp başka iş aramak zorunda bırakmaktadır. Başlıca ürün olan, tarıma elverişli alanların % 90'ını kaplayan pirinç, iyi ürün alınan yıllarda bile hızla büyüyen nüfusun gereksinmesine yeterli değildir. Deltalardaki sürekli ya da yılın büyük bir bölümü su altında kalan topraklarda yetiştirilen jüt ile özellikle Silhet ve Çittagong dağları bölgelerinde yetiştirilen çay, başlıca dışsatım ürünleridir.
İmalat sanayisi: Bangladeş dünyanın jüt gereksinmesinin yarısını üretmektedir; ama kâğıt ve plastik paketleme devrimi, dünyada jüt ürünlerine gereksinmeyi önemli ölçüde azaltmış ve Bangladeş ekonomisi bundan büyük zarar görmüştür. Ülkedeki öbür imalat sanayisi tesisleri arasında dokuma, sigara, çelik, çimento, gübre ve kimyasal madde fabrikaları sayılabilir. 1972'de devletleştirilen birçok sanayi kolu, o tarihten bu yana yeniden özelleştirilmiştir.
Başlıca enerji kaynaklan doğal gaz, petrol ve kömürden üretilen termik elektriktir.
Ulaşım ve ticaret: Ulaşım ve ticaret sistemi, önce bağımsızlık savaşı sırasında, sonra da 1988'de son 70 yılın en büyük seli ülkenin üçte ikisini sular altında bıraktığında, büyük zarar görmüştür. 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgalliyle başlayan Körfez bunalımı Bangladeş ticaretine büyük zarar vermiş, petrol fiyatlarının yükselmesi, ticaret ilişkilerinin duraklaması ve Basra körfezi bölgesinde çalışan işçilerin ülkeye gönderdikleri paraların kesilmesi, GSMH'nin üçte birine yakın bir kayba yol açmıştır. 1991 'de çok büyük bir kasırga, durumu daha da ağırlaştırmıştır.
Bangladeş'in ticaret bilançosu tutarsızdır. Halkın beslenmesi ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi, ancak yurt dışından alınan büyük borçlar ve uluslararası yardımla sağlanmaktadır. Dışsatım ürünlerinin başlıcaları jüt ve jüt ürünleri, çay, deri eşya, balıktır. Besin maddeleri, kimyasal maddeler, işlenmiş ürünler ve çeşitli makineler başlıca dışalım ürünlerini oluşturmaktadır.
BANGLADEŞ DEVLET YAPISI VE KURUMLAR
Bangladeş 1972'ye kadar yürütme gücünü başbakan yönetimindeki hükümetin uyguladığı parlamenter sistemle yönetilirken, 1975'te yapılan Anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının yetkileri genişletilerek, başkanlık sistemine geçilmiştir. İlk başkan Şeyh Mucibürrahman'ın bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra askerî yönetimlerin ve seçimle işbaşına gelen hükümetlerin dönüşümlü olarak yönetimi ellerinde tuttukları ülkede, Eylül 1991'de yapılan Anayasa'yla ilgili halkoylamasıyla, parlamenter hükümet sistemi onaylanmıştır.
BANGLADEŞ TARİHİ
1971'de bağımsızlığını kazanan ve dünyanın en genç ülkelerinden biri olan Bangladeş, tarih boyunca daha büyük devletler tarafından yönetildi. Günümüzdeki Bangladeş'i oluşturan topraklar, XVI. yy'da Türk-Moğol imparatoru Ekber Şah tarafından fethedildi ve büyük bölümü buddhacı olan halk İslâm dinini benimsedi. 1707'den sonra Türk-Moğol İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla, Hindistan yarımadasının denetimini ele geçirmek için birbirleriyle çekişen Batı devletlerinin çıkar kavgalarından büyük ölçüde zarar gören ülke, 1757'de İngilizlerin Fransızları Plassey'de yenmelerinden sonra, 1764'te İngiliz egemenliğine girdi.
XX. yy'ın başlarında hindular ile müslümanlar arasındaki çekişmelerin yoğunlaştığı Hindistan yarımadası, İngilizlerin 1947'de bölgeden çekilmesiyle iki devlete bölündü: Nüfusunun büyük bölümü müslüman olan, Pakistan; halkının büyük bölümü hindu olan Hindistan. Bu bölünme sonucunda jütün büyük bir bölümünün yetiştiği Doğu Bengal Doğu Pakistan'a katılırken, jüt işleme fabrikalarının bulunduğu Batı Bengal Hindistan'ın bir parçası oldu. Pakistan'ın Doğu Pakistan ve Batı Pakistan eyaletlerinin, İslâm dini dışında hemen hiç ortak noktaları yoktu; üstelik birbirlerine 1 600 km uzakta bulunuyorlardı.
1970 genel seçimlerinde, Şeyh Mucibürrahman başkanlığındaki Doğu PakistanlIların Avami Birliği'nin, Pakistan Millet Meclisi'nde çoğunluğu elde etmesine karşın, yönetimi devralması engellenince, 26 Mart 1971 'de Doğu Pakistan, Bangladeş adıyla bağımsızlığını ilan etti. Bunun üstüne patlak veren kanlı iç savaşta, Hindistan'ın yardımı sayesinde Pakistan ordusunun 1971 'in sonuna doğru geri çekilmesinin sağlanmasıyla, Bangladeş'in bağımsızlığı onaylandı. Ülkenin ilk başbakanlığına, 1975 Anayasası'nın kabulünden sonra da ilk başkanlığına seçilen Şeyh Mucibürrahman'ın 15 Ağustos 1975'te bir askerî darbeyle devrilip, öldürülmesinden sonra, ordu içindeki rekabet sonucu ikinci bir darbeyle Kasım 1975'te iktidara gelen Ziyaürrahman da, başarısız bir hükümet darbesi sırasında öldürüldü (Mayıs 1981). Yerine cumhurbaşkanlığına seçilen eski yardımcısı Abdüssettar'ın, Mart 1982'de bir askerî darbeyle devrilmesiyle, Genelkurmay başkanı Hüseyin Muhammet Erşad iktidara geldi.
Meclisi dağıtan, İslamcı eğitim uygulamaya başlayan Erşad, 11 Aralık 1983'te kendini devlet başkanı ilan ettirip, 1985'te yaptırdığı bir halk oylamasında, cumhurbaşkanlığının sürmesini onaylattı.
1986'da Medeni Kanun'u kaldırıp, partisi seçimlerde çoğunluğu elde edince, 15 Ekim 1986'da yapılan seçimlerde yeniden beş yıl için cumhurbaşkanlığına seçilen Erşad, protestolar sonucu 1988'de yapılan yeni parlamento seçimlerini muhalefetin boykot etmesinden sonra, yıl sonunda İslâm'ın devlet dini olduğunu ilan etti. Bunun üstüne muhalefetin protestoları, kanlı bir biçim aldı. Olayları bastıramayan Erşad'ın Aralık 1990'da istifa etmesi üstüne kurulan geçici meclis, Erşad'ı görevini kötüye kullanmak ve yolsuzlukla suçlayarak tutuklattı.
Şubat 1991'de yapılan seçimleri sağ görüşlü Bangladeş Ulusçu Partisi'nin kazanmasıyla, parti başkanı ve eski başkan Ziyaürrahman'ın eşi Begüm Halide Ziya, ülkenin ilk kadın başbakanlığına atandı. Demokrasinin yeniden kurulmasının ardından, 30 Nisan 1991'de patlak veren korkunç kasırga ve su baskını, 125 000'i aşkın kişinin ölümüne ve çok büyük maddi zarara yol açtı.
