Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

AKARSU

  • Okunma : 226
AKARSU Resim

Yağmur olarak yeryüzüne düşen su üç yoldan dağılır. Bir bölümü güneşin ve rüzgârın etkisiyle buharlaşarak atmosfere geri döner. Bir bölümü birleşerek dereleri ya da çayları oluşturur. Geri kalanı da toprağın altına sızar. Sızan suların büyük bölümü sonradan kaynaklar halinde yeniden toprağın üstüne çıkarak akarsulara karışır. Hiç yağmur yağmayan mevsimlerde bile akarsuların akmasını sağlayan işte bu kaynak sularıdır. Eriyen kar ve buzullar da (bak. Buzul ve Buzullaşma) akarsuların beslenm esinde önemli rol oynar.

    Böylece oluşan dereler birleşerek ırmak denen daha büyük akarsuları oluşturur. Bir akarsuya çığırı (yolu) boyunca katılan bu dere ya da çaylara da o akarsuyun kollan denir. Bir akarsu ve kollarının beslendiği, daha doğrusu sularını topladığı alan o akarsuyun akaçlama havzası ya da kısaca Havza’sıdır. Aynı uzunluktaki iki ırmaktan birinin havzası çok geniş, öbürününkü daha dar olabilir. Örneğin Nil ve Amazon ırmakları hemen hemen aynı uzunluktadır, ama Amazon’un havzası Nil’inkinden iki kat büyüktür.

    Bir derenin ya da ırmağın suları mutlaka toprak ve kayalardan kopmuş küçük parçacıkları da birlikte sürükler. Bu parçacıklar ne kadar küçükse ırmağın suları da o kadar bulanıktır. En duru derelerde bile kum tanecikleri derenin yatağı boyunca yuvarlanır. Dere ve çaylardan daha hızlı akan büyük akarsular yalnız kum tanelerini değil çakıl taşlarını, hatta kaya parçalarını bile sürükleyebilir. Hareket halindeki su kütlesi ve taşıdığı bu maddeler akarsuyun yatağını ve kıyılarındaki toprağı sürekli aşındırarak derin vadiler oyar. A B D ’deki Colorado Irmağı’nın açtığı Büyük Kanyon ve Afrika’daki Zambezi Irmağı’nın Victoria Çağlayanı adıyla çok yüksekten dökülürken oyduğu büyük boğaz, akarsuların oluşturduğu yüzey biçimlerinin en çarpıcı örnekleridir.

    Bir ırmak ne kadar hızlı akarsa o kadar çok kum ve toprak taşıyacağından, vadisini de o kadar çabuk derinleştirir. Yalnız akarsuyun ağzında toprağın eğimi azaldığı için suyun akış hızı da yavaşlar. Bu nedenle, bir akarsuyun vadisi kaynağa yakın kesimlerde ağzındakinden daha derin ve dardır. Akış hızı azaldıkça, akarsu, içindeki bütün çözünmüş maddeleri taşıyamaz duruma gelir. Bu yüzden, sularla sürüklenen kum ve toprağın bir bölümü mil (ya da balçık) halinde akarsu yatağına çökelmeye başlar. Taşkın dönemlerinde yatağından taşan akarsu kıyılarını sular altında bırakırken, bu balçığın büyük bölümü orada çöküp kalarak zengin ve verimli bir toprak oluşturur. Bu yolla oluşan toprağa alüvyonlu toprak adı verilir. Örneğin Nil Irmağı her yıl taşarak vadisini alüvyonlu topraklarla zenginleştirmektedir.

    Ağır ağır akan bir ırmak, önüne bir engel çıktığı zaman yolunu kolayca değiştirebilir. Bu yüzden birçok akarsu denize ulaşıncaya kadar kıvrılıp bükülen bir yol izler. Eğer bir akarsu yolundan biraz saparak küçük bir kıvrım oluşturursa, bu kıvrım giderek genişleme eğilimi gösterir. Çünkü kıvrımın dış kenarındaki uzun yolu izleyen sular iç kenarındaki sulardan daha hızlı akar. Bu hızlı akıntı kıyıyı daha çabuk aşındırır ve ırmağın bütün suları zamanla o kıyıya doğru yönelir. Böylece ırmaklar yılan gibi kıvrılarak, tam terimiyle de menderesler çizerek akar. Menderes sözcüğü, çok eski zamanlarda kıvrımlarıyla ünlü olan Menderes Irm ağinın adından alınmıştır. Zamanla menderesler iyice genişler ve kıvrımlar birbirini kestiği için akarsuyun yatağı yeniden düzleşir. Böylece menderesler, akarsuyun eski yatağında akmaz göl ya da kopuk menderes denen kapalı kanallar olarak kalır.

