Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Hint edebiyatı

  • Okunma : 708

Hint edebiyatı, Hindistan anayasası ülkede 14 dilin varlığını resmen tanımıştır. Bu dillerin her birinde ayrı bir yerel edebiyat ortaya konmuş olmakla birlikte, tümü ortak bir Sanskritçe klasik kültürden kaynaklanırlar.

Sanskrit edebiyatının kökeni, İ.Ö. 1500 yıllarında kutsal Veda metinlerini yaratan sözlü gelenektir.

Bu dinsel ahlâk öğütleri ve ilahilerden üretilen pek çok yorumun en ünlüleri, Upanişad lardır.

Sözlü anlatılar, efsaneler ve ahlâk öyküleri daha sonra hindu geleneğinin iki büyük yapıtında birleştirilmiştir: Mahabarata ve Ramayana. Bu iki destan daha sonra pek çok edebiyat yapıtına kaynak oluşturmuştur. Sanskrit edebiyatının öbür iki temel yapıtı da Purana'lar (İ.Ö. 400-İ.S. 1400) ve Pancatantra'dır (İ.S. 450).

Hint dil bilgini Panini'nin Sanskritçe dilbilgisi kitabını yazdığı İ.Ö. 400'de, Hint edebiyatındaki bütün ürünleri, sanat ve bilim yasalarına dökmeyi temel alan bir gelişme başlamış, şastralar adı verilen bu kurallarla birlikte dinsel, epik ve lirik şiirin yanı sıra, geleneksel kahramanlık temalarının ya da daha sonraları düşgücüne dayalı temaların işlendiği üsluplaştırılmış tiyatro örnekleri, İ. S. IV. ve V. yy'larda, Gupta kentlerinde sahnelenmeye başlanmıştır.

Klasik şiirin en parlak dönemini oluşturan İ.S. VII. yy'da, Hint şiirinin Bhartrihari, Mayura ve Subhanda gibi ünlü ustaları yetişmiş, önde gelen şairlerden Kalidasa, özellikle son derece başarılı bir tiyatro oyunu (Sa-kuntalar) yazmıştır. Öbür önemli tiyatro yazarları arasında, Bhara ve Bhavabhuti sayılabilir. Devlet yönetimi, yasalar ve aşk temasını işleyen yapıtlarının başlıcalarıysa, Arthaşastra, Dharmaşastra ve Vatsayana‘nın yazdığı (İ. S. 400) Kamasutra'dır.

İ.Ö. 269'dan kalma imparator Aşoka yazıtları, Sanskritçe'nin o dönemde içten bir değişikliğe uğradığını ve tek kültür anlatım aracı olma özelliğini yitirdiğini göstermektedir. Söz konusu değişikliği, Hindistan'ın birçok bölgesinde buddhacıların ortak iletişim dili olarak Pali dilini ortaya koymaları da yansıtmaktadır. Theravada mezhebinin din kuralları, Tripitaka(İ.Ö. V. yy.) ve Gataka Masalları (İ.S. I. yy.) ile Dhamapada (İ.S. I.yy.) temel Pali metinleridir.

İ.S. II. yy'da edebiyatta, Prakrit ortak adıyla anılan birçok lehçe kullanılmaya başlanmıştır. Bu gelişme özellikle Sanskritçe tiyatro oyunlarında belirgindir: Oyunlarda hükümdarlık düzeyinin altındaki kişiler ve rahipler genellikle ortak Prakrit lehçesiyle konuşurlar. İ.S. 1000'de, Söz konuşu lehçeler, günümüzdeki bölgesel ağızların ilk örnekleri sayılabilecek biçimde gelişmişler, ama Sanskritçe'yi temel dil alan dönemin bilim adamları tarafından küçümsenerek, Apabbhramsa ("yozlaşma") diye nitelendirilmişlerdir.

Ortaçağ boyunca Sanskritçe, yalnızca rahipler tarafından, dinsel amaçlarla kullanılmış, Hindistan'ın kuzey kesiminde Bengali, Marathi ve Gucerati dilleri birer edebiyat dili olarak ön plana çıkmışlardır. Dönemin başlıca şairi, şiirlerini Farsça'nın yanı sıra Hintçe de yazan Amir Husru'dur (1253-1325). Ülkenin güney kesimindeyse, Çola İmparatorluğu'nun gelişmesi (X.-XIII. yy'lar) sırasında, önceleri yalnızcaTamilce edebiyatdili olma tekelini elinde tutarken, Kannada, Malayalam ve Telugu dilleri de birer edebiyat diline dönüşmüştür. Tamil dilinde yapıtların en ünlüsü bir aşk şiirleri derlemesi olan Kuruntokai dir (İ.S. 750). Tamil dilinde metinler, daha sonraları da Telugu metinleri, Hindistan'ın güney kesimi edebiyatı üstünde gerek saray şiirinde, gerek dinsel şiirde ve Sanskritçe kutsal metinlerin çeşitli çevirilerinde etkilerini sürdürmüşlerdir.

