Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Hastalık

  • Okunma : 660

Hastalık, Bir canlı organizmanın bütünündeki ya da ayrı organ ya da sistemlerindeki normal işlevlerin bozulması durumu. Hastalık terimi, bir organizmanın çevresine uyumlu bir biçimde yanıt vermesinin bozulması biçiminde de tanımlanabilir.

Hastalık kavramı, tarih boyunca değişmiştir. Hippokrates gibi bilim adamlarının hastalıkları aynı zamanda doğal süreçler olarak da ele almayı öğrenmelerine kadar, ilk insanlar hastalıkları yalnızca tanrısal kaynaklı saymışlardır. Hippokrates döneminden hücre kuramının geliştirilmesine ve modern tıp biliminin ortaya çıkmasına kadar da, yalnızca, hastalık sonucu ortaya çıkan büyük değişiklikler hastalık belirtisi (semptom) olarak kabul edilmiştir. Hastalıkların mikrobiyolojik özellikleri de, yakın dönemlere kadar anlaşılamamıştır.
En basitinden en karmaşığına kadar, bütün organizmalar hastalanırlar. İnsanları etkileyen hastalıkların sayısı binleri bulur. Bazı hastalıkların nedenlerinin hâlâ belirlenememiş olmasına karşılık, bedene saldıran ya da bedeni başka türlü etkileyen canlı ya da cansız etkenlerden, çeşitli çevresel ve ruhsal koşullara, kalıtım etmenlerine kadar pek çok neden de, belirlenmiştir. Çeşitlilik nedeniyle, hastalıklar belirli gruplara ayrılabilir. Bu maddede yalnızca çocuk hastalıkları, meslek hastalıkları ve hayvan hastalıkları incelenecektir. Öbür hastalık ve hastalık öbekleri, çeşitli hastalıkların tek tek maddelerinde ve ilgili organlar ile sistemler ASALAK HASTALIKLARI, BAĞIŞIKLIK YETMEZLİĞİ HASTALIKLARI, ENFEKSİYON HASTALIKLARI, GENETİK HASTALIKLAR, KEMİK HASTALIKLARI, SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI, ÜREME SİSTEMİ HASTALIKLARI, vb. maddelerde verilmiştir.

ÇOCUK HASTALIKLARI

Çocuklar, gelişme ve yaşlanma süreçleriyle ilgili hastalıklar dışında, erişkinlerin hastalıklarının çoğuna tutulmaya yatkındırlar. Bununla birlikte nitelikleri nedeniyle bazı enfeksiyon hastalıkları çocuklukta görülür. Bunların çoğu üst solunum yolları hastalıklarıdır.

En yaygın çocuk hastalıkları, suçiçeği, kızamıkçık, kızamık, kabakulak ve çocuk felci gibi virüs kökenli hastalıklardır. Reye sendromunu da içine alan virüs enfeksiyonları, merkez sinir sistemi yıkımına neden olurlar. Bakteri kökenli yaygın çocuk hastalıkları, boğmaca, kızıl ve kuşpalazını (difteri) içerir. Zatürree, menenjit,orta kulak iltihabı ve sinüzit, çocuk hastalıklarının sık rastlanan ihtilaflarıdır.

Kızamığa bağlı enfeksiyonlar, zatürree ve boğmaca gibi solunum yolları hastalıkları, dünya çapında çocuk ölümüne yol açan hastalıkların başında gelirler. İshal, gelişmekte olan ülkelerde hastalık sonucu ölümlerin aşağı yukarı tek nedenidir ve özellikle sütbebeklerinde öldürücüdür. Tetanoz da önemli ölüm nedenlerinden biridir. Günümüzde, çocuk hastalıklarının çoğu aşılarla önlenebilmektedir ve çiçek hastalığı, aşılama kampanyaları sonucunda aşağı yukarı dünyanın her yanında ortadan kalkmıştır. Gelişmekte olan bölgelerde, sağlık kurumlarının, beslenme ve sağlık korumanın yetersizliği ile sağlık durumunun genel olarak kötü olması nedeniyle, ölüm oranları hâlâ yüksektir.

