Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Diocletianus

  • Okunma : 624

Diocletianus, Roma imparatoru (Salona [günümüzde Split] 245-ay.y. 313). Azatlı bir kölenin oğlu olan Diocletianus (tam adı Caius Aurelius Valerius Diocles Diocletianus'tur), orduda yükselip, imparator Carus'un ölümünden (19 Eylül 284) sonraki karışıklıklar sırasında, bir askerî komployla imparatorluk tahtını ele geçirdi (284). Carus'un oğlu Carinus'un askerleri tarafından öldürülmesiyle, bütün Roma dünyasının yöneticisi oldu. Enerjik ve çoğunlukla gerçekçi bir asker olduğundan, daha tahta çıkışında, ayaklanmalara son vermeyi ve Germen akınlarının yeniden başlaması olasılığına karşı sınırları savunma sistemleriyle donatmayı tasarladı. Bunun için, Pannonialı Maximianus'u ortak imparator yaparak, önce "sezar", sonra "augustus" (Mart 286) ilan etti ve Batı'yı savunmakla görevlendirdi. Yedi yıl sonra, işlerin ağırlığından ötürü Constantius Chlorus(2 Mart 293) ve Galerius adlarında iki sezar daha atayıp, dörtlüyönetimi (tetrachia) başlattı: Maximianus ile Constantius Chlorus batıda Tuna'yı savunuyor, Akhilleus'un hüküm sürdüğü Mısır'a boyun eğdirmeye yöneliyorlardı. İskenderiye'nin alın masından (296) ve Akhilleus'un öldürülmesinden sonra, Diocletianus, Mısır'ın güney sınırını yeniden örgütledi ve bir Pers istilasını durdurmak için, Galerius'la Asya'ya yöneldi (297-298).

İmparatorlukta barış yeniden sağlanınca, Diocletianus dörtlü yönetimi kesin olarak örgütledi. Her birine kutsal özellik tanıyarak, ortak imparatorların yetkisini güçlendirdi; kendisinin Jüpiter'in, Galerius'un da Helios'un oğlu olduğunu ileri sürerek, Doğu'dan alınma dinsel törenleri benimsedi: Böylece imparatorlar yetkilerini artık senatodan değil tanrıdan almış oluyorlardı; dolayısıyla mutlak güçleri artmaktaydı. Saray, devletin merkezi haline geldi ve konseyin kararlan karşı çıkılmazlık özelliği kazandı.

Askerî alanda Diocletianus, alışılmış Roma lejyonunu sınırlarda ve iç kentlerde konaklayan 6 birliğe böldü. Senatör ve decurioları komutanlıktan uzaklaştırarak yerlerine meslekten subaylar getirdi. Bu reformlardan sonra, imparatorluğun yönetimsel bölümlenişini değiştirmeye yöneldi: Eyaletlerin sayısını 48'den 100'e çıkardı ve doğrudan doğruya imparatora bağlı birer vicarius tarafından yönetilen 12 grupta topladı. Senatonun eyaletleri ve İtalya'nın ayrıcalıklı durumu ortadan kalktı. Ayrıca, Roma hukukunun genelleştirilmesine ve bütün imparatorlukta geçerli gerçek bir ulusal yasa haline getirilmesine çalışıldı. Mali alanda, dolaysız vergiler konmasını öngören bir sistem uygulandı; fiyatların yükselmesine karşı, her mala bir narh koyan "azami fiyat kararnamesi" çıkarıldı (301).

Bu maddi ve manevi kalkınmayı kusursuzlaştırmak için Roma'nın düşmanı saydığı hıristiyanları ordudan ayıkladı (301) ve onlara eziyet etmeye başladı (302). Tahta çıkışının yirminci yılında, 298'de karar vermiş olduğu gibi, Nicomedia'da tahttan çekildi; o sırada Maximianus da Milano'da tahttan çekilince (305), iki sezar, Constantius Chlorus ve Galerius, augustus oldular. Diocletianus, Dalmaçya'da Salona'da (bugün Split) yaptırdığı sarayına çekileli ve ortaya çıkan karışıklıklara müdahale etmeyi reddederek, orada öldü.