    Bol miktarda toprak ve kum taşıyarak oldukça düz bir ovada akan bir akarsu, yatağında büyük bir mil kütlesi biriktirir. Taşkın sırasında bu kütle akarsu yatağından çıkarak ovaya yayılır. Bu tür ovalara taşkın ovası ya da alüvyon ovası denir. Taşan bu mil kütlesi daha çok akarsuyun kıyılarında biriktiği için, zamanla kıyılar yükselir ve akarsuyu yatağına hapseden doğal setler oluşturur. Suların taşıdığı miller artık bu setleri aşarak ovaya yaylamadığından akarsu yatağında birikmeye başlar. Bu birikme sonucunda akarsuyun yatağı yükseldiği için, yağmurlu mevsimlerde akarsu her an taşmaya hazırdır. Böylece her taşkında kıyıları ve yatağı biraz daha yükselen akarsu, yıllar sonra çevresindeki ovadan daha yüksek bir kanal içinde akmaya başlar. Örneğin A BD’deki Mississippi Irmağı’nın aşağı çığırı ve Çin’deki birçok ırmak bu durumdadır. Böyle bir ırmağın çevresinde yaşayan insanlar, evlerini ve tarlalarını su baskınlarından korumak için akarsuyun kıyılarına setler yapmak ya da doğal setleri kalas ve taşlarla pekiştirmek zorunda kalırlar.

    Bir akarsu, denize döküldüğü andan sonra artık akmayan, durgun bir su kütlesine dönüşür. Bu yüzden, taşıdığı milin geri kalan bölümünü de denize döküldüğü yerde bırakır. Deniz suyundaki tuz da akarsuyun içindeki ince killi toprağın çökelmesine yardımcı olur. Bu küçük parçacıklar tuzun etkisiyle birbirine yapışarak, hafif bir akıntının sürükleyemeyeceği kadar ağır topraklara dönüşür. Eğer bu birikintiyi alıp götürecek bir deniz akıntısı yoksa, çökelen mil kütlesi akarsuyun ağzını tıkar ve zamanla, akarsuyun ince kollara ayrılarak aktığı bataklık bir ova oluşur. Bu oluşuma delta adı verilir (bak. Delta).

    Bazı akarsuların ağzında deniz düzeyi, karadaki ormanları sualtında bırakacak kadar yükselebilir. Bazen de tam tersine, kıyıdaki çakıl taşlarına ve kayalara erişemeyecek kadar aşağılara çekilir. Deniz düzeyinin yükseldiği yerlerde, akarsu vadisinin alçak kesimleri sular altında kalarak, haliç denen dar ve uzun körfezlere dönüşür. SSCB’nin kuzeyindeki Obi Irm ağim n ağzında dünyanın en uzun halici oluşmuştur. Kıyıdaki bu haliçler hem uzun ve dar oldukları, hem de gelgit sırasında denizin suları alçalıp yükseldiği için liman olmaya elverişlidir. Ne var ki, deniz düzeyinin giderek alçaldığı yerlerde akarsu yatağının eğimi dikleştiği için, akarsu zamanla tabanındaki kayaları aşındırır ve eski vadinin dibinde kendine yeni bir vadi oymaya başlar. Sonuçta eski vadinin hafif eğimli yamaçları, daha dar olan yeni vadinin üstünde bir basamak gibi görünür. Bu basamaklara akarsu sekisi adı verilir.

Akarsuların Yararları

Eskiçağlardan bu yana insanlara içme suyu sağlayan ve balık gibi değerli bir besin sunan akarsular, sonradan tekne yapımının öğrenilmesiyle ucuz ve kolay bir ulaşım yolu olmuştur. Nil ve Ren ırmakları yüzyıllardır ticaretin ana damarlarıdır. Özellikle dağlık yörelerdeki akarsu vadileri, karayolları ve demiryolları için en elverişli geçitlerdir. Ayrıca akarsular, geçtikleri yerlerde kayaları oyarak değerli maden damarlarının ve yataklarının açığa çıkmasına yardımcı olur. Akarsuların taşıdığı alüvyonlarla zenginleşen taşkın ovaları verimli tarım alanlarıdır. Üstelik hem ekinleri sulamak, hem de elektrik -enerjisi üretmek için çoğu kez akarsulardan yararlanılır (bak. SU ENERJİSİ; SULAMA).

 

AKARSU Resimleri