İskoçya
İskoçya, Büyük Britanya adasındaki üç bölgeden en kuzeyde olanı. İngiltere bölgesi sınırından kuzeyde Duncansby burnuna kadar 441 km boyunca uzanan, batıda ve kuzeyde Atlas okyanusuyla, doğuda Kuzey deniziyle sınırlı olan İskoçya'nın (İngilizce Scotland) yüzölçümü 78 772 km², nüfusu 5 090 000, merkezi Edinburgh'tur. Kıyıları açığındaki çok sayıda ada (batıda Hebrides adaları kuzeyde Orkney adaları ve Shetland adaları, vb.) da İskoçva'ya bağlıdır.
İskoçya, komşusu İngiltere'den dil, folklor, gelenek görenekler, mimarlık, vb. bütün özellikleri bakımından farklı bir “Kelt" ülkesidir. İlk olarak XI. yy'da kullanılan İskoçva adı, VI. yy'da günümüzdeki İskoçya'nın batı kesimine yerleşen İrlanda'dan gelme Kelt kabilesi Scottlar'dan kaynaklanır. Romalılar döneminde bölgese. Caledonia adı verilmiştir.
YÜZEYŞEKİLLERİ, İKLİM, TOPLUM YAPISI VE EKONOMİ
İskoçya dağlık ve özellikle batı kesiminde denizin iyice içenlere sokulduğu bir ülkedir (denize en uzak yer, 112 km uzaklıktadır). Yüzeyşekilleri bakımından üç bölgeye ayrılabilir: Kuzeydeki dağlık bölgeler; ortadaki düzlük kesim; güneydeki yaylalar kesimi. Ülkenin üçte ikisini kaplayan kuzeydeki dağlık kesimin batı bölümünde, İskoçya'nın en yüksek dağı Ben Nevis'in yükseltisi 1 343 m'yi bulur. Ortadaki tek tek tepelerle kesilen düzlük kesimi, nüfusun en sık olduğu bölgedir (kömür yatakları da bu kesimde yer alır). Aşınmış tepelerden oluşan bir bölge olan kuzeydeki dağlık kesimin doğu bölümündeki yüksekliklerde (Grampian dağları), büyük ölçüde hayvancılık (koyun yetiştiriciliği) yapılır. Tepelerdeki ve dağlardaki doğal bitki örtüsü, fundalıklar, eğreltiotları ve kısa otlardan oluşur. Yükseltisi 450 m'nin altındaki alanlar eskiden ormanlarla örtülüyken, yüzyıllar süren tarla açma çalışmaları sonucunda doğal ormanın büyük bölümü yok edilmiştir.
İskoçya'da kışlar genellikle soğuk (ocak ayı sıcaklık ortalamaları 3 °C-5 °C arasında değişir), aylar boyunca karla kaplı kalan dağlardaysa çok soğuk geçer. Yazlar oldukça serindir: Temmuz ayı sıcaklık ortalamaları 13 °C-15 °C arasında değişir. Doğu kıyıları dışında çok bol yağış alan bölgede, yıllık yağış miktarı, batıdaki dağlık kesimde 2 540 mm'yi aşar. Başlıca akarsular arasında, kuzeybatıdaki dağlık kesimde doğup, ortadaki düzlük bölgeden geçerek denize dökülen Tay ve Forth ile, kuzeydoğudaki dağlık kesimde doğan Clyde ve Tweed sayılabilir. İskoçya akarsuları, değerli somonbalığı dahil, bol miktarda balık içerir.
İskoçya halkı, Romalıların Britanya adasına ulaşmalarından önce bölgede yaşamış Kelt kabilelerinin soyundan gelir (Bk. KELTLER). Ortaçağ'ın başlarında doğu ve kuzey kesimlerine İskandinavyalIlar, batı kesimine de az sayıda İrlandalı göçmen yerleşmiştir. XVIII. yy'a kadar dağlık kesimlerdeki toplum yapısını klan örgütlenmesinin belirlediği bölgede, günümüzde de klanların İskoçların çoğu üstünde güçlü bir duygusal etkisi vardır. Bir Kelt dili olan Gaelce, dağlık kesimde hâlâ, halkın yaklaşık % 2'si tarafından konuşulmaktadır. Resmî dil İngilizce'dir. İskoçların büyük bölümü presbiteryen kilisesine bağlıdır.
Ortadaki düzlük kesim, en yoğun nüfuslu kesimdir ve başlıca kentleri Glasgow, Edinburgh, Dundee, Paisley ve Motherwell'de, XVIII. yy'dan bu yana dağlık kesimlerden gelen göçmenler birikmektedir. İskoçya'daki öbür büyük kentler arasında Aberdeen, İnverness, Perth ve Dumbarton sayılabilir.
Halkın % 99'a yakınının okuma yazma bildiği bölge, çok eski tarihlerden bu yana eğitim veren üniversiteleriyle de ünlüdür; 1411'de kurulan Saint Andrews Üniversitesi, 1451'de kurulan Glasgow Üniversitesi, 1495'te kurulan Aberdeen Üniversitesi, 1483'te kurulan Edinburgh Üniversitesi.
