Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

2.Abdülhamit

  • Okunma : 937
2.Abdülhamit Resim

34. Türk padişahı (31 Ağustos 1876 -27 Nisan 1909)

2.Abdülhamit'in Lakabı: Kızıl Sultan, Ulu Hakan Doğumu: 21 Eylül 1842, İstanbul Babası: Abdülmecit Annesi: Tirimüjgan Kadın Ölümü: 10 Şubat 1918, İstanbul Gömüldüğü yer: Sultanmahmut türbesi, Divanyolu, İstanbul

2.Abdülhamit'inSadrazamları:

Mütercim Mehmet Rüştü Paşa (1876; 1878)

Mithat Paşa (1876-1877)

İbrahim Ethem Paşa (1877-1878)

Ahmet Hamdi Paşa (1878)

Ahmet Vefik Paşa (başvekil olarak, 1878; 1882)

Mehmet Sadık Paşa (1878)

Mehmet Esat Saffet Paşa (1878)

Tunuslu Hayrettin Paşa (1878-1879) Ahmet Arifi Paşa (1879)

Küçük Sait Paşa (başvekil olarak, 1879-1880; 1880-1882; 1882; 1882-1885; 1895; 1901-1903; 1908) Cenanizade Mehmet Kadri Paşa (başvekil olarak, 1880)

Abdurrahman Nurettin Paşa (başvekil olarak, 1882)

Mehmet Kamil Paşa (1885-1891; 1895; 1908-1909)

Kabaağaçlızade Ahmet Cevat Paşa (1891-1895)

Halil Rıfat Paşa (1895-1901)

Mehmet Ferit Paşa (1903-1908)

Hüseyin Hilmi Paşa (1909)

Ahmet Tevfik Paşa (1909)

2.Abdülhamit'in Hayatı

Türk padişahı (İstanbul 1842-ay.y. 1918). Abdülmecit ile Tirimüjgan Kadın'ın oğlu olan, yedi yaşındayken annesi ölünce, haremin en nüfuzlu kadınlarından Perestü Kadın tarafından büyütülen 2. Abdülhamit, geleneğe uygun olarak bir lala denetiminde eğitilip, Arapça, Farsça öğrendi. Doğunun ünlü şairlerinin yapıtlarını tanıdı. Şehzadelerinin iyi yetişmesini isteyen Abdülmecit, yabancı diller ve müzik öğrenmeleri için Abdülhamit ile kardeşi Murat efendilere hocalar buldu. Zeki, içine kapalı, kurnaz, saray halkı tarafından pek sevilmeyen bir şehzade olmasına karşın, Abdülhamit, Sultan Abdülaziz'e yaklaşabilmeyi başarıp, Şehzade Murat ile birlikte Abdülaziz'e eşlik ettikleri Mısır ve Avrupa gezilerinde, zekası ve siyasal yeteneği sayesinde Abdülaziz'in gözüne girdi. Ardından, Murat'ın hastalığından da yararlanarak saray ve çevresinde kendisine karşı oluşan izlenimleri yavaş yavaş olumlu yöne dönüştürmeyi bildi. Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden sonra (1876), Murat (V) hastalığına karşın tahta çıkarıldığında, bu seçimin başlıca nedeni, devlet ileri gelenlerinin Abdülhamit konusunda duydukları korku ve kuşkuydu. Ancak bir yandan Murat V'in hastalığının gün geçtikçe artması, öte yandan Meşrutiyet ve özgürlük yanlısı olduğuna sadrazamı ve Mithat Paşa'yı inandırması sonucunda Abdülhamit, Murat V'in yerine tahta çıkarılmasını sağladı (31 Ağustos 1876). Padişahlığının ilk yıllarında, süregelen Bosnai-Hersek ve Bulgaristan ayaklanmalarının yanı sıra Sırp ve Karadağ savaşlarıyla uğraştı. Tahta çıkmadan önce söz verdiği gibi yeni anayasayı ilan edip, Mithat Paşa'nın devletin onur ve bağımsızlığını savunmak yolundaki çabalarını destekledi. İngiltere'nin Doğu Sorunu'nu görüşme isteğini ve Rusya'nın, Sırbistan ile barış yapılmasına ilişkin ültimatomunu görüşmek için yapılan İstanbul Konferansı'nda (28 Aralık 1876), Batılıların öne sürdükleri koşulları Mebusan Meclisi kabul etmeyince, Rusya Osmanlı devletine savaş açtı. Romanya'nın yanı sıra Bulgarlar, Sırplar ve Karadağlılarda Ruslarla birleşince, Rus ordusu İstanbul yakınlarına kadar ilerledi. Bunun üstüne 2.Abdülhamit, barış için ateşkes isteyip, bozgunun sorumlusu olarak gördüğü Mebusan Meclisi'ni dağıttı (Şubat 1878) ve Mithat Paşa'yı görevden alarak, yurt dışına sürdü.

3 Mart 1878'de Ayastefanos'ta (Yeşilköy) imzalanan antlaşmayla Romanya, Karadağ ve Sırbistan'a bağımsızlık tanındı. Tuna'dan Ege'ye kadar uzanan ve Makedonya'yı da içeren bir Bulgaristan'ın kurulması kabul edildi. Bosnal-Hersek ve Girit ile Ermenilerin oturduğu vilayetlere ayrıcalıklar verildi. Kars, Ardahan, Batum, Bayazıt Ruslara bırakıldı. İngiltere'nin bu antlaşmaya karşı çıkması üstüne, Avusturya'nın da katılması ve Almanya'nın aracılığıyla toplanan Berlin Konferansı'nda, Bulgaristan'ın kurulmasından vazgeçildi. Makedonya ve Batı Trakya Osmanlılara bırakıldı. Bunun dışındaki maddeler geçerli kalıyor ancak, Ayastefanos Antlaşması'na karşı çıkan devletler de bazı çıkarlar sağlıyorlar, Bosna-Hersek geçici olarak Avusturya'nın işgaline bırakılıyor, Yunanistan Teselya'yı alıyor, İngiltere Kıbrıs'ın işgaline izin verilmesi koşuluyla Osmanlı devletiyle bir saldırmazlık antlaşması imzalıyordu.

