Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Tunceli

  • Okunma : 328
Tunceli Resim

Tunceli ili toprakları, kuzeydoğuda Karasu Irmağı vadisinden güneyde Keban baraj gölüne kadar uzanır. Genellikle kuzeyden güneye doğru gidildikçe alçalan bu topraklar, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat bölümünde yer alır.

    Osmanlı döneminde yöre halkının büyük bölümü Kürtler ile Ermeniler’den, küçük bir bölümü de Türkmenler’den oluşuyordu. Yöre halkı eskiden olduğu gibi Osmanlı döneminde de uzun süre aşiret reislerine bağlı olarak özerk biçimde yaşamını sürdürdü. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin askere alma ve vergi toplama gibi denetim kurma girişimlerinin yoğunlaşması üzerine yörede birçok kez ayaklanmalar çıktı. Bölgesel ve yerel eşitsizlikler nedeniyle Cumhuriyet dönemi başlarında da bazı ayaklanmaların baş gösterdiği yörede
yaşayan aşiretlerden bir bölümü Türkiye’nin başka bölgelerine sürgün edildi. Bu aşiretlerden bazıları 1947’de izin verilmesinden sonra geri döndüyse de, yörenin ekonomik olanaklarının kısıtlı oluşu, gelişme için gereken
yatırımların sağlanamaması ve alınan bazı yönetsel önlemler nedeniyle, halk yeni iş olanaklarına kavuşmak umuduyla büyük kentlere göç etmekte ve Avrupa ülkelerine gitmektedir. 1975’te 165 bine yaklaşmış olan
il nüfusunun 1990’da yapılan son nüfus sayımının geçici sonuçlarına göre 135 binin altına düştüğü bildirilmektedir. Tunceli, 1985’te nüfus açısından ülkemizin en küçük iliydi.

Doğal Yapı

Tunceli ili, Yukarı Fırat bölümünün en engebeli kesimlerinden birinde yer alır. Akarsu vadileriyle derin biçimde parçalanmış olan il topraklarının büyük bölümü dağlık alanlardan oluşur. Tunceli ilinin kuzey kesimini kabaca batı-doğu doğrultusunda uzanan Doğu Toroslar’a bağlı dağ dizileri engebelendirir. Yer yer 3.000 metreyi aşan bu dağ dizileri Munzur Dağları ile Karasakal Dağı, Bağırpaşa Dağı ve Koşan Dağı’dır. Bağırpaşa Dağı’nm 3.293 metreye erişen doruğu, Tunceli ilinin en yüksek noktasıdır. Munzur Dağları ile Bağırpaşa Dağı’nın yüksek kesimlerinde yer alan ve yazın gür çayırlarla kaplanan yaylalar ilin başlıca hayvancılık alanlarıdır. Munzur Dağları’nın güneyinde yer alan bir çöküntü alanı olan Ovacık Ovası da ilin başlıca bitkisel üretim alanlarındandır. Bir başka çöküntü alanı olan Pülümür Ovası da Tunceli ilindeki küçük düzlüklerdendir. Bunlardan daha geniş alanlar kaplayan bazı düzlükler Keban baraj gölünün suları altında kalmıştır.

    Tunceli ilinden kaynaklanan sular, Fırat Irmağı aracılığıyla Basra Körfezi’ne ulaşır. Kuzey kesimden doğan bazı küçük dereler doğal sınır oluşturan Karasu Irmağı’na katılır. Eskiden Murat Irmağı’nın başlıca kollarından olan Peri Suyu ile Munzur Suyu, günümüzde Keban baraj gölünü besleyen birer akarsu durumundadır. Tunceli ilinde önemli bir doğal göle rastlanmaz. Keban baraj gölünün doğu, kuzey ve kuzeybatı kesimleri il sınırları içindedir. Tunceli ilinin özellikle kuzeydoğu kesimi ülkemizin oldukça etkin bir deprem bölgesinde yer alır. 1967’deki bir deprem yörede 100’e yakın insanın yaşamını yitirmesine ve birçok yapının yerle bir olmasına yol açmıştı.

    Tunceli ili Doğu Anadolu Bölgesi’nin sert kara ikliminin etkisi altında kalır. Kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Ama güney kesim, kuzey kesime göre daha az soğuk ve daha az yağışlıdır. Tunceli’de kışın — 29°C’ye düşen soğuklar, yazın da 40°C’yi aşan sıcaklar görülebilir.

    Tunceli ili doğal bitki örtüsü açısından oldukça yoksuldur. Ormanlar büyük ölçüde yok edilmiştir. Yüksek kesimlerde meşe ve ardıç ormanları vardır. Öteki kesimlerde çalılıklar geniş alanlar kaplar.