Çocukluk dönemi aşılama programları, sözgelimi difteri boğmaca tetanoz ve kızamık-kabakulak-kızamıkçık gibi karma aşıları içerir. Çocuklar genellikle 2 aylıkken difteri-boğmaca-tetanoz karma aşısı yapılır ve ağızdan çocuk felci aşısı verilir; 6-12 ay sonra ikinci bir difteri-boğmaca-tetanoz aşısı yapılır. Kızamık-kabakulak-kızamıkçık karma aşısı her 5 ya da 10 yılda bir yapılır. Çocuk felci aşısı 4 yıl sonra ya da salgın dönemlerinde yinelenir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Dünya Bankası, Rockefeller Vakfı ve Rotary International gibi kuruluşlar, aşıyla önlenebilen çocukluk hastalıklarını bütünüyle ortadan kaldırmak amacıyla, çocuk hastalıklarına karşı dünya çapında büyük ölçekli aşılama programları uygulamaktadırlar. (Ayrıca bk. BESLENME BOZUKLUĞU HASTALIKLARI, BOĞMACA, ÇOCUK FELCİ, KABAKULAK, KIZAMIK, KIZAMIKÇIK, KIZIL, KUŞPALAZI, MENENJİT, SİNÜZİT, ZATÜRREE.)

MESLEK HASTALIKLARI

Çalışılan ortamda zehirli kimyasal maddelere, ışınıma, gürültüye, vb. zararlı etkilere uğrama sonucu ortaya çıkan hastalıklar, meslek hastalıkları sınıfına girer. Meslek hastalıkları topluca, gelişmiş sanayi ülkelerinde önemli bir hastalık ve ölüm nedeni oluşturmaktadırlar. Düzen ve deneyimden yoksun olan sanayileşmenin yeni başladığı ülkelerdeyse, çalışma koşulları çoğunlukla güvenli olmadığından, daha da yaygındırlar.

Meslek hastalıklarının kökeni, oldukça eskiye dayanır. Sözgelimi akciğer hastalıkları ile madencilik arasındaki ilgi, yüzyıllardır bilinmektedir. Sanayi devriminin başlamasıyla daha başka birçok meslek hastalığı ortaya çıkmıştır. Sözgelimi meslekle ilgili ilk kanser, İngiliz baca temizleyicilerinde gözlemlenmiştir (kansere yol açıcı maddeler içeren kurumdan kaynaklandığı düşünülmektedir). XIX. yy'da sanayileşmiş bölgelerde çalışan insanlar arasında görülen çok sayıda meslek hastalığı arasında, keçe (fötr) hazırlanmasında cıva nitrat kullanan şapkacılarda çok sık görülen cıva zehirlenmesi, kibrit yapımında kullanılan ve yüzün kemik yapısının bir bölümünü aşındıran fosforun neden olduğu fosfor nekrozu, kildeki silis tozlarının solunmasından kaynaklanan ve çömlekçilerde çok sık görülen bir akciğer hastalığı olan silikoz, basımevinde çalışanlarda görülen, kurşun baskı harflerinden kaynaklanan kurşun zehirlenmesi, vb. sayılabilir.    

GÜNÜMÜZDEKİ MESLEK HASTALIKLARI

Günümüzde başlıca meslek hastalıkları arasında çeşitli tozların, vb. madde parçacıklarının yol açtığı akciğer ve solunum yolları hastalıkları, plastik ve bilgisayar çipleri gibi nispeten yeni ürünleri üretmekte kullanılan birçok kimyasal maddenin yol açtığı hastalıklar sayılabilir. Hastalık sorunu, "sinerjizm" adı verilen bir olgudan dolayı daha da karmaşıklaşır; sinerjizm, bedendeki bir maddenin zehirleyiciliğinin, başka zehirleyici maddelerin de var olması durumunda artmasıdır. Sözgelimi, sigara içen bir asbest işçisinin, akciğer kanserine yakalanma olasılığı, sigara içmeyen işçilere oranla daha yüksektir. Biyolojik etkenler. Hastanelerde çalışanların, hepatit B, daha ender olarak da, AİDS gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanma olasılığı vardır. Tarım işçileri, hayvanlardan geçen birçok hastalıkla karşı karşıyadırlar; sözgelimi, yün ve post işleyen işçiler çoğunlukla öldürücü bir bakteri hastalığı olan şarbon hastalığına (Bk. ŞARBON) yakalanabilirler. Bitkilerle ve bitkisel ürünlerle uzun süreli uğraşmak da, bazen astım ve saman nezlesi, vb. alerji hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur (Bk. ALERJİ).

Fiziksel etkenler. Gürültü, ışınım, sıcak, soğuk, düşük frekanslı titreşimler, işyerlerindeki hastalığa yol açan fiziksel etmenlerin başlıcalarıdır. Sürekli sağırlığa neden olabilen gürültü, yüksek tansiyon gibi bozukluklara yol açan stres, en sık rastlanan hastalık nedenleridir. Bunlara özellikle 1980 yıllarının sonlarında Batı ülkelerinde yaygınlaşan, başlıca belirtileri ellerde ve kollarda ağrı (bazen de kısmi işlev yitimi) olan bilek oluğu sendromunu eklemek gerekir. Işınımlardan kaynaklanan kanserler, ilk olarak, ışıldayan radyumlu saat kadranları boyayan işçilerin kansere yakalandıkları 1920 yıllarında araştırmacıların dikkatini çekmiş, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana radyoaktif maddelerin yaygın biçimde kullanılması, özellikle nükleer enerji santrallarında, nükleer silah fabrikalarında ve nükleer enerjiyle çalışan gemilerin yapıldığı tersanelerde çalışan işçiler arasında, kansere yakalananların sayısı artmıştır.

