Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Sinop

  • Okunma : 363
Sinop Resim

Sinop ili Karadeniz Bölgesi’nde, Batı Karadeniz Bölümü’nün en doğu kesiminde yer alır. En önemli özelliği, Anadolu Yarımadası’ nın kuzeyde Karadeniz’e doğru en fazla sokulduğu kesimin Sinop ili sınırları içinde olmasıdır. Sinop Yarımadası’nm batı ucundaki İnceburun, Anadolu’nun en kuzey noktasını oluşturur.

    Sinop en az gelişmiş illerimizdendir. Ekonomik olanakların yetersizliği nedeniyle il halkının bir bölümü yaşadığı yöreleri terk ederek yurtdışma ya da ülkemizin büyük kentlerine göç etmektedir.

Doğal Yapı

Güneyde Kızılırmak vadisinden kuzeyde Karadeniz kıyısına kadar uzanan Sinop ili toprakları oldukça engebelidir. Daha çok orta yükseklikteki alanlardan oluşan bu toprakları Kuzey Anadolu Dağları engebelendirir. Küre (İsfendiyar) Dağları ilin orta kesiminde, kıyıya paralel bir yay biçiminde batıdan güneydoğuya doğru uzanır. İlgaz Dağı’nın kuzeydoğu uzantıları da güney kesimde il sınırları içine sokulur. Aradaki Gökırmak vadisi bu iki dağlık alanı birbirinden ayırır. Sinop ilinin en yüksek noktası, Küre Dağları dizisi içinde yer alan Zindan Dağı’nın 1.717 metreye erişen doruğudur. Bu dağlık alanların Gökırmak ve Kızılırmak vadileri ile Karadeniz kıyısına doğru gidildikçe yüksekliğini yitirdiği kesimlerde dalgalı düzlüklerden oluşan yaylalara rastlanır.

    Sinop ili topraklarından doğan suları, doğrudan Karadeniz’e dökülen küçük bazı akarsular ile güney ve güneydoğuda doğal sınır çizen Kızılırmak toplar. Kastamonu ili topraklarından çıkarak Boyabat Ovası’nı sulayan Gökırmak, Durağan’ın hemen doğusunda Kızılırmak’a katılır. İl sınırları içinde Karadeniz’e ulaşan öteki önemli akarsular Kanlıdere, Karasu ve Ayancık Çayı’dır. Sinop ilinde bazıları sazlık ve bataklık durumunda olan birkaç küçük göl vardır. Bunların başlıcaları Sinop Yarımadası’nın kuzeydoğusundaki Sülük Gölü ile batısındaki Sarıkum Gölü’dür.

    Sinop’ta alçak düzlükler Doğu Karadeniz Bölümü’ndeki illerde görüldüğü kadar az yer tutmaz. Gökırmak vadi tabanının genişlediği kesimde yer alan düzlüklerden oluşan Boyabat Ovası’nm toprakları çok verimlidir. Karasu vadisinde ve Karadeniz kıyısında bir şerit biçiminde uzanan ovalarda bitkisel üretim yapılır.

    Karadeniz kıyısı, orta kesim dışında oldukça düzdür. Bu kıyının bazı kesimlerinde yazın turizm açısından önem taşıyan kumsallar uzanır. Orta kesimde Karadeniz’e doğru küt bir biçimde uzanan çıkıntı Sinop Yarımadası adıyla anılır. Akarsu vadileriyle parçalanmış dalgalı düzlüklerden oluşan yarımada kabaca bir kareyi andırır. En yüksek noktası kuzeydoğu kesimindeki Boztepe’dir (207 metre). Bu kesimde yer alan küçük çıkıntı Boztepe Yarımadası olarak adlandırılır. Boztepe Yarımadasının doğu ucunda Sinop Burnu yer alır. Sinop Yarımadası’nın batı kesimine de, ucunda İnceburun’un yer alması nedeniyle İnceburun Yarımadası denir. Dolin de denen bir çöküntü olan Sülük Gölü Boztepe Yarımadasında, Sarıkum Gölü ise Sinop Yarımadası’ nın batı kıyısı yakınında yer alır.

    Sinop ili, Karadeniz Bölgesi’nin nemli ve yumuşak ikliminin etki alanı içindedir. Karadeniz kıyısında yer alan ve doğusu ile batısındaki merkezlerden daha az yağış alan Sinop’ ta — 10°C’nin altına düşen soğuklara ve 35°C’yi aşan sıcaklara rastlanmaz.