Tarih

Yapılan kazı ve araştırmalar Tunceli yöresinde günümüzden 7.500 yıl önce bazı halk topluluklarının yaşadığını göstermektedir. İÖ 2. binyılda Hurri kökenli İşuvalılar’ın yurdu olan bu topraklar, İÖ 14. yüzyılda Hititler’in
eline geçti. Hititler döneminde çeşitli topluluklarla kaynaşan yöre halkı, İÖ 9. yüzyılda Asurlular tarafından Muşkiler olarak adlandırılıyordu. Daha sonra Urartular, Medler ve Persler tarafından yönetilen yörede yaşayan
Akilisenler, İÖ 4. yüzyılda Kapadokyalılar’la birlikte Makedonyalı komutanların baskılarına karşı ayaklandı. Kapadokya Krallığı, Selevkoslar ve II. Dikran yönetimlerinden sonra Roma İmparatorluğuma bağlanan topraklar arasında yer alan yöre, İÖ 1. yüzyılda bir süre Partlar’ın eline geçti. Bizans İmparatorluğu döneminde Sasaniler’in saldırısına uğrayan bu topraklar, İS 7. yüzyılda Araplar’ın denetimine girdi. 11. yüzyılda Bizans’a bağlı Mesopotamia Theması’nın sınırları içinde kalan yörenin adı eski kaynaklarda Hozan olarak geçer. Bu yüzyılın sonlarında Türkmenler’in denetim kurmaya başladığı yöre, Dersim adıyla anılıyordu.
12. yüzyılda yöreyi ele geçirerek yağmalayan Danişmendliler, Dersimli 10 bin köylüyü Sivas’a sürgün etti. Anadolu Selçukluları döneminde çeşitli karışıklıklar içinde yaşayan Dersim, 13. yüzyılda Moğollar’a bağlandı.
Bir süre Eretna Beyliği tarafından denetim altına alman Dersim’in kuzey kesimi, daha sonra Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Timur’un ordusu tarafından yağmalandı. Çaldıran Savaşı’ndan (1514) sonra Osmanlı
Devleti’nin denetimine giren Dersim, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yarısında birçok ayaklanmaya sahne oldu. Yöreyi etkileyen başlıca başkaldırı olayları Dersim (1916), Koçgiri (1921), Şeyh Said (1925) ayaklanmaları ile 1937’de Seyyit Rıza önderliğinde çıkan ve 1938’de bastırılan Dersim Ayaklanmasıdır. Dersim Osmanlı dönemi sonu ile cumhuriyetin ilk yıllarında, konumu sık sık değişen farklı biçimlerde yönetildi. Uzun bir süre Dersim’in merkezi Hozat’tı ve Pülümür yöresi de Erzincan’a bağlıydı. Birçok değişiklikten sonra son kez 1936’da gene il yapılan Dersim’in adı aynı tarihte Tunceli olarak değiştirildi. Pülümür ise 1938’de Tunceli’ye bağlandı.

Ekonomi

Büyük bölümü kırsal kesimde yaşayan il halkı geçimini daha çok hayvancılıktan sağlar. Tunceli’de yaylacılık yöntemiyle yaygın olarak kıl keçisi ve koyun yetiştirilir. Yarı göçebe aşiretler tarafından kışın kuytu kesimlerdeki kom ve köylerde barındırılan sürüler, yazın sulak çayırlarla kaplanan yüksek yaylalara çıkarılarak
otlatılır. Kışın hayvanların beslenmesi için kuru ot ve samanın güçlükle bulunabildiği yörede çok az miktarda hayvansal ürün elde edilir. Bunun nedeni hayvancılığın canlı hayvan ticaretine yönelik olmasıdır. Sağılan sütlerden elde edilen tereyağı ve peynirler yerel olarak tüketilir.

    Ekime elverişli alanları oldukça sınırlı olan Tunceli ilinde bitkisel üretim miktarı azdır. Yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler çeşitli tahıl türleri, şekerpancarı, fasulye, patates ve soğanın yanı sıra birkaç meyve türüyle sınırlıdır.

    Tunceli, sanayisi en geri olan illerimizdendir. İldeki sanayi kuruluşları genellikle tarıma dayalı olarak üretimde bulunur. Bunlar un, yem ve yün ipliği fabrikalarıdır. Dokumacılık yapılan tezgâhların yaygın olduğu yörede küçük sanayi de geri düzeydedir.

    Tunceli ili yeraltı kaynakları açısından da yoksuldur. Kayatuzu yatakları bulunan ildeki bazı tuzlalarda özellikle yazın bir miktar tuz üretilir.

    Elazığ’ı Pülümür üzerinden Erzincan’a ve Erzurum’a bağlayan önemli karayolu il topraklarından geçer. İlin öteki merkezleriyle bu karayolu arasındaki bağlantıyı sağlayan düşük nitelikli yollar kışın yoğun kar yağışı nedeniyle zaman zaman ulaşıma kapanır.

    Doğal değerler açısından zengin olan Munzur Suyu vadisi korumaya alınmış ve burada bir ulusal park kurulmuştur. 1971’de 42 bin hektarlık bir alanda kurulmuş olan Munzur Vadisi Milli Parkı ülkemizdeki en büyük ulusal parktır. Ulusal park alanı kuzeyde Mercan Dağılan’mn Erzincan il sınırları içinde kalan güney yamaçlarından, Munzur Suyu vadisi boyunca güneyde Tunceli kentine kadar uzanır. Bu alan içinde kurulmuş olan bir orman içi dinlenme yeri, bir alabalık üretme istasyonu ile çeşitli av hayvanları için oluşturulmuş bir koruma ve üretme alanı vardır. İlin batı kesimindeki Yılan Dağı’nda da yabankeçileri ve ur keklikler için kurulmuş olan bir koruma ve üretme alanı yer alır.