Bilgisayar monitörlerinin de çeşitli meslek hastalıklarına yol açtıkları belirlenmiştir. Bunlar arasında göz yorulması ve bozulması, hızlı yazma gerekliliğinden kaynaklanan stres, vb. sayılabilir.

Akciğer toz hastalıkları. Çeşitli tozlardan kaynaklanan akciğer toz hastalıklarının başlıcaları arasında pnömo konyoz, silis tozlarıyla içiçe çalışan madencilerde rastlanan silikoz, pamuk tozlarının neden olduğu bisinoz, çeşitli metal tozlarının yol açtıkları hastalıklar ve asbest tozlarının yol açtığı hastalıklar (ciddi bir akciğer hastalığı olan asbestoz ve kanser mezotelyoması) sayılabilir. Asbest işçilerinin, asbest tozunu giysi ve ayakkabılarıyla evlerine taşıdıklarında, âile üyelerinin de hastalanabilecekleri anlaşılmıştır.

Kimyasal etkenler

Ticari alanda binlerce kimyasal madde kullanılır ve bu maddelerin aşağı yukarı tümünün bazı zararlı etkileri vardır. Üstelik yaklaşık onda birinin kansere yol açtığı düşünülmektedir (kansere yol açtığı belirlenmiş kimyasal maddelerin sayısının az olmasına karşılık, kimyasal maddelerin büyük çoğunluğu kanser yapıcılık bakımından deneyden geçirilmemiştir).

"Halokarbonlar" (ya da halojenli hidrokarbonlar) diye adlandırılan kimyasal maddeler sınıfıyla birlikte görülen zararlı etkiler, başka birçok kimyasal maddeler için tipiktir. Böcek öldürücü ve zararlı ot öldürücü ilaçların, sanayi çözelticilerinin, dondurucuların ve plastiklerin yapımında kullanılan halokarbonların karaciğer, sinir sistemi ve deriye (bazen de başka organlara) zarar verdikleri, ayrıca birçoğunun kansere yol açtığı bilinmektedir. Genellikle, bu maddelerle çalışan işçiler, daha büyük tehlike altındadırlar.

Meslek kökenli kanserler. ABD'de Ulusal Kanser Enstitüsü'nün ileri sürdüğüne göre ABD'deki bütün kanserlerin yaklaşık % 20 kadarı, meslek kökenlidir. Aslında kanserin gelişmesi, kansere yol açıcı etmenin etkisinde kalınma tarihinden yıllarca sonra olduğundan, nedenin belgelenmesi çoğunlukla güçtür; bu yüzden asbestin yol açtığı mezotelyoma dışında, kesin olarak kansere yol açan başka bir etmen belirlenememiştir. Buna karşılık kansere neden olduğundan kuşku duyulan 1 500'den çok madde vardır ve bunların birkaç yüzü (sözgelimi benzen, vb.) için, kanıtlar oldukça güçlüdür. Etkenlerin kesin olarak belirlenmesini engelleyen nedenlerden biri de, sanayi çevrelerinin, genellikle sanayi açısından önemli olan maddelerin kanser yapıcı olarak sınıflandırılmasına karşı çıkmalarıdır. Çünkü böyle bir sınıflandırmadan sonra, söz konusu maddelerin kullanılmasında en sıkı önlemlerin alınması zorunlu kılınacak, bu da şirketlere çok pahalıya mal olacaktır.

HAYVAN HASTALIKLARI

Hayvan hastalıkları, insanların tutuldukları hastalıklar kadar çok ve çeşitlidir. Bununla birlikte, insanlarla en yakın ilişkisi olan türlerde gözlemlenen hastalıkların dışında kalan hayvan hastalıkları, genellikle daha az bilinir ve daha az anlaşılır. Bu tür hastalıklar, hayvanlar üstündeki etkilerinin yanı sıra, hastalık sonucu besin zincirinin son derece önemli halkalarını oluşturan büyük hayvan topluluklarının ya da türlerinin sayısında önemli azalmalar olduğu zaman ortaya çıkabilen çevre dengesizlikleri bakımından da kaygı vericidirler. "Zoonoz" adı verilen bazı hayvan hastalıkları, aynı zamanda hayvanlardan insanlara geçebilen hastalıklardır ve yayılmalarını önlemek için, çok yoğun denetim programlan gerekli olabilir. İnsanlar hayvancılık bakımından önemli olan türleri kapsayan hayvan hastalıklarından, çoğunlukla ekonomik yönden etkilenirler; evde beslenen türleri etkileyen hastalıklar da, doğal olarak ayrı bir ilgi odağı oluşturur. Gerek evcil, gerek yabanıl hayvanlardaki hastalıkların incelenmesini, bu hastalıklardan korumayı ve tedavisini veteriner hekimler üstlenmiştir.