    Sinop, doğal bitki örtüsü açısından en zengin olan illerimizden biridir. Dağlık alanların alçak kesimleri gürgen, meşe ve kayın, yüksek kesimleri ise kara çam ve sarı çam ormanlarıyla kaplıdır. Bu ormanlarda birçok yabanıl hayvan yaşar. Bunların başlıcaları çakal, yaban domuzu, sansar, sincap, ayı ve kurttur.

Tarih

Yapılan kazı ve araştırmaların sonucunda derlenen bilgiler, günümüzden 5.500 yıl önce başlayan Erken Tunç Çağı’nda Sinop ilinde bazı yerleşim yerlerinin kurulmuş olduğunu gösterir. İÖ 14. yüzyıldan kalma Hitit kaynaklarından öğrenildiğine göre, Sinop yöresi Kaşkalar’ın yaşadığı topraklar arasında yer alıyordu. Eski kaynakların yarı göçebe ve savaşçı bir halk olarak tanımladığı Kaşkalar uzun süre Hititler için tehlike oluşturdu. Hititler’in en güçlü dönemlerinde bile, zaman zaman Anadolu’nun iç kesimlerine kadar saldırılar düzenleyen Kaşkalar’ı denetim altına alamadığı bilinmektedir. Buna karşılık, Kaşkalar İÖ 7. yüzyılda yörenin Karadeniz kıyısına yerleşmeye başlayan Miletliler ile iyi ilişkiler kurdular. Kimmer ve İskit saldırılarından etkilenmeyen Sinop, Lidya, Pers ve Makedonya denetiminde kaldığı süre içinde yarı bağımsız bir konumdaydı. İÖ 4. yüzyıl sonunda Ilgaz Dağı yöresinde kurulan Pontos Krallığı İÖ 183’te tüm Sinop topraklarını egemenliği altına aldı. İlkçağda Paflagonya adıyla anılan bölgenin kuzeydoğu kesiminde yer alan Sinop yöresi İÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’na, daha sonra da Bizans İmparatorluğu’na bağlandı. 11. yüzyıl başlarında doğu ve batı kesimleri ayrı themaların (yerel yönetim birimi) sınırları içindeydi. Sinop yöresi bu yüzyıl sonlarında kısa bir süre Anadolu Selçuklularının eline geçtiyse de, sonra gene Bizans yönetimine girdi. Latinler 1204’te Konstantinopolis’i (bugün İstanbul) işgal edince kentten kaçan Komnenos hanedanı Gürcü Kraliçesi Tamara’nın yardımıyla Trapezus’ta (bugün Trabzon) bir devlet kurdu. Trabzon Rum İmparatorluğu adıyla anılan bu devletin yönetimine giren Sinop, kısa bir süre için yaşadığı bağımsızlık döneminden sonra 1214’te Anadolu Selçuklularına bağlandı. Anadolu’daki İlhanlı denetimi sırasında Trabzon Rum İmparatorluğu ile Anadolu Selçukluları arasında el değiştiren Sinop, 1277’den 1322’ye kadar Pervaneoğulları tarafından yönetildi. Daha sonra Candaroğulları’nın eline geçen yöre, 1461’de Osmanlı topraklarına katıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda Celali Ayaklanmalarında zarar gören yöre halkının bir bölümü Rumlar’dan oluşuyordu. 19. yüzyıl sonlarında Kastamonu’ya bağlı bir sancak olarak yönetilen Sinop, cumhuriyetten sonra il yapıldı.

Ekonomi

Halkının büyük bölümü kırsal yerleşim yerlerinde yaşayan Sinop ilinin ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. İl alanının yaklaşık yüzde 20’si ekime ayrılmıştır. Yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler buğday, mısır, şekerpancarı, patates, arpa, pirinç ve domatestir. Sinop ilinin ovalık kesimlerinde daha çok sığır ve manda, yayla alanlarında da koyun yetiştirilir. Kıyı halkının geleneksel uğraşlarından biri de balıkçılıktır. Sinop kentinde bir balıkçı barınağı vardır. Ama son yıllarda Karadeniz’in balık açısından yoksullaşması, balıkçılıkla geçinenleri güç bir durumla karşı karşıya bırakmaktadır.

    Sinop ilinin yaklaşık yüzde 53’ü ormanlarla kaplıdır. Kırsal kesimde yaşayan halkın bir bölümü geçimini ormancılık işlerinde çalışarak sağlar. Bu ormanlardan yakacak ve kerestelik odundan başka reçine de elde edilir. Sinop’ta, ormanlarda yaşarken soyunun tükenmesi tehlikesi baş gösteren karacalar için bir koruma ve üretme alanı kurulmuştur. Doğal güzellikleriyle ünlü Sarıkum Gölü çevresi de koruma altına alınmıştır.