Toplum ve Kültür

Tarihi, mücadeleler ve acılarla dolu olan yörede eskiden toplumsal ilişkilere egemen olan aşiret ilişkilerinin izlerine günümüzde de rastlanır. Eskiden geçerli olan ürünün yedide birinin ve evliliklerde verilen başlık parasının bir bölümünün ağaya ya da aşiret reisine ayrılması gibi âdetler ortadan kalkmışsa da, güçlü aşiret ilişkilerinden gelen bazı gelenekler varlığını sürdürmektedir. Bu geleneklerden biri de “kirvelik”tir. Sünnet olacak erkek çocuğun bazı giderlerini üstlenen, sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak el ve ayaklarını, kımıldamayacak biçimde sıkıca tutan kişiye “kirve” denir. Tunceli yöresinin hemen hemen tümü Alevi olan halkı için kirvelik önemli bir toplumsal bağ oluşturur. Kirvelik, kan bağı olmayan aileler arasında akrabalık, hatta akrabalıktan daha yakın bağlar kurulmasına yol açar. Sünnet olan çocuk ile kirvenin kızı kardeş sayılır ve birbiriyle evlenemezler. Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinin birçok yöresinde olduğu gibi Tunceli yöresinde de, çocuğun meslek edinmesi ve evlenmesinde baba kadar kirvenin de sözü geçer.

    Tunceli yöresine özgü başlıca geleneksel el sanatları çömlekçilik, dericilik ve dokumacılıktır. Çömlekçilik ve dericilik daha çok kırsal kesimde, dokumacılık ise kent ve kasabalarda yaygın olan uğraşlardır. Metal ve plastik
gereçlerin yaygınlaşmasından sonra çömlekçilik eski önemini yitirmiş durumdadır. Dericilik de eskisi kadar gözde olmayan uğraşlardandır. Bazı aşiretler “barason” adıyla anılan yünlü kumaşları dokur. Tunceli yöresine özgü öteki dokumacılık ürünleri halı, kilim, çul, harar, pala ve heybedir. Günümüzde de bu dokumacılık ürünlerinin yapımında doğal boyalar kullanılır. Geometrik desenlerin yanı sıra stilize hayvan ve bitki motiflerine yaygın olarak rastlanır. Halı ve kilimlerde kullanılan motiflerden bazıları koç boynuzu, zülüflü yanış, gözlü saç bağı, akrep ayağı, sıçan dişi ve benekli muska adlarıyla anılır. Halılarda daha çok lacivert, kırmızı, yeşil, pembe, sarı ve turuncu renkler kullanılır.

İl Merkezi: Tunceli

Tunceli kenti, yeni bir yerleşme yeridir. Eskiden Mameki adıyla anılan ve 1936’da yeniden kurulan Tunceli ilinin merkezi olarak seçilen bu köyün nüfusu, 1945’te 1.000’den azdı. Sonradan Kalan adı verilen bu yerleşme yeri 1947’de il merkezi yapıldı. Adı daha sonra Tunceli olarak değiştirilen kentin nüfusu
1975’te 10 bini, 1990’da 20 bini aştı. Kentleşmeye elverişli olmayan engebeli bir alanda kurulmasından sonra yönetsel merkez olması nedeniyle belli bir gelişme gösteren Tunceli, 1985’te nüfus açısından ülkemizdeki en küçük il merkeziydi. Kentteki büyük yapıların önemli bir bölümü devlete ait binalardan oluşur. Elazığ’dan gelerek kentten geçen ve kuzeyde E-23 Karayolu’na bağlanan yol, Tunceli’yle öteki merkezler arasındaki ulaşımı sağlar. Kentteki başlıca eğitim kurumu, Fırat Üniversitesine bağlı Tunceli Meslek Yüksekokulu’dur.
Kentin nüfusu 24.584’tür (1990 geçici sonuç).

Tunceli İline İlişkin Bilgiler

Yüzölçümü: 7.774 km2.

Nüfus: 133.398 (1990 geçici sonuç).

İl Trafik No: 62.

İlçeler: Tunceli (merkez), Çemişkezek, Hozat, Mazgirt,
Nazimiye, Ovacık, Pertek, Pülümür.

İlgi Çekici Yerler: Munzur Vadisi Milli Parkı; Mazgirt
ve Pertek kaleleri; Korluca (eskiden Tilköy) ve Ulukale'deki
kiliseler; Yelmaniye; Elti Hatun, Ulukale ve
Sağman camileri, Aşağıcami (Çelebi Ali Camisi) ve
Yukarıcami (Baysungur Camisi); Sivdin ve Çemişkezek
köprüleri; Hamam-ı Atik (Eskihamam); Uzun
Haşan, Ferruh Şad Bey ve Çoban Baba türbeleri;
Ulukale Meydan Çeşmesi.

Tunceli Resimleri