Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Eğitim ruh bilimi

  • Okunma : 961

Eğitim ruh bilimi, Ruhbilimin ilke ve yöntemlerini eğitim sorunlarının çözümü amacıyla kullanarak eğitim uygulamalarını geliştirmeyi amaç alan bilim dalı. Eğitim ruhbiliminin başlıca araştırma ve uygulama alanları genel ruhbilimin konularıdır: (1) Davranış, öğrenme ve güdüler; (2) bireysel farklılıklar, gelişme ve öğrenme; (3) kalıtım ve çevre; (4) insanın özellik ve davranışlarının ölçümü ve çözümlenmesi.

Eğitim ruhbilimcileri, çoğunlukla yükseköğretim kurumlarının pedagoji ya da ruh bilim bölümlerinde öğretim üyesidirler; dolayısıyla araştırmaları yönetir ve eğitimci de yetiştirirler. Eğitim ruhbilimcilerinin bir bölümü de, kurumlarda, sanayide, orduda, devlet kesiminde ve özel kesimde çalışarak eğitim programları hazırlar ya da bunların değerlendirmesini yaparlar. Eğitim ruhbilimine yakından bağlı alanlar, eğitim testleri, eğitim rehberliği ve okul ruhbilimidir. Bu dallar, sözgelimi öğrenme güçlüklerinin teşhisi ve tedavisi gibi eğitsel hizmetler verirler.

Eğitim ruhbiliminin gelişmesi: Yeryüzündeki başlıca uygarlıklar, bilgi birikimlerinin, becerilerinin, deneyimlerinin ve kültür mirasının, kuşaktan kuşağa geçmesine çalışmışlardır. Eski Çağ'dan bu yana aile bu amaca hizmet etmişse de, öbür eğitim kurumlan, özellikle okullar ve üniversiteler, yüzyıllar boyunca eğitimde gün geçtikçe daha çok ve daha özgül sorumluluklar üstlenmişlerdir.

Eski Yunan filozofları Eflatun ve Aristoteles, eğitim ruhbilimindeki çağdaş görüşleri etkileyen düşünce ve sorunların çoğunu ilk ortaya atan kişilerdir. Eflatun, öğrenmenin bir anımsama, yeniden belleğe getirme edimi olduğunu ilk kez görmüş, öğretmeni, öğrencilere yönelttiği ustalıklı sorularla onlara öğrenmiş olduklarını anımsatan, belleklerini tazeleyen bir "düşünce ebesi" diye nitelendirmiştir. Aristoteles'se, öğrenmeyi, deneyimler ve eğitim yoluyla bazı bilgileri edinme, düşünceye, bir dünya görüşüne ulaşma saymıştır. Gene Aristoteles'e göre, düşünceler, bilgiler, bellekteki başka düşüncelerle, bilgilerle çağrışım yaptıklarında daha iyi anımsanırlar.

Modem eğitim ruh bilimiyse, XIX. yy. sonu ile XX. yy. başında özellikle ABD'de gelişmiştir. William James, ruhbilimi, felsefeden bağımsız, bir bilim dalına dönüştürmüş, her ne kadar zihne, etkin, kendiliğinden ve seçici bir rol vermişse de, alışkanlığı temel öğe sayılmıştır.

Ünlü Talks to Teachers on Pyschology an to Students on Some of Life's İdealce (öğretmenlerle Ruh bilim, öğrencilerle de Bazı Yaşamsal Ülküler Üstüne Konuşmalar, 1899), ruhbilimin eğitim sorunlarına uygulanmasına öncülük etmiştir.

James'in Harvard Üniversitesi'nden öğrencisi Edward L. Thorndike, Columbia Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde yürüttüğü yoğun araştırmalarıyla, eğitim ruhbiliminin kurucusu sayılmaktadır. Thorndike, öğrenmede ödüllendirmenin etkilerini, yararlarını vurgulamış, yetişkin eğitimi konusundaki araştırmalara öncülük etmiş ve ders öğretim yöntemleri, araçları geliştirmiş, eğitime ve ruh bilime istatistik yöntemlerini sokmuştur.

