Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Muş

  • Okunma : 359
Muş Resim

Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Muş ili kuzeyde Karasu-Aras Dağları’nın güney yamaçlarından, güneyde Güneydoğu Toroslar’a kadar uzanır. Dağlık alanlarla kuşatılmış ve sert kara ikliminin etkisinde olan Muş, ülkemizin en geri kalmış illerindendir. Oysa bu yörede İÖ 12. yüzyıldan sonra büyük uygarlıkların kurulduğu bilinmektedir. İlin tarihi incelendiğinde İÖ 9.-6. yüzyıllar arasında bu topraklarda krallık kuran Urartular’ın tarım alanında çok başarılı oldukları; buğday, arpa, sebze ve üzüm yetiştirdikleri; bitkisel üretimde verim artışı sağlamak amacıyla Malazgirt Ovası’nda sulama kanalları açtıkları ve ayrıca şarap depolamak için mahzenler yaptıklarına ilişkin bilgilerle karşılaşılır.

Doğal Yapı

İl topraklarını kuzeyde Bingöl ve Akdoğan dağları, doğuda Top Dağı, güneyde Bilican Dağları ile Nemrut Dağı’nın kuzeybatı uzantıları, güneybatıda Karaçavuş Dağlan olarak da bilinen Haçreş Dağları, batıda da Şerafettin Dağı kuşatır. İlin en yüksek noktası, kuzeyde yer alan Akdoğan Dağı’nın 2.879 metreye ulaşan doruğudur. Muş ilinin orta kesiminde geniş alanlar kaplayan yaylalar, hayvancılık açısından büyük önem taşır. İl topraklarının en alçak kesimlerini oluşturan ve birer çöküntü alanı olan Muş, Bulanık ve Malazgirt ovaları da tarım alanı olarak önem taşır. Muş Ovası, Doğu Anadolu Bölgesi’nin güney kesiminde yer alan ve batıda Elbistan Ovası’ndan başlayan çöküntü alanı dizisinin en doğu bölümünü oluşturur.

    Muş ilinden kaynaklanan suların hemen tümünü toplayan Murat Irmağı, Elazığ ilinin sınırları içinde kalan Keban baraj gölüne dökülür. Dicle Irmağı’nın başlıca kollarından olan Batman Çayı’nın
başlangıç kolları ilin güneybatısında küçük bir alandan doğar. Muş ilinde irili ufaklı birçok göl vardır. Bunların en büyükleri Haçlı Gölü ile eskiden Hamurpet Gölü adıyla anılan Akdoğan Gölü’dür.

    Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu kırık kuşakları il topraklarında kesişir. Etkinliğini koruyan kırıkların geçtiği bu topraklar, ülkemizdeki birinci derecede tehlikeli deprem bölgeleri arasında yer alır. 1946 ve 1966 Varto depremleri, birçok binanın yerle bir olmasına ve binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur.

    Doğu Anadolu Bölgesi’nde egemen olan sert kara ikliminin etkisindeki Muş ilinde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Karın yaklaşık üç ay toprak üstünde kaldığı ilde, kışın hava sıcaklığı bazen — 30°C’nin altına düşer. Alçak kesimlerine daha az yağış düşen Muş ilinde sıcak geçen yazlar oldukça kısadır.

    Eskiden geniş alanlar kaplayan ormanların bilinçsizce kullanılıp yok edildiği ilde doğal bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir. Yaylaları çayırlarla kaplı olan Muş ilinin dağlık kesimlerinde meşe topluluklarına rastlanır.

Tarih

İlkçağda Nairi adıyla anılan bölgenin sınırları içinde yer alan Muş yöresinde, İÖ 11. yüzyılda Urartular’ın yaşadığı bilinmektedir. İÖ 9. yüzyılda Nairi bölgesinde bir krallık kuran Urartular’ın Muş yöresini bayındır duruma getirmek için çalışmalar yaptığına ilişkin birçok iz vardır. Bunların başlıcaları Varto ilçesine bağlı Kayalıdere köyünde bulunan kale, tapmak, şarap mahzeni ile Malazgirt Ovası’ndaki su kanalı kalıntıları ve Van’ı Malazgirt üzerinden Muş’a bağlayan yoldur. Urartu Krallığının İskitler tarafından yıkılmasından sonra Medler’in, Persler’in ve çeşitli derebeylerinin eline geçen bu topraklar Taron adıyla anılıyordu. Bir süre Partlar ile Romalılar arasında el değiştiren Muş yöresi, daha sonra Bizans egemenliğine girdi. 7. yüzyılda bu topraklar Arap işgaline uğradı. Selçuklular’a Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Savaşı da bu yörede, 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Ovası’nda yapıldı. Bir süre Sökmenliler ile Eyyubiler arasında el değiştiren bu topraklar,
daha sonra Timur’un denetimine girdi. Karakoyunlular ile Akkoyunlular’ın egemenliğinden sonra Safeviler’e bağlanan Muş yöresi, 1514’te Osmanlı topraklarına katıldı. 1670’e kadar Osmanlı Devleti’ne bağlı beyler tarafından yönetildi. I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’yu işgal eden Rus orduları ile Türk orduları arasında bu toprakların doğu kesiminde yapılan çarpışmalar Malazgirt Savaşları adıyla anılır. 1916’da Muş yöresini işgal eden Ruslar, 1917 Ekim Devrimi’yle Rus Çarlığı’nın yıkılmasından sonra geri çekildiler. Bundan sonra Ermeni güçlerinin eline geçen yöre tümüyle 1918’de işgalden kurtarıldı. Kurtuluş Savaşı sırasında bazı Kürt aşiretleri bu yörede ayaklandılar. Muş 1924’te il yapıldı. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında çıkan Şeyh Said Ayaklanması Muş yöresinde etkili oldu.

