Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Şan

  • Okunma : 237

Şan, insan sesiyle müzik yapma sanatıdır. Çoğu kimse basit melodileri oldukça güzel bir biçimde söyleyebilir, ama bu o kimsenin şan sanatçısı olduğu anlamına gelmez. Şan eğitiminde akciğerlerin, gırtlaktaki ses tellerinin, kafatası ve göğüs boşluklarının, dil, damak, diş ve dudakların en etkili biçimde kullanılması öğretilir.

    Konuşmayla şarkı söyleme arasındaki farkı göstermek için basit bir örnek verelim. Önce şu tümceyi, her zaman söylediğiniz gibi söyleyin: Biraz süt istiyorum. Bu sözcükleri söylerken sesinizin belirli bir biçimde inip çıktığını fark edeceksiniz. Sesin vurgusundaki bu iniş çıkışa tonlama (entonasyon) diyoruz. Şimdi, tümceyi bir kez daha aynı tonlamayla yineleyin, ama bu kez sözcükleri daha yavaş söyleyin ve her sözcükte bir ya da iki saniye bekleyin. Eğer yeterince beklerseniz, her sözcükte ağzınızdan değişik bir nota çıktığını, bir başka deyişle “şan yaptığınızı” fark edersiniz.

    İnsan sesi doğal bir müzik aleti sayılır. Ne var ki, zengin bir tınıya (ya da ses rengi) ve ses çeşitliliğine sahip olabilmek için şan eğitimi gereklidir. Şan eğitimi gören bir şarkıcı sesini çeşitli yükseklik derecelerine ve değişik notalara göre ayarlamayı, sesleri kesintisiz olarak nasıl çıkarması gerektiğini ve sesini sözcükleri en iyi iletebileceği biçimde kullanmayı öğrenir. Şarkı söyleyen bir kimsenin ses telleri, akciğerlerdeki, kafatası ve göğüs boşluklarındaki havayı da titreştirir. Eğitim görmüş bir şancı, ses üreten bu mekanizmaları nasıl kullanması gerektiğini bilir. Örneğin, göğüs boşluğundan pes (kalın), kafatası boşluğundan tiz (ince) sesler çıkarır. Bu sesler kafa sesi ve göğüs sesi olarak tanımlanır. Ağız boşluğunda oluşan rezonans, sesin ağızdan çıktığı andaki son tınısını belirler.

    İnsan sesleri türüne göre çeşitli gruplara ayrılır. Çocukların genellikle tiz soprano ya da alçak alto sesi vardır. Yetişkinlerin sesi kadın ve erkek seslerine göre gruplanır. Kadın sesleri soprano (ince ve tiz) ya da alto (kalın), erkek sesleri tenor (ince) ya da bas (kalın) olmak üzere kabaca ikiye ayrılır. Kadın sesleri soprano, mezzosoprano (soprano ve alto arası), tiz ve kalın alto (kontralto), erkek sesleri ise alto ya da kontrtenor, tenor, bariton (tenor ve bas arası) ve bastır.

    Operada solo sesler orkestranın ya da koronun sesini bastıracak kadar güçlü olmalıdır. Alman operalarında heldentenor olarak adlandırılan baş erkek oyuncu son derece güçlü sesi olan tenorlar arasından seçilirdi. Alman besteci Richard Wagner gibi bestecilerin operalarında orkestra müziğine ağırlık vermesi şarkıcıları yeni ses büyütme yöntemleri aramaya yöneltti. Wagner’ın operaları genellikle, dramatik soprano olarak adlandırılan, sesi güçlü bir soprano için yazılmış özel bir bölümle sona erer. Georg Friedrich Hândel'in ya da Johann Sebastian Bach’ın operaları, solo bölümlerin yanı sıra sesini koroyla da bütünleştirebilen şan sanatçıları gerektirir.

    Küçük orkestralarda çalışmaya uygun, ince sesli şan sanatçıları genellikle lirik sesler olarak tanımlanır. Nota ve gam değişimleri arasındaki geçişi hafif ve kıvrak bir biçimde gerçekleştiren sopranolara koloratur soprano denir.

    Piyano eşliğindeki solo şarkıların, şiirin temasına uygun bir tarzda söylenmesi gerekir. Bu tarz en çok Franz Schubert ve Robert Schumann’ın romantik şiirlerden müziğe uyarladıkları, lied denilen Alman şarkılarında
kullanılır.