Bazı hayvan hastalıklarının insanlara bulaşabilir olduğu, 1796'da İngiliz hekimi Edward Jenner'in, ineklerde ve insanlarda yerel döküntüye yol açan inekçiçeği hastalığına tutulmuş sütçü kızların, çiçek hastalığına yakalanmadıklarını bulmasıyla kanıtlanmış, hayvan virüs hastalıklarının insanları da hasta ettiği ortaya konmuştur. Günümüzde 100'ü aşkın hastalığın hayvanlardan insanlara geçtiği ve dünya kırsal nüfusunun dörtte üçünün hayvan hastalıklarına tutulduğu bilinmektedir. Yalnızca kuduz hastalığı, dünyada her yıl birkaç bin kişinin ölümüne neden olmakta ve dünyadaki hayvanların yaklaşık % 10'u vereme tutulmaktadır. Dünyanın birçok bölgelerinde toprakta, evcil büyükbaş hayvanlardan insanlara geçen şarbon (antraks) hastalığının sporları vardır. Hayvanlardan insana bulaşan öbür hastalıkların başlıcaları arasında malta humması (brüselloz), veba, grip, leishmania hastalığı, psittakoz, toksoplazma hastalığı ve tularemi sayılabilir.

Hayvancılıkta, hayvan hastalıklarının ortaya çıkması, besin üretimini azaltabilmesinin yanı sıra, hayvanlardan kârlı biçimde yararlanmayı başka bakımlardan da engeller: Hasta hayvanlardan üretilen besinlerin niteliği düşüktür; kanatsız asalak sinekler olan koyun kenelerinin (Melophagus ovinus) sardığı koyunların yünü daha az değer taşır; şap hastalığına tutulmuş ineklerde süt verimi azalır. Ayrıca, hayvan hastalıkları hayvan bakım masraflarını da artırır. Bir enfeksiyonun teşhisi, tedavisi ve bütünüyle ortadan kaldırılması; genellikle et ve hayvan ürünlerinin fiyatlarının yükselmesine yol açar.

Hayvan hastalıkları, çevre açısından da önem taşır. Yabanıl kuşların beslenmesini ya da aşırı yüklü bir atık boşaltma sistemini pek az insan sorun olarak ciddiye alır; oysa, Salmonella (besin zehirlenmesine neden olan bakteri) örneğinde, bir yandan kuşların beslenmesi, öte yandan atıkların boşaltımı, çok iyi kanıtlanmış bir enfeksiyon çevrimi oluşturur. Fareler, sıçanlar ve başıboş hayvanlar, bir atık boşaltım sisteminin taşması durumunda, Salmonella organizmalarını alırlar ve hayvan ya da kuş dışkıları, insanların ayakkabılarına yapışarak evlere taşınabilir, bunun sonucunda da insanlar, hastalığa tutulabilirler. Sağlık koşullarının yetersiz uygulandığı ya da gerektiği biçimde uygulanmadığı durumlarda da, besinlere bu bakteri bulaşabilir.

ENFEKSİYON HASTALIKLARI

Hayvan hastalıkları iki sınıfta toplanabilir: Enfeksiyon hastalıkları ve enfeksiyon dışı hastalıklar. Enfeksiyon hastalıklarına, konağa saldıran ve sağlık durumunda değişmeye yol açan etkenler neden olur. Bu etkenler virüsleri, gerçek bakterileri, bir hücrelilere benzer bakterileri, mantar benzeri bakterileri, riketsiya ve chlamydia organizmalarını, mantarları, maya benzeri mantarları ve mikoplazmaları kapsar. Bunların yanı sıra iç ve dış asalaklar da sayılabilir.

Enfeksiyon hastalıkları her zaman doğrudan ilişkiyle bedene yerleşmez. Hastalığın bedeni etkileyebilmesi için, bir etkenler birikiminin var olması gerekir. Sözgelimi bir hayvan tetanoz organizmalarını ya da sporlarını içeren maddeler içinde, hastalığı kapmadan yatabilir; buna karşılık, hastalığa yol açıcı organizma derin bir yarayla hayvanın bedeni içine itilirse, hastalık olasılığı artar. Enfeksiyonun yerleşmesi için, hastalığa yol açıcı organizmaların çoğunun deri gibi ilk savunmaları aşmaları gerekir. Organizmalar sıyrık, kesik ya da böcek ısırmaları gibi deri çatlaklarından bedene girebilirler. Başka bir yol da bedendeki deliklerden geçerek girmeleridir.

