Dil
Dil, İnsan ırkına özgü bildirişim sistemi. İnsanoğlu düşünen bir varlıktır; düşünce ve duygularını ya konuşarak ya da yazarak belirtir. Hayvanların da, içgüdüsel olarak korku ve sevinçlerini birtakım seslerle belirttikleri bir gerçektir. Ama yalnızca insan, sayısız denebilecek bildirileri belli sayıda birimden yararlanarak bir başkasına aktarabilir. Kısaca tanımlandığında dil, kavramlar ile ses imgelerinin birleşmesinden oluşan bir göstergeler sistemi ve insanların birbiriyle anlaşmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır. İnsan dili içgüdüsel değil, eklemli bir dildir. Sesler birleşerek cümleleri oluşturur.
Dilin ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, günümüzdeki biçimiyle insan türünün (Homo sapiens sapiens) ortaya çıkmasından bu yana, insanların birbirleriyle konuşarak anlaştıklarını düşündüren bazı kanıtlar elde edilmiştir.
Dil yalnızca bir çağdan öbürüne ve toplumdan topluma değil, aynı zamanda bir toplumsal kesimden ötekine ve aynı ülkede bir yöreden ötekine değişiklik gösterir. Bu nedenle, dünyada kaç dil konuşulduğunu kesinlikle belirtmek oldukça güçtür Ancak yaklaşık bir sayı vermek gerekirse, yeryüzünde 3 000 kadar dil olduğu söylenebilir.
Dilbilim araştırmalarının etkisiyle, özellikle de Hint-Avrupa dilleri gibi büyük bir dil ailesine ilişkin çalışmaların öncülüğüyle, yeryüzünde konuşulan (yaşayan diller) ve konuşulmuş (ölü diller) diller konusunda ortaya çeşitli ölçütler atılmıştır. Bu ölçütler üç ana noktada toplanabilir: Biçim bilimsel sınıflandırma; tarihsel (akrabalık ilişkileri) sınıflandırma; uzamsal (coğrafi) sınıflandırma
Biçim bilimsel sınıflandırma, hem akrabalık ilişkilerine dayanılarak yapılan sınıflandırmaya, hemde coğrafi konumları temel alan sınıflandırmaya karşıdır: Çünkü, biçim bilimsel sınıflandırma, eşzamanlı ve dil bilimsel bir sınıflandırmadır.
XIX. yy'dan bu yana dilleri, sözcüklerin düzenleniş biçimlerine göre sınıflandırma çalışmaları yapılmıştır. Sözcükler genellikle, anlam taşıyan bir kök ile işlev belirten bir ekten oluşur. Bazı dillerde, sözcükler ek almadan, hiç bir değişikliğe uğramadan, yalnızca cümle içindeki yerlerine göre anlam ve işlev yüklenirler; bu tür dillere "ayrışkan" ya da "yalınlayan" diller denir. Ayrışkan dillerin en belirgin örnekleri arasında Çince, Vietnam dili, bazı Himalaya ve Afrika dilleri sayılabilir. Ayrıca, Avrupa'da konuşulan Bask dili de ayrışkan bir dildir.
Ote yandan, gene bazı dillerde, kök ile ekin birbiriyle bitiştiği, birbiriyle bağlantı kurduğu görülür. Bir başka deyişle, dilbilgisel bağlantıları, yetenek, işteşlik, olumsuzluk, zaman, kişi gibi çeşitli işlevleri olan ekleri, değişmeyen köke getirerek belirten diller vardır. Bu diller de bitişimli ya da "bağlantılı" diller diye adlandırılır. Gerek Türk dil bilimcileri, gerek yabancı dil bilimciler, Türkçe'yi bu türün en ilgi çekici örneği olarak göstermektedirler. Türkçe'nin bitişimli bir dil olduğunu göstermek amacıyla, iki örnek verelim; Yap (fiil kökü) ve baş (ad kökü) sözcükleri ele alındığında ve bunlara birbirinden ayrı işlevler taşıyan biçim birimler eklendiğinde, köklerin hiç değişmemesine karşılık, birçok kavram dile getirilir: Yap-ı-sal-cı-lık; baş-la-t-tır-dık-tan. Bitişimli diller arasında, Türkçe'nin yanı sıra öbür Altay (Moğolca, Mançu-Tunguz) ve Ural dilleri (Fince, Macarca, vb.) sayılabilir.
Biçim bilimsel sınıflandırmanın ücüncü öbeğini bükünlü diller oluşturur (bükün, çekim sırasında kökün değişmesi demektir). Bu tür dillerde, sözcüğün dilbilgisel değeri, kökün uğradığı değişikliğe bağlıdır. Bükünlü dillerin en ilgi çekici örneği Arapça'dır.
