Irmaklar ve akarsular
Irmaklar ve akarsular, Akaçladıkları bölgelerin fazlalık sularını daha büyük su kütlelerine ya da doğrudan doğruya denizlere ileten su kütleleri. Irmaklar ve akarsular, insanların kullanımına uygun suyun aşağı yukarı tümünü taşırlar.
İnsanlık tarihinin başlarındaki dört büyük uygarlık, ırmaklarla ve taşkın ovaların verimli, kolay işlenen topraklarıyla yakından bağlantılı olarak gelişmiştir: Irak'ta Dicle ve Fırat kıyılarında Sümer uygarlığı; Pakistan'da İndus kıyısında Harappa uygarlığı; günümüzdeki Çin'in orta kesiminde, Huang Hı (Sarıırmak) ve Yangdzı ırmakları kıyılarında Çin uygarlığı; Mısır'da Nil kıyılarında eski Mısır uygarlığı. Sonraki yüzyıllarda da ırmaklar ve vadileri, tarihin akışı içinde önemli rol oynamayı sürdürmüşler, Kuzey Amerika'nın büyük bölümü ırmak yollarından giden gezginler tarafından bulunmuş ve yeni kıtadaki büyük yerleşme merkezlerinin çoğu, ırmakların yakınında kurulmuştur.
Irmaklar ve akarsular, evlerde, tarımda ve sanayide kullanılan suyu doğrudan sağlamalarının yanı sıra, hidroelektrik güç santralları aracılığıyla enerji üretir, fosil yakıtlı ve nükleer yakıtlı birçok enerji santralına da, soğutma suyu sağlarlar. Ayrıca, ulaşım yolu olarak, insan atıklarını taşıyan doğal "atık işleme tesisleri" olarak, balıkların ve yaban hayvanlarının yaşam ortamı olarak işlev görürler. Sürekli değişen nitelikleri ve sık sık oluşturdukları göz alıcı görünümler nedeniyle, birçok yazara ve ressama esin kaynağı olmuşlardır.
IRMAK BOŞALTIMI, IRMAK AĞLARI VE AKAÇLAMA HAVZALARI
Dünya ölçeğinde ele alındığında, ırmakların ve akarsuların su kaynağı olarak önemi, belirli bir anda taşıdıkları su miktarından (dünyadaki tatlı suların yalnızca yaklaşık 0,14'ü ve toplam suyun yaklaşık 0,01 'i) değil, belirli bir zaman döneminde taşıdıkları toplam su hacmi olan ortalama debilerinden kaynaklanır. Dünya ölçeğinde bu miktar, yılda yaklaşık 39 000 km³'tür. Dünyanın en büyük ırmağı Amazon'un debisi, ikinci büyük ırmak Kongo'dan yaklaşık beş kat fazladır ve dünyadaki toplam ırmak debisinin % 17'sini aşar. Uygulamada, bir ırmağın belirli bir noktadaki boşaltımı, yüzey genişliği ile ortalama derinlik ve ortalama hız çarpılarak belirlenir.
Irmak, akarsu, dere, vb. terimler tarihsel olarak kullanılagelen terimlerdir; bunların arasındaki hidrolojik ayrım önemsizdir. Irmağın genellikle doğru akışlı özellikte olduğu düşünülmekle birlikte, gerçekte ırmak, ağaç gibi dallanan bir ağdır. Kolu olmayan en küçük dallar, birinci dereceden akarsular diye tanımlanır. Birinci dereceden iki akarsu birleşerek, ikinci dereceden bir akarsu oluşturur; ikinci dereceden iki akarsuyun birleşmesiyle üçüncü dereceden bir akarsu oluşur ve bu böyle sürer. Uzunluğu yaklaşık 1,6 km olan akarsular birinci dereceden kabul edilirse, sözgelimi Mississippi ırmağı, onuncu dereceden bir akarsudur; ama daha küçük dereler ve sel akıntıları birinci dereceden sayılırsa, derecesi çok daha yüksektir. Yapılan birçok araştırmanın ortaya koyduğuna göre, belirli bir bölgedeki birinci dereceden akarsuların sayısı, bir sonraki en yüksek dereceden genellikle üç-beş kat fazladır. Ayrıca, akarsuların ortalama uzunlukları ve akaçlama havzalarının büyüklüğü de, bir dereceden öbürüne doğru düzenli olarak yükselmektedir. Bu düzenli ilişkilerin, ırmak ağlarının yerbilimsel evriminde işlerlikte olan rastgele süreçlerden kaynaklandığı kanıtlanmıştır.