Enfeksiyon etkenleri, bedene girince, ateş yükselmesine, nabız ve solunum hızının artmasına neden olabilirler. Bunu yerel ya da bedenin her yanına yayılan bir enfeksiyon izleyebilir. Hastalığın ilk evresindeki hayvanlar, enfeksiyon belirtisi göstermezler. Buna karşılık, enfeksiyon ilerledikçe, hayvan yemekten, içmekten ve üremekten kesilebilir. Başka belirtiler de ortaya çıkabilirse de, kesin teşhis ancak veteriner hekim tarafından koyulabilir.

Yavaş virüs hastalıkları. Yavaş virüs hastalıklarının başlıcası, koyunlarda ve keçilerde bir sinirsel bozukluk olan kaşınma hastalığıdır. Hastalığa dezoksiribonükleik asitle (DNA) çok yakın ilgisi olan bir polipeptit (protein parçası) yol açar. DNA ile bu polipeptit, birlikte kısmi bir virüs ya da virüs benzeri bir etken olarak kabul edilebilir. Dünyanın birçok bölgesinde bildirilmiş olan koyun kaşınma hastalığı, hayvanda hareketleri eşdüzenlenme yoksunluğuyla birlikte giderek artan bir kaşınmaya yol açar ve sonunda hayvan yürüyemeyecek duruma gelir. Bu hastalık çok yavaş gelişir ve öldürücü duruma gelmesine kadar aylar ya da yıllar geçer. Sürekli temas hastalık etkeninin geçmesine yeterli olmakla birlikte, çiftleşme en yaygın aktarım aracıdır. Koyun kaşınma hastalığının tedavisi bilinmememektedir. Bu hastalık ile insanlarda yalnızca Yeni Gine'deki bir kabile bireyleri arasında görülen titreme hastalığı arasında bir ilişki bulunabileceği düşünülmektedir.

Virüs hastalıkları. Gerçek virüsler, en yaygın insan ve hayvan hastalıklarına neden olurlar. Bu küçücük DNA ya da RNA parçacıklarının bağımsız bir metabolizmaları yoktur; büyümek ve üremek için konaklarının canlı hücrelerini kullanırlar. Virüsleri, ışık mikroskopuyla görme olanağı yoktur ve konaklarının sağlam hücrelerine de zarar vermeyen ilaçlardan pek azı etkilenir.

Kuduz, aşırı sinir uyarılması, beyinde bozun, hareket edememe ve sonunda ölümle gelişen bir hastalıktır. Kuduza yol açan virüs, Rhabdo virüs ailesindendir. Temelde virüsü almış etçil bir hayvanın ısırmasıyla geçer. Hastalığı bulaştırabilecek başlıca yaban hayvanları tilki, yarasa, kokarcadır. Evcil hayvanlardan özellikle köpek tarafından bulaştırılır. Köpekler, enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkmasından 7 ya da 8 gün önce tükürüklerinde virüsü taşıyabilirler ve ölünceye kadar da kuduz bulaştırıcı durumda kalırlar. Bu nedenle, hastalığın gelişmesini önlemek için hayvanlan aşılatmak son derece önemlidir. Dünyanın birçok ülkesinde denetim altına alınmış olmasına karşın, kuduz hastalığı ciddi bir tehlike olmayı sürdürmektedir.

Çiçek hastalığı, eski, dünya çapında rastlanan bir hayvan, kuş ve insan hastalığıdır. Çiçek virüsleri üç grupta toplanır: Çiçek, maymun çiçeği, tavşan çiçeği ve suçiçeği virüsleri; keçi ve koyun çiçeği virüsleri; kuş çiçeği virüsleri. Yüksek ateşe yol açan hastalıkta derinin, ağız ve boğaz yüzeyini örten mukozaların (zarların) üstünde siğil benzeri oluşumlar belirir. Derideki ya da ağız ve boğaz mukozalarındaki herhangi bir çizik ya da çatlak, virüslerin girmesine yol açar. Böcekler, başka hayvanları ve insanları sokarken çiçek virüsü bulaştırabilirler. Hastalığın denetlenmesi ve önlenmesi için özel aşılar kullanılır.

