Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Kaside

  • Okunma : 249

Divan edebiyatının en yaygın nazım biçimlerinden biri olan kaside'nin temel konusu övgüdür. İlk örnekleri İslam öncesi Arap edebiyatında görülen kaside, sonraları din ve devlet büyüklerini övmek için yazılmıştır.

    Arap edebiyatından İran edebiyatına, oradan da Divan edebiyatına geçen kasidenin temel nazım birimi beyittir. Aruz vezninin uzun kalıplarıyla yazılan kasidede ilk beyit kendi arasında, ondan sonra gelen beyitlerin ikinci dizeleri ise ilk beyit ile uyaklıdır; aa-ba-ca-da biçimindedir. Kasideler uzun şiirlerdir. Beyit sayıları 31-99 arasında değişir. Kendi içinde çeşitli bölümlere ayrılır. 15-20 beyitlik ilk bölüm nesib ya da teşbib olarak anılır. Asıl konuyla ilgisi olmayan türlü betimlemelerin yapıldığı, duyguların açıklandığı bu bölümü genellikle tek beyitten oluşan girizgâh bölümü izler. Bu beyitte şair asıl konuya geçeceğini açıklar.

    Kasidelerin temel konusunu oluşturan övgü medhiye bölümünde yer alır. Şair bu bölümde bütün yeteneğini ortaya koyarak, sanatının inceliklerini göstererek övgülerini sıralar. Bu, kasidenin en uzun bölümüdür. Medhiyeyi tagazzül bölümü izler. Kaside içinde gazel söylemek anlamına gelen tagazzül zorunlu bir bölüm olmadığı gibi bazen medhiyeden önce de yer alabilir. Daha çok uzun kasidelerde şiiri tekdüzelikten kurtarmak için konur. Tagazzülün ardından şairin kendisini övdüğü fahriye bölümü gelir. Bazı kasidelerde en başta yer aldığı da görülen fahriyeyi son bölüm olan dua izler. Şair burada övdüğü kişiye birkaç beyitle duada bulunur.

    Kasideler çeşitli özelliklerine göre adlandırılır. Nesib ya da teşbib bölümünde ele alınan konuya göre, örneğin mevsimler anlatılmışsa bahariye, sayfiye (yaz), hazaniye (sonbahar), şitaiye (kış); aylar anlatılmışsa temmuziye, ramazaniye, muharremiye; bayramlardan söz edilmişse iydiye gibi adlar alır. Uyak ya da redife göre adlandırılmış kasideler de vardır. Örneğin uyağı r harfiyle biten kasideye kaside-i raiye, t harfiyle biten kasideye kaside-i taiye denir. Redifi kerem olana kerem kasidesi, su olana su kasidesi adı verilir. Başka bir adlandırma biçimi konusuna göredir. Tanrının birliğini anlatanlara tevhid, tanrıya yakarışı konu alanlara münacât, peygamberi ve başka din büyüklerini övme amacıyla yazılanlara naat, devlet büyüklerine yazılanlara medhiye adı verilir. Medhiyeler de sunuluş amaçlarına göre farklı adlar alır. Örneğin padişahın tahta çıkışı dolayısıyla yazılırsa, cülusiye, bir yere gelişi dolayısıyla yazılırsa teşrifiye, yeni yıl tebriki için yazılırsa şaliye, bir devlet büyüğünün yeni bir göreve atanması dolayısıyla yazılırsa tebrikiye gibi adlarla anılır.

    Şairler kasidelerini sundukları kişilerden caize adı verilen para ya da değerli armağanlar aldıklarından, hemen her divan şairi kaside yazmıştır. Divan edebiyatında ilk örneklerine 15. yüzyılda rastlanan kaside 16. yüzyılda Fuzuli, Hayali, Bâkî, Nev’i gibi şairlerin elinde gelişmiştir. 17. yüzyılda Nef’i, 18. yüzyılda da Nedim özellikle medhiye türünde başarılı örnekler vermişlerdir.