    Sanayisi gelişmemiş illerimizden olan Sinop’ta başlıca sanayi kuruluşları un, çeltik, süt ürünleri, deniz ürünleri, orman ürünleri, dokuma, cam, tuğla ve kiremit fabrikalarıdır. Yeraltı kaynakları açısından yoksul olan ildeki bazı yataklardan çıkarılan kumlar cam fabrikasında hammadde olarak değerlendirilir.

Toplum ve Kültür

Hitit kaynaklarından öğrenildiğine göre, yörenin en eski halkı olan Kaşkalar’ın konuştuğu dil ile Hititler’in dili benzerlikler göstermekteydi. Pontos Krallığı’nın egemenliğine girdiği İÖ 2. yüzyıl başlarına kadar özgürlüğünü koruyan Sinop kenti, bu dönemde bayındır bir liman ve balıkçılık merkeziydi. Eski kaynaklarda, limanda kurulmuş olan dalyanlarda avlanan palamutlardan bir bölümünün büyük havuzlarda canlı olarak korunduğu konusunda bilgiler vardır. Roma döneminde yaptırılan uzun sukemerleriyle kente su getirildi. Bizans döneminde önemli bir liman ve askeri üs konumunda olan Sinop, Candaroğulları yönetimi sırasında tersanesiyle ün kazandı. Bu sırada Sinop tersanesinde yapılan büyük bir tekne, Osmanlı donanmasına örnek olması amacıyla İstanbul’a götürüldü. Osmanlı döneminde kentte yaşayan Rumlar daha çok küçük üretim ve ticaretle uğraşırdı. 19. yüzyılda Anadolu’nun iç kesimleriyle daha kolay ulaşım sağlayan Samsun ve Trabzon limanlarının önem kazanmasından sonra Sinop eski canlılığını yitirmeye başladı. Ticaretin gelişme gösterdiği 19. yüzyıl sonlarında kent surların dışına taştı.

    Sinop’ta doğan şair Ahmet Muhip Dıranas, 1940’ta yayımlanan bir yazısında çocukluğunun geçtiği kenti şöyle anlatır: “Misafir olacağım eve varmak için yıkık kale duvarları arasından geçiyordum. Oysa ki 30 yıl önce şehrin bütün surları sağlamdı. Biz çocuklar bir taraftan çıktık mı bu surların üstüne, bütün kasabanın etrafını fırdolayı dönerdik. Şimdi kala kala birkaç burçla şehrin ortasına doğru düşen ve saat kulesi hizmetini gören Roma üslubunda bir kale kalmış. Daha eskiden burada Rumlar varken gece oldu mu, surun kapıları kapanır, dışardakiler dışarda, içerdekiler içerde kalırmış. Canlı ve hareketli olan Rumlar, yarımadaya doğru olan kısımda ve kale dışındaydılar. Kenar boyunca kahveleri, çalgılı gazinoları, meyhaneleri vardı… Yaz gecelerinde liman, gezi sandalları ve balıkçı kayıklarının meşaleleriyle lale tarlasına benzerdi. Şarkılar, kahkahalar. Bütün o yangınlardan ve harp felaketlerinden sonra, hepsi bir hayal oldu.”

    Sinop Kalesi daha çok cezaevi olarak ün kazanmış bir tarihsel yapıdır. Özellikle edebiyat ve siyaset alanında ün kazanmış ve çeşitli nedenlerle yargılanıp hapse mahkûm edilmiş birçok kişi bu cezaevinde yatmıştır. Bu kişilerden biri de ünlü öykü ve roman yazarımız Sabahattin Ali’dir.

    İlkçağ düşünürlerinden Diyojen Sinop doğumludur. Darphane sorumlusu olan babasıyla birlikte sahte para basmakla suçlanan Diyojen’in Sinop’tan sürgün edildiği bilinir.

İl Merkezi: Sinop

Efsaneye göre kente adını veren kişi, güzel ve yiğit Amazon Kraliçesi Sinova ya da Sinope’dir. Bir başka efsanede ise Yunanistan’daki ırmak tanrısı Asopos’un kızı Sinope’nin kente adını verdiğinden söz edilir. İÖ 5. yüzyıldan İÖ 3. yüzyıla kadar kentte basılmış olan sikkelerin üstünde, bir su perisi olarak tanımlanan Sinope’nin kabartmaları vardır. Kentin bilinen en eski adı Sinope’dir. Efsanelerden birine göre kent Anadolu kökenli bir halk tarafından, bir başkasına göre ise Yunanistan’dan gelenlerce kurulmuştur. Eski kaynaklardan birinde Argo Gemicileri’nin kenti ele geçirmesinden söz edilir.