Sığır vebasına, yüksek ateş yapan ve köpeklerdeki gençlik hastalığı virüsüyle yakın akraba olan Paramyxo virüsü yol açar. Sığır ve mandaların ağzını, midesini ve bağırsaklarını aşındıran bir hastalıktır. Özellikle Asya ve Afrika'da yaygındır. Doğrudan ya da dolaylı temasla yayılır. Hayvanların tecrit edilmediği ya da öldürülmediği durumlarda, aşıyla denetlenir.

Şap hastalığı, çiftparmaklı hayvanlarda (sığır, koyun, domuz, deve, geyik, vb.) yüksek ateşe yol açan son derece bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Virüsün bulaştığı hayvanların salgı ve boşaltım ürünleriyle doğrudan ya da dolaylı temas yoluyla bulaşır. ABD Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda dışında dünyanın her yanında rastlanan şap hastalığında, hayvanın güçsüz düşerek gerektiği gibi yem yiyememesi çok büyük et, süt ve üretkenlik verimi yitimine yol açar. Hayvanın ağzında, burun deliklerinde, ayaklarında ve memelerinde fiskeler (sıvı dolu kabarcıklar) ortaya çıkar. Bu hastalığa yol açan Picorna virüsünün birkaç çeşidi ve alt çeşidi bulunduğundan, aşılamada özgül aşılar kullanılması gerekir.

Köpeklerde, son derece bulaşıcı, yüksek ateş yapıcı Paramyxo virüsü, gençlik hastalığına yol açar. "Kedigiller gençlik hastalığı virüsü" adı verilen başka bir virüs de tilki, mink, gelincik, kokarca, vb. türlerde hastalık yapar. Gençlik hastalığı virüsü öncelikle burun ve göz akıntılarıyla bulaşır. Sonra solunum sistemi ve akciğerler etkilenir ve tedaviye girişilmezse sinir sitemine yayılır. Üstelik, tedaviye baştansa bile, genç hayvanlar ve aşılananmamış ev köpek ve kedileri, çoğunlukla ölürler; buna karşılık aşılanmış hayvanlar genellikle hastalığa bağışık kalırlar ve yakalansalar bile, tedavi edilebilirler.

Parpovirüs'ün yol açtığı bağırsak iltihabı özellikle köpeklerde görülürse de, bazı Parpovirüs çeşitleri sığırlar, domuzlar ve insanlarda hastalığa yol açabilirler. Hastalığın köpeklerdeki biçimi mide-bağırsak sisteminde iltihaplanmaya yol açar ve tedavi edilmezse genellikle ölümle sonuçlanır. Her yıl aşılamayla önlenebilir.

Köpeklerdeki virüs kökenli karaciğer iltihabı, dünya çapında yaygın son derece bulaşıcı ve yüksek ateşe yol açan bir Adeno virüs hastalığıdır. Tedavi edilmezse, önce bir karaciğer bozukluğu biçiminde gelişir. Sonra beyni etkiler. Bazı köpeklerde bir solunum bozukluğu biçiminde ortaya çıkar. Virüs almış hayvanların salgılarıyla ve idrarıyla temas sonucu geçer. Hayvanların, başka hayvanların salgılarını yalama ya da koklama alışkanlıkları, virüs bulaşmasını kolaylaştırır. Hastalığın başlıca belirtileri arasında kanama süresinin uzaması, akyuvar sayısında belirgin azalma ve göz saydam tabakasının saydamsızlaşması sayılabilir. Köpek yavrularının 9 aylık oldukları sırada etkili bir biçimde aşılatılmaları ve aşının her yıl yinelenmesi gerekir.

Bakteri kökenli hastalıklar. Leptospiroz sığırlar, köpekler, fareler, vb. birçok hayvanda ve insanlarda dünyanın her yanında rastlanan ivegen ya da süreğen bir enfeksiyondur. Leptospira organizmalarından kaynaklanır. Organizmalar besinler ya da su yoluyla bedene girerler. Hastalık, hayvanlarda karaciğer ve böbrek yıkımı, sarılık ve düşük yapmayla gelişir. İnsanlardaki başlıca belirtileri yüksek ateş, kas ağrısı ve konjonktiva (göz sümüksel zarı) iltihabıdır (konjonktivit).

Verem çok eskilere dayanan, insanları ve çok sayıda hayvanı etkileyen, bakteri kökenli süreğen bir enfeksiyon hastalığıdır. İnsanlar için, büyükbaş hayvanlar için ve kuşlar için ayrı çeşitleri bulunan Mycobactedum tuberculosis adlı bakteriden kaynaklanır. Bakterinin ağız ya da solunum yoluyla alınması ve yaralar yoluyla bulaşır. Dokulara inatçı biçimde yayılması, et yitimiyle ve sonunda hayvanın ölümüyle sonuçlanır. Kuşlarda bozun karaciğer ve böbreklerde, öbür hayvanlardaysa akciğerlerde ve lenf düğümlerinde ortaya çıkar.

