Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

İbrahim Çallı

  • Okunma : 263
İbrahim Çallı Resim

(1882-1960). Türk ressamlarının en ünlülerinden olan ve birçok büyük ressamımızın yetişmesine katkısı bulunan İbrahim Çallı’nm doğum yeri Denizli’nin Çal ilçesidir; bu nedenle Çallı İbrahim diye de tanınır. Çal’da başladığı ortaöğrenimini İzmir’de tamamladı. Çocuk yaşta resme duyduğu ilgiyi, bu yıllarda resim defterlerine karalamalar, resimler çizerek sürdürdü. Ama İzmir’ de resim eğitimi için gerekli ortamı bulamayacağını düşünerek 17 yaşındayken babasından kalma tarlayı sattı ve İstanbul’a okumaya gitti.

    İstanbul’a gelişinin ilk gününde kaldığı otelde bütün parası çalınınca zor durumda kalan Çallı, İzmir’e geri dönmektense bir kahvede çalışmayı yeğlemişti. Çok geçmeden bulduğu adliye kâtipliği görevi sırasında ünlü ressam Şeker Ahmed Paşa’nm oğlu ile tanışması yaşamını etkileyen iyi bir rastlantı oldu. Arkadaş olduğu oğlunun aracılığıyla resimlerini Şeker Ahmed Paşa’ya gösterebildi. Şeker Ahmed Paşa Çallı’daki yeteneği görünce, o zamanki adı Sanayi-i Nefise Mektebi olan Güzel Sanatlar Akademisi’ne (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) girmesine yardımcı oldu. Kâtipliğin yanı sıra resim öğrenimini de sürdüren Çallı, 1906’da başladığı okulunu 1909’da bitirdi. 1910’da devletçe açılan bir burs sınavını Çıplak Adam ve Harekât Ordusunun Muhafız Alayından Maksud Çavuş adlı tablolarıyla kazandı.

    Daha sonra Paris’e giden Çallı’nın buradaki resim öğretmeni Fernand Cormon’du. Bu öğretmeninden çok şey öğrendi, ama daha çok İzlenimci ressamlara yakınlık duydu. İzlenimciler’in etkisinde kalmasına karşın, bu akıma da, daha sonra başka bir resim akımına da tam olarak bağlanmadı. Resimdeki her yenilikten bir şeyler öğrenmek, esinlenmek için Paris’te bolca sergi izledi. I. Dünya Savaşı başladığında İstanbul’a dönen Çallı, bitirdiği okula öğretmen olarak atandı. Emekli olduğu 1947’ye kadar bu görevde kaldı.

    Çallı öğretmenliği sırasında da Avrupa’dan dönen ressamlardan bilgi alıyor, resim alanında batıdaki gelişmeleri yakından izlemeye çalışıyordu. Atölyesi öğrencilerin sık sık uğradığı, her tür resmin denendiği, resim konularının tartışıldığı bir okul gibiydi. Çallı özgür bir anlayışla, coşkulu kişiliğini dışa vuran renklerle resim yapıyordu. Resimlerinde desene pek önem vermese de renk uyumunu önde tutuyordu. Parlak renkler kullanarak rahat ve serbest fırça vuruşlarıyla görünümler, portreler, çıplaklar (nü), çiçekler ve meyveler çizdi. İstanbul’daki Adalar’da çamlar arasında gezinen kadınlar, İstanbul Boğazı görünümleri, kadın portreleri, Türk resminde ilk kez görülen çıplak kadın resimleri başlıca konuları arasındaydı. Çallı, yaptığı bu resimlerde Türk resmine yepyeni ve canlı bir hava kazandırdı. İstanbul’a göçmen olarak gelen (1923), İstiklal Savaşında Zeybekler (1923), Mevleviler (1927), Boğaz adlı tabloları ile Atatürk (1935), İnönü portreleri çok ünlüdür.

    Ressamlığının yanı sıra sevimli ve şakacı kişiliğiyle birçok fıkra ve anıya konu olan Çallı, Şeref Akdik, Refik Epikman, Saim Özeren, Elif Naci, Mahmut Cüda, Muhittin Sebati, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi gibi bir ressamlar kuşağının yetişmesini sağlamıştır.

İbrahim Çallı Resimleri