Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Enver Paşa

  • Okunma : 625

Enver Paşa, Türk subayı ve siyasetçisi (İstanbul 1881 -? Balcuvan, Tacikistan 1922). Harp Okulu'nu (1899) ve Harp Akademisini (1902) bitiren Enver Paşa, Üsküp, Selanik ve Manastır dolaylarında eşkıyaların ve komitacıların ortadan kaldırılmasında görev aldı. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ne (Mayıs 1906), daha sonra da İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne (1907) girip, Talat Bey'le (Paşa) tanışarak, dost oldu. Talat Bey'in sürgüne gönderilmesine karşı çıkıp, Hüseyin Hilmi Paşa'yı kandırarak sürgün emrini uygulatmadı. Selanik merkez komutanı Albay Nâzım'ın İttihat ve Terakki üyelerinden biri tarafından öldürülmesi üstüne Selanik'ten kaçıp, Abdülhamit ll'yi Meşrutiyet'e zorlamak amacıyla dağa çıktı. İkinci Meşrutiyet ilan edilince (1908) Makedonya genel müfettişliği, Berlin askerî ataşeliği (1909) yapıp, Wilhelm ll'den yakın ilgi gördü. 31 Mart (13 Nisan 1909) olayında İstanbul'a dönüp, Harekât Ordusu'na katıldı. Trablusgarp mutasarrıflığı ve cephe komutanlığında bulunup, yarbaylığa yükseltilerek (1912), Balkan Savaşı başlayınca yurda döndü. Düşman Çatalca'ya kadar ilerleyince, Talat Bey ve öteki ittihatçılarla birlikte Babıali Baskını'nı düzenleyip, Hürriyet ve İtilâf taraftarı Sadrazam Kâmil Paşa'nın ittihatçı bir kadroyla işbaşına gelmesini sağladı. Balkan devletlerinin birbirine düşmesinden yararlanarak Edirne'yi kurtaran kuvvetlerin ön saflarında yeralıp (23 Temmuz 1913), albaylığa, kısa süre sonra da tuğgeneralliğe (1914) yükseltildi. Hariciye nazırlığına atanıp (Ocak 1914), şehzade Süleyman Efendi'nin kızı Naciye Sultanla evlenerek (Mart 1914), ordudaki subaylar arasında temizlik ve gençleştirme hareketine girişti; orduyu siyasetin dışında tutmaya çalıştı; önemli yerlere Alman subaylarını getirdi; seferberlik planları hazırlattı. Osmanlı devletinin Birinci Dünya Savaşı'na girmesinde başlıca rolü oynayıp, savaş bitince, İttihatçıların öbür ileri gelenleriyle birlikte yurttan ayrıldı. Odesa'ya, Berlin'e daha sonra da Moskova'ya giderek, Orta Asya ve Anadolu Türklerini aynı bayrak altında toplayacak bir imparatorluk kurmak için çaba harcadı. Kurtuluş Savaşı'na katılmak için yaptığı girişimler M. Kemal tarafından geri çevrildi. Bu arada İstanbul hükümetince yokluğunda yargılanıp, rütbesi geri alındı; bir yıl sürgün ve medeni haklardan yoksunluk cezasına çarptırıldı (13 Ocak 1919). Bakü'deki Doğu Ulusları Kurultayı'na katılıp (Eylül 1920), Batum'da Türkiye Şûraları Partisi'ni kurdu. Talat Paşa'nın öldürülmesinden sonra Moskova'ya giderek, Bakü'de ikinci bir İslam Kongresi toplamak için Lenin'le anlaştı. Türkistan'da Aşkabad'a geldiğinde, bağımsızlık hareketlerinin iyice ateşlendiğini görünce, gerekli hazırlıkları yapmadan kendisini destekleyen kuvvetlerin başına geçti ve Moskova'ya nota vererek kurduğu devletin tanınmasını istedi. Saldırıya geçen Kızılordu'ya yenilip, dağlara çekilerek, çarpışmayı sürdürdü. Balcuvan'a düzenlediği saldırı sırasında, bolşeviklerle savaşırken vurularak öldü.