VII. yy'da güneyde, hindu dininin bhakti biçiminde canlanmasına önayak olan dinsel mezhepler ortaya çıkmış, gizemci, kişiselleşmiş mezhep olan Bhakti kapsamında, erkek ve kadın şairler, filozoflar, din büyüklerinin yaşam öykülerini yazan edebiyatçılar yetişmiş ve her biri kendi lehçelerini kullanmışlardır. Hindistan'ın her yanına yayılan ve XVI. yy'da en parlak dönemini yaşayan bu dönemin başlıca yapıtları, Cayadsua'nın (XII. yy.)Gita Guinda's (1180) ile Kampan'ın (1180-1250) İramavataram'ıdır.

Ortaçağ'ın sonuna doğru Türk-Hint hükümdarlarının saraylarında Farsça-Arapça metinler ön plana çıkarak, Urdu dilinde edebiyata esin kaynağı olmuştur. Türk-Hint hükümdarının saraylarındaki en yaygın edebiyat biçimi gazel'dir. Bu türün önde gelen şairleri arasında Muhammet Kuli Kütüp Şah (1550-1611), Veli (1668-1744), Sauda (1707-1781) ve Mir (Muhammet Taki Bin Abdullah 1723-1810) sayılabilir. Mir'in öğrencisi Galip Mirza Esedullah Han (1797-1869), bu geleneği XIX. yy'a taşımıştır.

Çağdaş Hint edebiyatının kökeni, sivil devlet memurları yetiştiren okulların açıldığı ve yazılı basının başladığı XIX. yy. başlarına dayanır. Hindistan'daki İngiliz sömürge subayları yerel lehçeleri ve kültürleri öğrenirlerken, bir yandan oluşan Hindistan kültür mirasının bilinci, öte yandan Batı edebiyatı ve felsefesinin tanınması, bir kültür rönesansına yol açmıştır. O sırada İngiltere'nin Hindistan işleri danışmanı olan Thomas Babington Macauley'in 1835'e doğru Hint edebiyatının mirasını küçümseyip yadsıması, ülkede buna bir tepki olarak, Hint edebiyat yapıtlarına ve Hint lehçelerine yönelik bir eğilim başlatmıştır. Macaulay, Hindistan'da İngilizce eğitim veren ilk okulları kurdurmuş ve bunun sonucunda, İngilizce bir siyaset ve toplumsal reform dili niteliği kazanmasının yanı sıra, aynı zamanda da edebiyat diline dönüşmüş ve Hintli edebiyatçıların İngilizce yazdıkları edebiyat metinleri, yerel dillerde yazılmış edebiyat ürünleriyle boy ölçüşecek bir nitelik kazanmıştır.

Raca Rammohun Roy, Mahavir Prasad Dvivedi (1864-1938) ve Arunacala Kavi (1780'e d.) yalın, gerçekçi bir düzyazı üslubu geliştirirlerken, Michael Madhusudan Dutt (1824-73) ve Cayaşankar Prasad (1889-1937) şiire serbest dizeyi ve sone gibi şiir türlerini sokmuşlardır. Madhusudan Dutt, Batı tiyatrosu kalıplarında ilk Hintçe oyunları yazarken, Rabindranath Tagore, Hint yerel dillerinde ilk öyküleri üretmiştir. Hindistan'da Batı romanı örneğine uygun romanın öncüleri Bankim Çandra Çatterci ve Hari Narayan Apte'dir (1864-1919). Dönemin başlıca şairleri arasındaysa, Laksminath Bezbarua (1868-1938) ile Muhammet İkbal sayılabilir.

XX. yy. edebiyatı, XIX. yy. romantizmini sürdürmüştür. Dönemin başlangıcındaki yapıtların toplumsal gerçekçilik özelliği, ilk olarak Mahatma Gandhi gibi ulusçu önderlerin, daha sonra da marksçı ideolojinin etkisiyle gelişmiştir. Bu arada Hint "rönesansı"nın edebiyatçılarına tepki olarak, gerçeküstücü, simgeci denemeler ve Ezra Pound ile T. S. Eliot'ın şiirlerinden esinlenen şiirler ortaya çıkmıştır. Günümüzün Hintçe edebiyatı, içebakışa, ruhbilime, yeni edebiyat üsluplarına ilişkin denemelere, romanda varoluşçu bir çerçeveye genel eğilim göstermektedir.

İngilizce Hint edebiyatının öncüleri, Michael M. Dutt (1824-73), Sudhindranath Dutt (1901-1960), Rabinranath Tagore ve Sri Aurobindo'dur. Sarocini Naidu, hem İngilizce yazan bir şair, hem de bir yurtsever olarak ün salmıştır. Gandhi ve Cavaharlal Nehru gibi siyasal önderlerin etkileyici özyaşamöyküleri İngilizce yazılmıştır. Günümüzde İngilizce Hint şiirinin önde gelen şairleri Nissim Ekzekiel, Dom Moraes, Pritiş Nandi, Kamala Das, A.K. Ramanucan, vb'dir. Anlatı türünün önde gelen yazarları arasındaysa R.K. Narayan, Raca Rao, Amitâv Goş ve Anita Desai sayılabilir.