Eğitim ruhbiliminin eğitimdeki önemi, XX. yy'da gün geçtikçe artmıştır. Yaklaşık 1960'tan bu yana, bilgi ve beceri, çağdaş toplumlarda gerek bireysel eğitimde, gerek toplu eğitimde gün geçtikçe daha çok başarının anahtarları sayılmaktadırlar. Öğrenme olayı, kreşler ve anaokullarıyla okulöncesine kadar uzanarak, eğitimin çok daha erken başlamasına yol açmıştır, öte yandan, eğitim, öğretim temelli birçok yeni ve yoğun uğraşın yardımıyla, yaşam boyu sürer duruma geldiğinden, sonuçta, orta ya da yükseköğretimden de çok ötelere uzanmıştır. Eğitim ruhbilimcileri, öğrenciler için çocukluktan yaşlılığa kadar yeni eğitim programları oluşturmakta, varolan programları da yeniden değerlendirmektedirler.

Kuram ve uygulama: Eski Yunanlılardan bu yana, "öğrenen'in ruhsal yapısı, eğitim kuramını ve uygulamasını etkilemektedir. Eğitim ruhbilimi araştırmalarında, öğrenmeyi geliştirmenin yollarını arayan eğitimciler için bazı yararlı sonuçlara ulaşılmıştır. Son yıllarda, geniş çaplı eğitim incelemeleriyle ve öğrenmede etkili öğeler üstüne binlerce çalışmanın bireşiminin yapılmasıyla pek çok atılım gerçekleşmiştir. Bütün bu çalışmalar, öğrenme yeteneğini artıran dokuz temel etmenin varlığını ortaya çıkarmıştır. Güçlü, kapsamlı ve büyük ölçüde genelleştirilebilir nitelikteki bu dokuz etmen üç öbekte toplanabilir: öğrencinin yeteneği; öğretim; ruhsal çevre. öğrencinin yeteneği,j(1) notlar ya da eğitim testleriyle ölçülen yetenek düzeyini ve belirlenen başarıyı, (2) kronolojik yaş ya da ergenleşme evreleriyle belirlenen gelişme düzeyini, (3) kişilik testlerinde ve öğrenilecek konularda öğrencilerin başarma isteğinde yansıyan, güdülenme ya da öz-beğeni olgusunu içerir.Öğrenim, (4) öğrencinin, öğrenme süreci içinde harcadığı toplam zaman ve (5) öğretim deneyiminin niteliği olarak düşünülebilir; konunun yöntem (ruh bilimsel), içerik (ders programı) gibi yanlarını kapsar. Ruhsal çev-reyse,(6) "ev eğitim programı", (7) sınıfın moral durumu, (8) okul dışındaki benzer eğitici gruplar ve (9) televizyon izlemeye ayrılan boş zaman miktarı gibi konuları kapsar.

Bu etmenler okulda başarıyı, daha geniş biçimde de, okula ilişkin, içsel, duygusal ve davranışsal öğrenmeyi etkileyen temel etmenlerdir. Etmenlerin birçok yönüne, özellikle de, öğrenimin niceliği ve niteliğine eğitimciler tarafından değişiklikler getirilebilir. Eğitimciler dikkatlerini özellikle, zayıf öğrencilerin eğitimdeki başarılarını artırmaya yöneltmişlerdir.

İlk beş etmen-başarı, gelişme,güdülenme,öğretimin niceliği ve niteliği- her tür okul öğrenimi için kaçınılmazdır. İçlerinden birinin yokluğu bile, öğrencinin az öğrenmesine yol açar. Sözgelimi, öğretimin niceliği ne kadar fazla olursa olsun, öğrencilerin güdüleri zayıfsa ya da hiç yoksa, hemen hiç sonuç vermez. Son dört ruhsal çevre etmeni de, gene aynı biçimde öğrencinin öğrendiklerinin niceliğini de büyük ölçüde artırır. Sınıfın moralinin yüksek olması, sınıftaki öğrenci grubunun zihinsel algılama yeteneğini artırır. Okul dışı benzer nitelikteki gruplar ve uyarıcı, yüreklendirici ev ortamı, öğrenme süresini artırıp, etkililiğini yükselterek öğrenmeye yardımcı olur. Televizyon, ev ödevinin, okumaya ayrılacak sürenin ve öbür uyarıcı etkinliklerin yerini alabilir.

Eğitim ruh bilimi araştırmaları, öğrenmenin nasıl iyileştirileceğini göstermiştir, Araştırmalar, ana-babaları, eğitimcileri ve öğrencileri, var olan uygulamaları değiştirmeye çağırmaktadır.