Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Kapitalizm

  • Okunma : 261
Kapitalizm Resim

Kapitalizm, sosyalist ülkeler dışındaki ülkelerin ekonomik sistemlerinin adıdır. Batı Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya gelişmiş kapitalizmin örnekleridir; öbür ülkelerde ise kapitalizm az gelişmiştir. “Kapital” yani sermaye üretim sürecinde gerekli olan toprak, yapılar, makine ve madenler gibi “üretim araçları” ile paradan oluşur. Bu sistemde işletmeler, devletten çok özel kişilerin elindedir. Kapitalistler yani sermaye sahipleri, sermayelerini üretim sürecinde kullanır ve bu sürecin sonunda gelirlerini “kâr” olarak elde ederler.

İlk Dönem

Batıda feodalizmin çöküşü ve kapitalizmin ortaya çıkışı gerçek anlamıyla 16. yüzyılda gerçekleşti. 15. yüzyılda ticaret, sanayi ve bankacılıktaki büyüme, kapitalizmin gelişmesine yardımcı oldu.

    Bu yıllarda, hükümetler merkantilizm diye bilinen bir politika uygulayarak kapitalizmin gelişmesinde önemli bir rol üstlendi. Merkantilizm politikası, ticaret yoluyla, ülkenin zenginliğini ve gücünü artırmayı hedefliyordu. Her ülke, komşularına, aldığından daha çok mal satarak zenginleşmeyi umuyordu. Bu nedenle de hükümetler ülkeye gelen yabancı malları vergilendirerek kendi kapitalist girişimcilerini destekliyorlardı.

"Bırakınız Yapsınlar" Dönemi

18. yüzyılda Sanayi Devrimi üretimi büyük ölçüde artırdı. Devrimle birlikte insan ve hayvan gücü yerine makine kullanılmaya başlandı. Buhar ve çırçır makineleri gibi buluşlar üretim yöntemlerini geliştirdi. 19. yüzyıla gelindiğinde, merkantilizm politikası geçerliliğini yitirmişti. Artık kendi işlerini kendileri yürütmek isteyen iş adamları, devletin ticaret ve sanayiye karışmasının zararlı olduğunu düşünüyorlardı. Ülke ekonomisi üzerinde devlet denetiminin az olması ya da hemen hemen bütünüyle ortadan kalkması demek olan bu uygulamaya, Fransızca “bırakınız yapsınlar” anlamına gelen laissez-faire dendi. Bu düşüncenin yaratıcısı Adam Smith’dir.

    Kapitalizmin “bırakınız yapsınlar” döneminin temel özellikleri, özel mülkiyet ve servetin özgürce kullanımı, en çok kâr getiren alanlara yatırım yapılması ve işletmelerin birbirleriyle rekabet etmesiydi. Talebin yüksek olduğu ürünlerin fiyatı arttığı, dolayısıyla kâr oranlarının yükseldiği alanlara yatırım yapan pek çok sanayiciden bazısı rekabete dayanıp büyüyebilirken, bazıları da iflas etti.

    Girişimciler hangi maldan, ne kadar üreteceğine fiyatlara bakarak karar verirdi. Bu dönemde sanayiciler arasındaki rekabet, üretim maliyetlerini düşüren yeni teknolojilerin gelişmesine yol açmıştır. Kapitalizmin bu evresinde sermayesi olmayan halkın büyük çoğunluğu çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldı. Büyük işsiz orduları ücretlerin düşük tutulmasında önemli bir öğeydi. 16.-19. yüzyıllar arasında zenginlik ve yoksulluk iç içe geçmişti.

    Bu dönemde ekonominin devlet denetimi olmaksızın pazar ekonomisi yasalarına göre işlemesinin, bireylerin refahını, dolayısıyla da toplumun zenginliğini en yüksek düzeye çıkaracağı savunulmuştur.

19. ve 20. Yüzyıllar

19. yüzyıla gelindiğinde İngiltere dünyanın tek sanayileşmiş kapitalist ülkesi durumundaydı. Bu yüzyılın ortalarına doğru Almanya, ABD, Fransa ve Japonya gibi az sayıda ülkede de kapitalist sistem içinde sanayileşme hız kazanmaya başladı. Bu dönemde İngiltere’de ve sanayileşmekte olan ülkelerde çalışan kitleler örgütlenme ve siyasete katılma hakları için mücadeleye giriştiler. İşçilerin durumlarını iyileştirmeyi amaçlayan sendikaların kurulmasına başlandı.

    Bu yüzyılda Alman düşünürü Kari Marx sosyalist düşüncelerin temellerini attı. Marx’a göre kapitalizm yerini özel sermayenin bulunmadığı sosyalizme bırakacaktı. Kapitalizmde işçiler ve başka ülkelerin yoksul halkları sömürüldüğü için bu düzen adaletsizdi.

    20. yüzyılda kapitalist sistemde devletler ekonomik olayların yönlendirilmesinde çok daha etkili olmaya başladı ve kapitalizmin “bırakınız yapsınlar” dönemi tarihe gömüldü. Bugün hükümetler haksız uygulamalara karşı yasalar çıkararak iş dünyasını denetler. Ayrıca, sosyal güvenliği sağlamak amacıyla yaşlı, yoksul ve işsizlere ödeme yapmak, çalışma saatlerini ve fabrikalardaki güvenlik önlemlerini düzenlemek de devletin görevleri arasındadır.

    Kapitalist sistemin kaldırıldığı sosyalist ülkelerde ekonomi devletçe yönlendirilir. Günümüzde kapitalist ülkelerde “karma ekonomi” uygulanmaktadır. Karma ekonomilerde hem devlet, hem özel sektör işletmeleri vardır. Devlet, daha çok büyük altyapı yatırımlarına ve toplum yararına yönelik ama, özel sektörün kâr amacına uygun düşmeyen alanlara yönelmiştir. Örneğin, bazı ülkelerde demiryolları, elektrik üretimi, kömür sanayisi gibi sanayi dalları devlet tekelindedir. Ayrıca devlet bütçe ve vergiler gibi mali yöntemler ile parasal düzenlemeleri kullanarak , enflasyon ve durgunluğun zararlı etkilerini azaltmaya çalışır.

    Günümüzde kapitalizm, çokuluslu şirketlerin çeşitli ülkelerde yaptığı yatırımlar ve ortaklıklarla ülke sınırlarını aşarak bütünleşmiştir. Kurulan anonim şirketlerle sermaye merkezileşmiş yani bir tek şirketin elindeki sermaye çok büyümüş; böylece tekelci şirketler ortaya çıkmıştır. Ülke sınırları dışında yeni pazarlar arayan bu şirketler, öbür ülkelerde ya kendi başlarına ya da o ülkedeki başka şirketlerle ortak olarak yatırımlara girişmiştir. Böylece doğan çokuluslu şirketler bugün kapitalizmin başlıca yönlendiricisi durumundadır.

Kapitalizm Resimleri