Şarbon dünyanın her yanında görülen, koyun, keçi, sığır, at ve insanları etkileyen bakteri kökenli bir enfeksiyon hastalığıdır. Bakteri özellikle bulaşık yemler, besinler, su ya da solunum yoluyla (daha enderdir) bulaşır. Şarbon basilinin havayla her temasında gelişen sporları, sokucu böcekler tarafından bile hayvanlara ya da insanlara bulaştırılabilir. Ayrıca, hasta hayvanlardan elde edilen et ya da süt ürünleriyle de bulaşabilir. Otlayan hayvanlar çoğunlukla, şarbon basilini, bulaşmış olduğu çayırlardan alırlar. Şarbon hastalığı yüksek ateş ve beden deliklerinden kan gelmesi gibi belirtilerle gelişir ve genellikle ölümle sonuçlanır. Köpeklerde ve domuzlarda yayılmayan (yerel), süreğen bir biçimi görülebilir. Hastalık, üst solunum yollarına yayılarak baş ve boyunda aşırı ödem yapar ve genellikle ölüme yol açar.

Maltahumması (ya da brüselloz) hayvanlarda ve insanlarda dünyanın her yanında görülen, üremeyi etkileyen bir bakteri hastalığıdır. Hastalığa Brucella B cinsinden 4 tür neden olur. Bakterileri hayvanlar mide yoluyla, daha ender olarak da çiftleşme yoluyla alırlar. Maltahumması insanlarda, inişli çıkışlı ateşe yol açar. B. abortus bulaşmış büyükbaş gebe hayvanlar, doğumdan sonra eteni atamazlar. Hastalığın başlıca belirtileri arasında, yavrunun zayıflığı, zor üreme, kısırlık, düşük yapma sayılabilir. Domuzlarda çoğunlukla eklem iltihabı ve erbezi büyümesi, atlarda da omuz başı bölgelerinde apse görülebilir.

Riketsiya hastalıkları. Q humması (ya da Balkan gribi) sığır, koyun ve keçilerde riketsiyaların yol açtığı bir hastalıktır. İnsanda ivegen bir solunum hastalığı olarak ortaya çıkar. Hastalığa yol açan Coxinella burneti solunum yoluyla, kene ısırmasıyla, bulaşık sütle ve hastalığa yakalanan hayvanlarla ve dışkılarıyla dolaylı ya da dolaysız temas yoluyla geçer.

Chlamidia hastalıkları. Psittakoz, hayvanlara ve insanlara da bulaşabilen, ivegen ya da süreğen bir kuş hastalığıdır; gerek doğadaki kuşlarda, gerek evde beslenen kuşlarda görülür. Chlamydia psittaci adlı organizmadan kaynaklanır. Özellikle papağan türlerini etkiler.

Mantar hastalıkları. Mantar hastalıkları, arasında asperjilloz ve tinea gibi hastalıklar sayılabilir. Tinea, hayvanlarda görülen bulaşıcı bir deri hastalığıdır; asperjillozsa kuşlarda solunum yollarını etkiler. Candida albicans, hayvanların ve kuşların sindirim sisteminde yaygın olarak bulunan maya benzeri bir mantardır. Süt bebeklerinde de "pamukçuk" adı verilen hastalığa yol açabilir.

Mikoplazma hastalıkları. Mikoplazmalar genellikle, yerel solunum hastalıklarına neden olur, ayrıca, genel sistem hastalıklarına da yol açabilirler. Bulaşıcı plöropnömoni (akciğer zarları-akciğer iltihabı) bu tür bir organizmanın neden olduğu saptanan ilk hastalıktır. Tavuklardaki süreğen solunum hastalığı da bu tür bir başka yaygın hastalıktır.

Asalak hastalıkları. Asalak hastalıkları iki sınıfa ayrılır: İç asalak hastalıkları; dış asalak hastalıkları. İç asalaklar arasında şeritler ve yapraksolucanları, kancalıkurtlar, yuvarlak solucanlar (kalp, akciğer, mide, böbrek, göz, soluk borusu, kas ve kan damarları yuvarlaksolucanları), kılçıkbaşlı solucanlar ve birhücreli hayvanlar (coccidia, toksoplazma, sarkokist, tripanozoma Leishmania, Trichonomas, amipler, sıtma yapan kan organizmaları) sayılabilir. Dış asalakların başlıcaları mide sinekleri, keneler, akarlar, bitler, pireler, sivrisinekler, karasinekler ve tahtakurularıdır.