    İÖ 7. yüzyılda Miletli denizciler tarafından bir ticaret kolonisi kurulmasından sonra gelişen ve zenginleşen kent, bir süre Pontos Krallığı’nın merkezi oldu. Roma ve Bizans dönemlerinde Kırım ile Anadolu arasında yapılan deniz taşımacılığı nedeniyle önemli bir ticaret merkeziydi. Kent bu özelliğini yüzyıllarca korudu. Anadolu Selçukluları döneminde Çepniler’in yerleştiği kentte bayındırlık çalışmaları yapıldı ve bir tersane kuruldu. Pervaneoğulları ve Candaroğulları dönemlerinde kentte bir Ceneviz kolonisi vardı. Osmanlı dönemi başlarında kent bazı ayaklanmacılar tarafından haraca bağlandı. 1614’te kaleyi ele geçirip kenti yaktıktan sonra kadınlan ve çocuklan kaçıran Kazaklar’ın saldırıları sonraki yıllarda da yinelendi. Sinop kenti yüzyıllar boyunca karadan surlar, denizden de yarımadayı çevreleyen uçurumlarla korunan, Anadolu’nun Karadeniz kıyısındaki tek doğal limandı. Kent halkı tarafından fırtınalardan etkilenmeyen iç limana “Akdeniz”, kuzey rüzgârlarına açık olan ve denizcilik açısından değer taşımayan dış limana da “Karadeniz” dendi. Eskiden yapılmış olan ve Boztepe Yarımadası’yla Sinop Yarımadası’nı birbirinden ayırarak iki limanı birbirine bağlayan kanal Anadolu Selçukluları tarafından kapatıldı. Kenti ve tersaneyi koruyan surlar 19. yüzyılın sonlarına doğru önemini yitirdikten sonra bakımsızlıktan yıkılmaya başladı. Kentin tarihindeki önemli olaylardan biri, İstanbul’dan Batum’a giden ticaret gemilerini koruyan Osmanlı savaş gemilerinin 1853’te Rus donanması tarafından düzenlenen bir baskınla Sinop limanında yakılmasıdır. Bu baskın sırasında şehit düşen Osmanlı denizcilerinin üzerinden çıkan paralarla yaptırılan çeşme, liman yakınındaki Tersane Mescidi’nin bahçesindedir. 19. yüzyıl sonlarında Kafkasya’dan gelen göçmenlerden bir bölümünün yerleştirildiği kentin 10 bine yakın olan nüfusunun yüzde 40’ı Rumlar’dan oluşuyordu. 1950’de ise kentin nüfusu 6 bini bile bulmuyordu.

    Sinop sakin ve sessiz, küçük bir kıyı kentidir. Bunun başlıca nedeni, yörenin ekonomik geriliğinin yanı sıra sanayi tesislerinin kentten uzakta kurulmuş olmasıdır. Kent halkının bir bölümü de Boztepe’deki ABD radar üssünde çalışır. Samsun ve Kastamonu’yla karayolu bağlantısı olan kentin limanı pek hareketli değildir. İstanbul ile Trabzon arasında her hafta sefer yapan feribot gidiş ve dönüşte Sinop limanına uğrar. Kentte yer alan başlıca eğitim kurumu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne bağlı Sinop Su Ürünleri Yüksekokulu’dur.

    Kentin nüfusu 23.148’dir (1985).

Sinop İline İlişkin Bilgiler

Yüzölçümü: 5.862 km2.

Nüfus: 280.140 (1985).

İl Trafik No: 57.

İlçeler: Sinop (merkez), Ayancık, Boyabat, Dikmen, Durağan, Erfelek, Gerze, Saraydüzü, Türkeli.

İlgi Çekici Yerler: Akliman, Gazi, Ayancık Çamlık, Bürnük, Kuztepe ve Türkeli Çamlık orman içi dinlenme yerleri; Karagöl Kumluğu ve Bahçeler Plajı; Balatlar Kilisesi; Sinop ve Boyabat kaleleri; Muineddin Süleyman Pervane (Alaeddin) Medresesi; Alaeddin, Saray, Cezayirli Ali Paşa, Meydankapı, Kefevi, Cumaköy ve Yazıköy camileri; Fethi Baba Mescidi ye Akmescit; Durak Han; Seyyid Bilal, Gazi Çelebi, İsfendiyaroğulları, Sultan Hatun ve Hatunlar türbeleri; Aslan Çeşmesi; 1853 Sinop Deniz Savaşı Şehitliği; Sinop Müzesi.

Sinop Resimleri