Irmak üstündeki belirli bir noktanın yukarısında ırmak ağına su sağlayan kara alanına, ırmağın o noktadaki akaçlama (su toplama) havzası denir. Böyle bir alan, genellikle yüzey yapısına dayalı olarak tanımlanır; bunun için, birtopoğrafya haritası üstüne su bölümü çizgileri, yani bir ırmak ağına su sağlayan alanı başka bir ırmak ağına su sağlayan alandan ayıran sınırlar çizilir.
Belirli bir bölgede, bir ırmağın belirli bir noktasındaki ortalama boşaltım miktarı, o noktanın yukarısındaki akaçlama alanıyla doğru orantılıdır. Bu boşaltım akaçlama alanına bölünürse ve ölçüm birimleri arasında gerekli dönüştürmeler yapılırsa, boşaltım miktarının, birim zamandaki derinlik (sözgelimi cm/yıl) olduğu söylenebilir. Böylece farklı büyüklüklerdeki akarsuların ortalama boşaltım miktarları karşılaştırılabilir; ayrıca, toplam ırmak sularının kaynağı olan yağış (yağmur ya da eriyen karlar) ile akarsu boşaltımı doğrudan karşılaştırılabilir.
Su, doğrudan doğruya su yüzeyine düşerek, akaçlama havzasının yüzeyinden akarak ya da havza yüzeyinin altında yeraltı suyu biçiminde akarak ırmak ağına karışabilir. Dünyadaki ırmakların boşaltımının yaklaşık üçte birini, yağış ve kar erimesi dönemleri arasında boşaltım oranının korunmasında belirleyici önem taşıyan yüzey altı akışı oluşturur. Geri kalan üçte ikinin aşağı yukarı tümünü yüzey akışı sağlar. Kurak bölgelerde ve kentleşmiş alanlarda, akaçlama havzasının aşağı yukarı tümü bu akışa katkıda bulunurken, yağışlı bölgelerde genellikle, yalnızca akarsu yatağına bitişik alçak alanlar bunu sağlar. Söz konusu alanlarda, yeraltı suyu düzeyi, toprak yüzeyine yakındır ve toprağa sızan yağmur ya da eriyen kar nedeniyle yükselir. Yükselme yüzeye ulaştığında, artık sızma olmaz; daha sonra gerçekleşen yağmur ya da kar erimesi hızla akarak, yüzey akışı olarak akarsuya karışır. Akaçlama havzasının geri kalanında, özellikle de orman varsa, toprak öylesine geçirgendir ve yeraltı suyu yüzeyi öylesine derindedir ki, yağışın aşağı yukarı tümü toprağın altına süzülür.
IRMAK YATAKLARI
Irmaklar, genellikle yataklarını kendileri biçimlendirirler. Ama bir ırmağın taşıdığı su miktarı, çoğunlukla, yatağı doldurmak için gerekli olandan epeyce azdır ve yatağın kapasitesini çok ender aşar. Boşaltım miktarı ile yatak kapasitesi arasındaki bu genel uyumsuzluk, yatağın büyüklüğünün, nispeten sık (2-3 yılda bir) olan ve aşındırıcı gücü oldukça yüksek büyük akışlar tarafından, belirlenmesinden ileri gelir. Çok büyük taşkınların aşındırıcı etkisi fazladır; ama bu tür taşkınlar yatak büyüklüğünü uzun dönemde etkileyecek kadar sık olmaz; çoğunlukla geçerli olan küçük akışlarsa, çok az etki gösterir. Yatak kapasitesini, birkaç yılda bir olan yüksek akışlar belirlediği için, ırmakların çoğu, 2-3 yılda bir doğal biçimde kabararak yatağından taşar.
