Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Lord Byron

  • Okunma : 246
Lord Byron Resim

(1788-1824). Şiirleri ve ilginç kişiliğiyle yaşadığı dönemde olduğu kadar günümüzde de okurlarını etkileyen İngiliz şairi George Byron, romantik ve hüzünlü pirlerin yanı sıra, hoşlanmadığı kişileri ve olayları alaya alan yergici ve saldırgan şiirler de yazdı.

    Soylu bir ailenin çocuğu olan Byron daha üç yaşındayken, “Deli Jack Byron” olarak tanınan babasını yitirdi. Kibirli ve hırçın bir kadın olan annesi, bir yandan oğlunun büyüyünce babası gibi huysuz ve savurgan olmasından korkuyor, bir yandan da onun son derece yakışıklı olmasından övünç duyuyordu.

    Büyük amcası Lord Byron ölünce onun sanı ve varlığı 10 yaşındaki George Byron’a kaldı. Ünlü Harrow Okulu’na giren Byron orada kendini sevdirdi ve iyi arkadaşlar edindi. Bir ayağı doğuştan sakat olan Byron’ın bu özrü onda başkaları kadar, hatta onlardan daha başarılı olduğunu kanıtlama kararlılığı yarattı. Ayağının sakatlığına karşın iyi bir yüzücü olmayı ve okulun kriket takımına girmeyi başardı.

    Cambridge Üniversitesinde savurganlığı ve geleneklere karşı çıkışıyla tanındı. Kuralları hiç önemsemeyen Byron’ın okulda beslediği bir ayısı bile vardı. İlk şiirlerini topladığı Hours of Idleness (1807; “Avarelik Saatleri”) bu dönemin ürünüdür. Byron daha sonra Portekiz, İspanya, Malta, Sırbistan, Atina, İzmir ve İstanbul’u kapsayan iki yıllık bir doğu yolculuğuna çıktı. Sırbistan’da kaldığı
sırada kendisini konuk eden Tepedelenli Ali Paşa’nın kişiliğinden çok etkilendi; bu etki şiirlerine yansıdı. İzmir’den İstanbul’a gelirken efsane kahramanı Leandros gibi Çanakkale Boğazı’m yüzerek
geçen Byron, İngiltere’ye döndüğünde, başta çok hoşlandığı Yunanistan olmak üzere, gördüğü yerleri ve olayları, Childe Harold’s Pilgrimage (1812; “Childe Harold’un Kutsal Yolculuğu”) ve Turkish Tales (1813-15; “Türk Masalları”) adlı yapıtlarında anlattı. Çok beğenilen Childe Harold’la Byron nerdeyse bir gecede ünlü oldu. Londra’nın tüm seçkin ve soylu insanları bu yakışıklı, romantik ve şakacı genç adamla tanışmaya can atıyor, pek az kadın onun çekiciliğine karşı koyabiliyordu. Her çıkan şiiri binlerce baskı yapıyor ve hemen satılıyordu. Lordlar Kamarasinda verdiği ilk söylev alkışlarla karşılandı. Lord Byron’ın giriştiği her işte başarılı olduğunu söylemek yanlış sayılmazdı.

    Byron 1815’te evlendi, ancak karısı bir yıl içinde onu bıraktı. Bu olaydan sonra çevresi, sürdüğü yaşam biçimini kınamaya başladı. Dedikodular aldı yürüdü ve o güne kadar onu öven kişiler ondan uzaklaştı. Bunun üzerine Byron bir daha dönmemek üzere İngiltere’den ayrıldı ve yaşamının geri kalan bölümünün çoğunu İtalya’da, şair Percy Shelley ve romancı eşi Mary Godwin’le geçirdi. En başarılı yapıtlarından sayılan, alaycı ve saldırgan yergisi Don Juan\ (1817-23) ve Prometheus (“Promete”) gibi sevilen şiirlerini orada yazdı.

    Yunanlılar’ın bağımsızlık hareketini coşkuyla destekleyen Byron, 1823’te bir kez daha Yunanistan’a gitti. Yunan donanmasına silah sağlamak için büyük ölçüde para yardımı yaptı ve Osmanlılar’ın elinde bulunan İnebahtı Kalesi’ne saldırı planlarına yardım etti. 36 yaşında Patras Körfezi kıyısında, Mesolongion’da hummadan öldü. Birçok Yunanlı Byron için ulusal kahramanlarıymış gibi yas tuttu. Kalbi Yunanistan’a gömüldü.

    İngiltere’de olduğundan çok, Avrupa’da beğenilen Byron’un şiirleri ve yarattığı kahramanlar sonraki yazarları çok etkiledi.

Lord Byron Resimleri