Dış siyaset konusunda dikkatli ve ılımlı bir tutum benimseyen 2. Abdülhamit devlet yönetimini tek başına elinde tutabilmek için geniş bir hafiye örgütü kurdurdu. Bu arada, Fransızlar Tunus'u (1881), İngilizler Mısır'ı (1882), Bulgaristan Prensliği de Doğu Rumeli ilini (1885) ele geçirdi. Girit'te ayaklanan Rumlara yardım etmesi üstüne Yunanistan'a açılan savaşta, Yunan kuvvetleri yenilgiye uğratıldıysa da, büyük devletlerin işe karışmasıyla sonuç elde edilemedi ve Girit'e tam bağımsızlık tanınmak zorunda kalındı.

Dışişlerindeki başarısızlıklar ve gün geçtikçe güçlenen özgürlük akımı, Abdülhamit ll'yi kaygılandırmaya başlamıştı. Nitekim, Abdülaziz döneminde ortaya çıkan Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) akımı, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurulmasıyla sonuçlandı (1889); cemiyet basında ve yüksek okullarda etkin biçimde çalışmalara girişti. Abdülhamit Il'nin bu akım karşısında almaya gerek duyduğu önlemler ve uyguladığı bunaltıcı baskı sonucu, sansür okul kitaplarına kadar uygulanmaya, hafiye örgütü aracılığıyla tutuklanan özgürlük yanlısı aydınlar hapse ve sürgüne yollanmaya başlandı (aydınların çoğu Avrupa'ya kaçarak etkinliklerini oradan sürdürdüler). Muhalefet gün geçtikçe şiddetlendi. Abdülhamit Il'nin 1890'dan başlayarak panislamizm (İslam birlikçiliği) siyasetini benimsemesine karşılık, Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) Osmanlılık siyasetini sürdürmeyi yeğlediler. Bu arada 2.Abdülhamit, bir yandan da ülkedeki kamu hizmetlerini, eğitim ve öğrenime ilişkin kuruluşları yaygınlaştırmaya çalıştı: Birçok rüştiye ve idadi açıldı; Sanayii Nefise (Güzel Sanatlar Akademisi), Darülfünun kuruldu; ülkedeki kütüphanelerde bulunan yapıtların katalogları hazırlandı; Ceza Usulü ve Ticaret Usulü kanunları çıkarıldı; ilk kez savcılık kurumu oluşturuldu; polis örgütünde Batı örnek alındı. Devlet memurları için Tekaüt Sandığı kuruldu; Rumeli ve Anadolu'da yabancı sermayeyle demiryolları yapıldı.

Gerek içte, gerek dışta uyguladığı siyasette halife unvanından büyük ölçüde yararlanan 2. Abdülhamit, İslam dininin Güney Afrika ve Japonya gibi ülkelerde yayılması için çaba gösterdi. Dış siyasette İngiltere ve Fransa'nın diplomatik oyunları karşısında Almanya'ya yaklaşarak belirli bir denge sağlamayı başardı (Almanya da bu yakınlaşmadan yararlanarak Bağdat demiryolu imtiyazını elde etti). Bütün çabalara karşın para darlığı sorununun çözümlenememesiyse, 1882'de Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla (yabancılara, devletin egemenliğini sınırlayacak biçimde, ekonomik bir denetim olanağı sağlamaktaydı) sonuçlandı.

Parasızlık, içte de devletin saygınlığını sarsmakta,memurlara aylıkları düzenli olarak ödenememekteydi. Bunun yanı sıra, özgürlüklerin kısıtlanmam ve sıksık başgösteren ayaklanmalar, hoşnutsuzluğu artırıyor, muhalefet gün geçtikçe güçleniyordu. Özellikle Avrupa'ya  ve Mısır'a kaçan aydınların etkisiyle, Meşrutiyet yönetimini tek çözüm yolu olarak görenlerin sayısı sürekli artmaktaydı. Çete hareketlerini bastırmak için Makedonya'da biraraya gelen aydın subayların baskısı artınca, Abdülhamit, İkinci Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (23 Temmuz 1908). Ancak, İkinci Meşrutiyetin ilanı  bazı yeni toprak kayıplarına!yolaçtı:Avusturya, Bosna-Hersek'i topraklarına kattı; Bulgaristan bağımsızlığını  ilan etti. Meşrutiyet ile birlikte ortaya çıkan özgürlük havası, imparatorluğu oluşturan çeşitli dinden ve ulustan  topluluklar arasındaki geçimsizliği de körükledi. Bu durum, tutucu çevreler arasında Meşrutiyet'e karşı görüşlere güç kazandırarak 31 Mart Olayı'na yolaçtıysa da, Rumeli'deki subaylardan kurulu Hareket Ordusu, rejimi kurtarmak için İstanbul'a yürüdü ve Ayastefanos'ta (Yeşilköy) toplanan meclis, Abdülhamit ll'nin tahttan  indirilmesine karar verdi (27 Nisan 1909). Tahttan indirildikten sonra hükümet tarafından Selanik'te oturması  uygun görülen 2. Abdülhamit, 1912'de Beylerbeyi sarayına getirilerek, orada öldü. Mahmut II ve Abdülaziz'in  yanına gömüldü.

2.Abdülhamit Resimleri