Suyun yatağa geliş oranı değişirse, ırmak hızını, derinliğini ve genişliğini değiştirerek, boşaltım miktarını ayarlar. En büyük değişiklik çoğunlukla derinlikte olur; çünkü hem yatak tabanı hızlı bir sürtünmenin etkisinde kalır hem de su yüzeyinin düzeyi ayarlanır. Boşaltımdaki değişikliğe karşı ikinci büyük uyum, hızda, en küçük uyumsa genişlikte olur. Ne var ki, bir ırmak ağının kaynağından ağzına (döküldüğü yere) doğru ilerlendikçe, akaçlama alanının genişlemesiyle hemen her zaman gözlenen boşaltım artışı, çoğunlukla genişlikteki artışla dengelenir ve derinlik artışı oranı daha az olur. Dolayısıyla, ırmaklar, ağız yönüne doğru nispeten genişlerler. Bir ırmak sisteminde, ağıza doğru hız da artar; ama bu artış yavaş oranda olur. Akarsu ağlarının çoğunun ayırıcı özelliği olan ağız yönünde boşaltımın artmasının istisnaları, kurak bölgelerde gözlenir. Kurak bölgelerde yataklar yılın büyük bölümünde kuru kalır; şiddetli yağışlarda hızla akan sel suları, bazen apansız taşkınlara neden olur; su, daha önce kuru olan yatakta ilerlerken, giderek toprağa sızar; böylece, akış aşağı boşaltım azalır.
Irmak yatağının eğimi, kaynak ile ağız arasında azalır; bu nedenle, iyice oturmuş bir akarsuyun boyuna kesiti, yukarı doğru içbükey olan düzgün bir eğridir. Eğim, ırmağın boşaltımında, taşıdığı tortu yükünde ve taban düzeyinde (yani, ırmağın okyanus gibi büyük bir durağan su kütlesine karıştığı düzeyde) oluşan değişikliklere bağlı olarak, zaman içinde de değişir. Sözgelimi, bir taşkın sırasında, ırmağın hızı büyüktür ve normalden daha çok tortu taşıyabilir. Bu nedenle ırmak, tabanını oyarak daha çok tortu (aşınma gereci) toplar ve hızı ile tortu yükü birbirini dengeleyinceye kadar eğimi azalır. Ama taşkın sona erip, ırmağın boşaltımı normale döndüğünde, ırmak, taşıdığı tortuyu yatağa bırakarak fazlalık tortudan kurtulur ve hızı ile tortu yükü bir kez daha dengeleninceye kadar eğimini artırır. Böylece ırmak, ideal düzleşmiş akışa (yani, eğimin ve hızın, tortu yükünü taşımaya kusursuzca uyum sağlamış olduğu akışa) ulaşma yönünde sürekli bir eğilim gösterir. Taban düzeyi, boşaltım ve tortu yükü çok değişken özellikler olduğu için, bu süreç hiçbir zaman bitmez.
Havadan gözlemlendiğinde ya da haritada bakıldığında, ırmak yataklarında çok farklı biçimler gözlenir. Aralarında pek çok set ve ada bulunan birbiriyle bağlantılı yatakların oluşturduğu ağ, "örgülü akarsu" diye adlandırılır. Nispeten dik eğimli olan bu akarsular, oldukça büyük miktarda kum ve çakıl taşır. Menderesler, düzenli aralıklarla bir dizi bakışımlı büklümden oluşur; bu yatak biçimi, genellikle, eğimi az olan, yatağı balçıktan oluşan akarsularda görülür. Büklümlerin eğrilik yarıçapı ve "dalga boyu" ile akarsuyun genişliği arasındaki oran, aşağı yukarı bütün akarsularda aynıdır. Menderesleri oluşturan mekanizma tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca, düzensiz kavisli ırmak yatakları da vardır.