Ekonomi

Üçte ikisinden fazlası kırsal kesimde yaşayan Muş ili halkının başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır. Karın kalkmasıyla ilkbaharda yeşil otlarla kaplanan yaylalar, göçer aşiretlerin buraya çıkardığı sürülerin beslenmesi için yaz boyunca elverişli bir ortam oluşturur. Yörede canlı hayvan ticareti yapılır. Bu amaçla yetiştirilen koyunların bir bölümü yurtdışına satılır. İlde sağılan sütlerin değerlendirilmesi amacıyla kurulmuş olan bir süt ürünleri işletmesi vardır.

    Ekime elverişli alanları kısıtlı olan Muş ilinde yetiştirilen başlıca bitkiler şekerpancarı, buğday, nohut, arpa, kavun ve karpuzdur. İldeki başlıca tarımsal kurum Alpaslan Tarım İşletmesi’dir.

    Muş’ta sanayi gelişmemiştir. İldeki başlıca sanayi kuruluşları un, şeker, yem fabrikaları ile barit işleme tesisidir.

    Muş ili ulaşım açısından önemli bir konumdadır. Elazığ’ı Van Gölü kıyısındaki Tatvan’a bağlayan demiryolu ile Bingöl’ü Bitlis ve Van’a bağlayan karayolu il topraklarından geçer. Muş ili yeraltı kaynakları açısından yoksuldur.

Toplum ve Kültür

Ekonomik olanakları yetersiz olan Muş ilinde kentleşme oranı çok düşüktür. Buna bağlı olarak yüzyıllardan beri yörede aşiret ilişkileri egemendir. Ağalar, beyler ve şeyhlerin etkili olduğu yörede göçer aşiretlerden bir bölümünün yerleşik düzene geçmesi, son yıllarda görülen önemli değişikliklerdendir.

    Başlıca geleneksel el sanatı dokumacılıktır. Özellikle Malazgirt yöresinde halı dokumacılığı önemli bir gelir kaynağıdır. Başta bordo, kırmızı, yeşil ve siyah olmak üzere çeşitli renklerin kullanıldığı bu halılarda daha çok kilim desenleri egemendir.

    Bölgenin birçok yöresinde olduğu gibi Muş’un halk müziğinde de ağıtların ağırlıklı bir yeri vardır. Bunların en ünlüsü olan ve Yemen’e savaşa gidenler için yakılmış olan “Burası Muş’tur/Yolu Yokuştur” diye başlayan nakaratlı türküdür.

İl Merkezi: Muş

Adının nereden kaynaklandığına ilişkin yeterli bilgiye rastlanmayan Muş kenti, ilin güneybatı kesiminde yer alır. Hurtik ya da Kurtik Dağı olarak da bilinen Çavuş Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan kentin en eski mahalleleri Muş Kalesi çevresindedir. 1950’de nüfusu yaklaşık 7.000 olan kent, 1955’te demiryoluyla ulaşım olanağına kavuştu. Bu sırada demiryolu kentin kuzeyinden geçiyordu. 1966 depreminden sonra Varto’dan göç edenlerin yerleşmesiyle kent nüfusu arttı. Karayolu ulaşım
olanaklarının da gelişmesiyle kent, Muş Ovası’na doğru büyümeye başladı ve istasyona kadar genişledi. Kentteki başlıca eğitim ve kültür kurumu, Fırat Üniversitesi’ne bağlı Muş Meslek Yüksekokulu’dur.

    Kentin nüfusu 42.159’dur (1985).

Muş İline İlişkin Bilgiler

Yüzölçümü: 8.196 km2.

Nüfus: 339.492 (1985).

İl Trafik No: 49.

İlçeler: Muş (merkez), Bulanık, Hasköy, Korkut, Malazgirt, Varto.

İlgİ Çekici Yerler: Muş Kalesi; Surp Karabet Manastırı (Çengel Kilise); Muş Ulucamisi; Hacı Şeref ve Alaeddin Bey camileri; Aslanlı Han; Murat Irmağı Köprüsü.

Muş Resimleri