Asalak hastalıkları, hayvan hastalıklarının en güçten düşürücü olanları arasında yer alırlar. Deri akarları, derinin içinde ya da üstünde yaşayarak kan emen ve ciddi deri sorunlarına (uyuz hastalığı) yol açan çok küçük yaratıklardır. Coccidiaların yol açtığı son derece yaygın bir hayvan ve kuş hastalığı olan koksidiyoz, bağırsaklarda hücre yıkımına, bazı durumlarda da aşırı kan yitimine yol açar. Yuvarlaksolucanlar bedenin birçok yerinde, özellikle de ince bağırsaklar ve kalın bağırsaklarda yerleşir, özel tiplerine bağlı olarak, hafiften ciddiye kadar değişen bir yelpazede çeşitli sorunlara neden olurlar. Kancalıkurtlar bağırsaklardan kan emerler. Pişmemiş domuz etinden kasların içine girme olanağı bulan trişinin (Trichinella spiralis) yol açtığı trişinoz, çoğunlukla ölümle sonuçlanır. Yassısolucanlar, insanda ve hayvanlarda ciddi ve çoğunlukla öldürücü bir hastalığa (karaciğer kelebek hastalığı) yol açarlar. Dış asalaklar, bütün çiftlik hayvanlarında aşırı zayıflamaya neden olurlar.

ENFEKSİYON DIŞI HASTALIKLAR

Enfeksiyon dışı hastalıklar genellikle daha az dikkat çekerler; oysa enfeksiyon hastalıklarından daha yaygın oldukları düşünülmektedir. Nedenleri ya da ortaya çıkmalarını kolaylaştırıcı koşullar arasında beslenme sorunları, metabolizma bozuklukları, zehirlenmeler, yanıklar, kistler, urlar ile patolojik bozukluklar ve anatomik değişiklikler sayılabilir. Her hayvan türüyle ilgili standart beslenme rejimlerine ilişkin bilgiler bulunmamakla birlikte, en önemli nedenin yetersiz beslenme olduğu söylenebilir. Su, protein, yağ ya da lif alımını ilgilendiren beslenme sorunlarının yanı sıra, aşırı miktarda ek vitamin vermeden kaynaklanan sorunlar da görülebilir. Beslenme rejiminde yer alan herhangi bir bileşiğin aşırı miktarda olması ya da aşırı miktarda eklenen maddeler (ya da yeme rastlantısal olarak bulaşan maddeler), hayvanda zehirlenme belirtilerine yol açabilir. Büyükbaş hayvanlardaki loğusa humması ya da tavuk humması, hasta hayvanların bedenlerinin kimya düzeninde stresten kaynaklandığı sanılan bir değişmeye yol açar.

Yanıklar, kimyasal ya da ısıl kaynaklı olabilir ve genellikle, kötü bakımdan kaynaklanırlar. Kist ve urlar, bedenin çeşitli yerlerinde görülebilirler. Kistler ve urlar bedenin özel dokularında, bir başlangıç belirtisinden sonra ya da böyle bir belirti olmaksızın ortaya çıkan ve varlığını sürdüren büyümelerdir. Tavuklarda virüslerin yol açtığı bir kanser türü olan Marek hastalığı, öbür tavuklara da bulaşır. Köpeklerde meme urları çoğunlukla, dişilerde (östrojen hormonu değişikliklerinden kaynaklandıkları düşünülmektedir) ortaya çıkar.

Ayrıca hayvanlarda apseler, ödemler, amfizem görülebilir; bunların tümü de temelde yatan bir nedenden kaynaklanır ve hayvanın fizyolojisinde değişikliklere yol açarlar. Anatomik değişiklikler, anatomik yapıdaki bir değişmeye, bunun sonucunda da ilgili işlevde değişikliğe yol açan hastalıklardır (sözgelimi bağırsaklardan ve mideden gaz çıkarmanın engellendiği durum,kırıklar, vb.).

TEŞHİS VE TEDAVİ

Hayvan hastalıklarının teşhisi, denetlenmesi ve tedavisinin, veteriner hekimler tarafından yapılması gerekir. Teşhis, laboratuvarda bakteri ve virüs incelemelerini, serum testlerini, hastalıktan ölmüş hayvanlarda kapsamlı otopsileri ve doku incelemelerini gerektirebilir. Teşhis koyulunca, koyulan teşhise bağlı olarak geçici önlemler alınır ya da tedavi ve denetim önlemleri uygulamaya koyulur. Karantina, tedavi, aşılama, hattâ hasta hayvanları öldürme, bir hastalığın bütünüyle ortadan kaldırılması için uygulanan denetim yöntemlerinin başlıcalarıdır. Komşu çiftliklere yayılabilecek ya da insan sağlığı için tehlikeli hastalıkların da, çeşitli yollardan duyurulması gerekir.