İskoçya'da zengin kömür yatakları bulunmakla birlikte, bölge ekonomisinde madenciliğin payı önemli değildir. Bununla birlikte, kuzey ve doğu kıyıları açığında ve Shetland adalarının batı kıyıları açığında yakın dönemde bulunan petrol yataklarının, oldukça zengin olduğu anlaşılmıştır. Tarımın da önemsiz olduğu (toplam yüzölçümün ancak % 20'si tarıma elverişlidir) bölgede, toplam yüzölçümün yarısından çoğunu kaplayan otlaklar sayesinde hayvancılık (koyun yetiştiriciliği) ve balıkçılık, başlıca gelir kaynaklarıdır.
Büyük bölümü ortadaki düzlük kesimde ve doğu kıyısında yeralan sanayi tesislerinin başlıcaları arasında demir-çelik ve dokuma fabrikaları ile yeni yeni gelişmekte olan plastik maddeler, elektronik araç-gereç, vb. yapımı sayılabilir. Dağlık kesim viski yapım evleriyle ünlüdür. Eskiden önemli olan gemi yapımı, gün geçtikçe gerilemektedir.
TARİH
Romalıların girdikleri, ama boyun eğdirmeyi başaramadıkları İskoçya, Hadrianus duvarının yapımından (İ.S. yaklaşık 120) sonra,Romalıların Britanya'daki kuzey sınırlarını oluşturdu. O tarihten sonra çeşitli Kelt topluluklarının ve Pictler adı verilen kökeni bilinmeyen halkın yerleştikleri bölgede, İrlanda'dan İskoçj^rın gelmesine kadar, Pictler ağır basan grup oldular. İskoçların batı kesimine yayılarak Dalriada Krallığı'nı kurdukları bölgenin güneydoğu kesimine yerleşen (İ.S. IV. yy'dan başlayarak) Germen toplulukları. Anglosakson Northumbria Krallığı'nın bir bölümünü oluşturdular. Northumbria Krallığı'nın batısında da, Dumbarton ve Solway ırmağından İngiltere'ye kadar uzanan alanda, Romalılaşmış Britonların Strathclyde Krallığı kuruldu.
IX. yy'ın ortalarında Dalriada kralı Kenneth l'in (843'ten 850'ye), Pictler ile İskoçları birleştirerek orta kesimdeki düzlükte kurduğu krallık, çok geçmeden hızla genişleyerek, Strathclyde ile daha önce Northumbria'nın bir parçası olan Lothian'ı da içine aldı. Bu Kelt krallığı, kral Macbeth'in yerine, İngiltere'de eğitim görmüş ve bir İngilizle evlenmiş Malcolm III tahta çıkıncaya (1057) kadar sürdü. Malcolm ile sonraki hükümdarlar döneminde, özellikle de David'in döneminde (1124'ten 1153'e), İskoçya sağlam biçimde örgütlenmiş feodal bir devlete dönüştü.
Kuzeydoğu kesiminde ve adalarda yerleşmiş İskandinavyalI halkların sistemli biçimde çıkarılmasına karşın, İskandinavyalIlar, Orkney ve Shetland adalarım XV. yy'a kadar ellerinde tutmayı başardılar.
İngilizlerle sık sık başgösteren çatışmalar, çoğunlukla İskoçya krallarının, İngiltere hükümdarlarının üstünlüğünü kabul etmeleriyle sonuçlandı. Alexander lll'ün (1286) ve kızı Margaret'in (1290) ölmelerinden sonra, İngiltere kralı Edward I, İskoçya'ya önce bağımlılığı kabul ettirip, İskoçya tahtına çıkardığı John de Baliol'un 1296'da bağımsızlık ilan etme girişiminde bulunması üstüne, ülkeyi doğrudan doğruya kendine bağladı. Önce Sir William Wallace'ın, daha sonra da Bruce Robert'in (1 306'da Robert I adıyla tahta çıktı) önderliğinde ayaklanan İskoçlar, sonunda İngilizleri Bannocksburn çarpışmasında yenilgiye uğratmayı ve bağımsızlıklarını yeniden kazanmayı başardılar (1314). David II ve onu izleyen Robert II, Robert III, James I, James II, James III, James IV ve James V dönemlerinde gerek iç çalkantılarla, gerek İngiliz müdahaleleriyle sarsılan İskoçya, Protestanlığın yayılmasından (XVI. yy. ortaları) sonra, katolik kraliçe Mary'nin 1567'de tahttan çekilmek zorunda kalmasından ve tutuklandığı İngiltere'de Elizabeth l'in buyruğuyla idam edilmesinden sonra, oğlu İskoçya kralı John VI'nın 1603'te James I adıyla İngiltere tahtına çıkmasıyla İngiltere'ye bağlandı. Bununla birlikte İskoçya ve İngiltere, aynı hükümdar tarafından yönetilen iki ayrı ülke olmayı, yüz yıl daha sürdürdü.
Kanlı İngiltere iç savaşı sırasında önce kral Charles l'e karşı Parlamento'yla, daha sonra da Parlamento'ya karşı Charles l'le ittifak yapan İskoçlar, 1650-1651'de Oliver Cromwell karşısında yenilgiye uğradılar ve İngiltere'de krallığın yeniden kurulmasından (1660) sonra, İngiltere ile İskoçya, XVII. yy. sonunda birleştirildi.
XX. yy. ortalarında yeni bir ulusçu akımın canlanmaya başladığı İskoçya'da, 1979'da yapılan bir referandumla İskoçların büyük bölüm, İngiltere'yle birliğin sürmesinden yana oy kullandılarsa da, bağımsızlık yanlısı yeni bir akım 1990'dan başlayarak yeniden canlandı.