Öte yandan, en gelişmiş örnekleri Amerika kızılderililerinin dillerinde görülen bir başka biçim bilimsel sınıflandırma öbeği de, "çok bireşimli" ya da "kaynaştıran" diller diye adlandırılan dillerdir. Bu dillerde, sözcükler ile ekler birbiriyle öylesine birleşir, öylesine kaynaşır ki, bir cümlenin bir tek sözcükle özdeşleştiği, bir tek sözcüğe sığdığı görülür. Sözgelimi, Eskimo dilinde takusariartorumagaluarnerpa (tek sözcük), "Onun bununla uğraşmaya gerçekten niyeti olduğunu sanıyor musunuz?" anlamına gelir.
Dillerin kaynak açısından sınıflandırılması, XIX. yy'da dil bilimin üstünde çok durduğu bir konudur. Bu sınıflandırma yöntemi, diller arasındaki akrabalığa, "dil ailesi" kavramına, bir başka deyişle dillerin tarihsel oluşumuna dayanır. Ancak, yeryüzündeki di! aileleri konusunda kesin bir sayı vermek çok güçtür; birçok araştırmada farklı saptamaların bulunduğu bir gerçektir Çeşitli karşılaştırmalarla aynı kaynak dilden çıktığı belirlenen dilleri aynı öbek içinde toplayan tarihsel sınıflandırma yöntemine ilişkin öneriler, üç ayrı dil ailesi çevresinde toplanabilir: Ural-Altay dilleri; Hint-Avrupa dillen; Hami-Sami dilleri.
Türk dilinin de içinde yer aldığı Ural-Altay ailesindeki diller arasında akrabalık ilişkileri bulunduğu goruşu, temelde şu olguların gözlemlenmesine bağ ı kalmıştır. Hem Ural,hem de Altay öbeğine bağlı dillerde unlu uyumu vardır; bitişimli olan bu dillerdeki bazı eklerin, hem fiil çekimlerinde ortaya çıktığı, hem de sözcük türetmede kullanıldığı görülür. Öte yandan, bu diller arasında, ses, söz dizim ve biçim benzerlikleriyle, sözcük benzerlikleri de vardır. Dil tarihçileri, Altay dil öbeğine bağlı olan Türkçe'yle ilgili şu aşamaları belirlemişlerdir: 1 Altay dönemi:Türk-Moğol dil birliği; 2. en eski Türkçe dönemi; 3. ilk Türkçe dönemi; 4. eski Türkçe dönemi (VIII.-IX. yy. Göktürk yazıtları, Uygur metinleri); 5. orta Türkçe dönemi (X.-XVI. yy. Orta Asya Türk toplulukları dili, ortak Anadolu ve Azerbeycan Türkçesi); 6. yeni Türkçe dönemi (XVI.-XX. yy. Osmanlı, Çağatay, Özbek, Azeri lehçeleri); 7. çağdaş Türkçe (günümüzdeki Türk lehçe ve ağızları).
Avrupa'da konuşulan diller arasındaki benzerlik ve yakınlık ilişkileriyse, daha XIV. yy'da İtalyan şairi Dante tarafından ele alınmış, XVI. yy'da İtalyan Sassetti, Sanskrit dili ile İtalyan dilleri arasındaki benzerlikleri saptamış, daha sonra Sanskrit dili ile Avrupa dilleri arasındaki yakınlıklar birçok incelemeye konu olmuştur.
Her geçen gün, yeni buluşlarla akrabalık ilişkileri kesinleşen ve bir ilk Hint-Avrupa dil kaynağından türediği kabul edilen bu diller, aslında bir kültür birliğini gösteren "Hint-Avrupa dil ailesi" adı altında toplanır.
Tarihsel sınıflandırmanın üçüncü dil ailesini Hami-Sami dilleri oluşturur. Sami, Berber, Eski Mısır, Kuşi, Habeş öbeklerinden oluşan bu dillerin birçok altkolu vardır.
Söz konusu bu üç büyük dil ailesinin dışında da birçok dil ailesi saptanmıştır: Söz gelimi, Amerika kızılderilileri dilleri; Çin Ostriyen dilleri; Bantu dilleri, vb.
Dillerin yeryüzündeki konumlarına dayanılarak yapılan coğrafi ya da uzamsal sınıflandırmaysa, tanınmayan dillerin sınıflandırılmasında bir ilk yaklaşım olarak kalmıştır.