Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

İngiliz müziği

  • Okunma : 852

İngiliz müziği, İngiliz müziği çoğunlukla belirli duraklama dönemleriyle kesilen kendine özgü bir gelişme çizgisi izlemiştir: Verimli, özgün bestecilik ve yorumculuk dönemlerini (XV. yy'ın başı ile XVI. yy'ın sonu arasındaki kilise müziği; Elizabeth döneminde yoğunlaşan insan sesi için müzik ve çalgı müziği ile XX. yy'daki müzik "rönesansı") kesen, kıta Avrupa'sının müzikçilerinin ve etkilerinin ağır bastığı uzun dönemler(özellikle XIV., XVIII. ve XIX. yy'larda). Müziğin gelişmesini ayrıca, özellikle 1529'daki Anglikan ve Katolik kiliselerinin birbirinden ayrılması ile XVII. yy'daki İngiliz İç Savaşı ve Commonwealth dönemi gibi siyasal ve dinsel çalkantı dönemleri de kesintiye uğratmıştır. İlk büyük İngiliz bestecilerinin çoğu, özellikle de John Dunstable, John Taverner ve Henry Purcell, yerli söylemleri eşi görülmemiş bir sanat düzeyine yükseltirlerken, bir yandan da Avrupa tekniklerini benimsemişlerdir. Öncelikle İtalyan, Alman ve Fransız bestelerindeki tarihsel üslup niteliklerini ayırt etmek amacıyla standart dönemler için türetilmiş olan barok, klasik, vb. adların, İngiliz müziğine uygulandığı zaman çoğunlukla pek anlam taşımadığı görülür. Müzik alanındaki gelişmeler ile çağdaş İngiliz siyaset akımları, toplumsal akımlar ve sanat akımları arasındaki ilişki, çoğunlukla daha aydınlatıcıdır.

Ortaçağ. Düz şarkı ("dinsel ezgi" ya da "yalın ezgi" de denir), Britanya adalarına, kıta Avrupa'sından VI. yy. sonlarında getirildi. XIII. - XIV. yy'lar arasında katolik ayin müziğinin "Sarum usulü" adı verilen bölgesel bir biçimi bütün Britanya adalarına yayılmıştı. Bu İngiliz düzşarkı ezgileri, çok geçmeden çoksesli dinsel yapıtların ana temaları haline geldi. İngiliz dinsel çoksesliliğinin ilk önemli merkezi, Winchester katedrali oldu: İki sesli organumun 170'ten çok örneğini içeren, XI. yy'da yazılmış iki elyazmasından oluşan Winchester Troper'ı (Winchester Tropeler Kitabı), İngiltere'de çoksesli müziğin en eski derlemesidir. Din dışı müzikse, Ortaçağ İngilteresi nde,kıta Avrupa’sındaki kadar yaygınlaşmadı: XIII. yy'dan kalma, bestecisi ve yazarı belli olmayan, İngilizce ve Latince sözlere uyarlanmış iki ek sesli, yalın dört partili Sümer is icumen in, bu konuda ele geçen tek örnektir.

XV. yy. İngiliz çoksesli müzik tekniklerinde ve İngiliz müziğinin Avrupa üstündeki etkisinin gelişmesinde önemli bir evre oldu. Bu repertuvarın ana kaynağı, 1350-1420 arasında Dunstable, Lionel Power, vb. İngiliz bestecileri tarafından yazılmış yaklaşık 150 missa bölümleri, motetler ve ayine bağlı olmayan dinsel müzikler içeren Old Hall Elyazmasıdır. Söz konusu besteler, kıta Avrupa'sının çokseslilik yöntemleri ve ritim teknikleriyle büyük bir yakınlığı kanıtlamalarının yanı sıra, başka ülkelerde geniş ölçüde taklit edilecek özgün İngiliz üslup niteliklerini de sergiler. Bu nitelikler arasında, daha armonik (daha az çoksesli) olmaya yöneliş, birçok pasajda, özellikle de koşut üçlü ve altılı akorların kullanımında tam seslemeli ötümlerin yeğlenmesi ve tonculuğun yüzyıllar süren evriminde ilk adımları oluşturduğu izlenimi veren, majör modun öbür mod çeşitlerine yeğlenmesi sayılabilir. İngiltere'de din dışı müzik de bu dönemde gelişmiştir. Dunstable'ın, dönemin başlıca müzik türlerinin ve biçimlerinin tümünü içeren 60 yapıtında, din dışı örnekler de yer almaktadır. Hem teksesli, hem de çok sesli din dışı müziğin, İngiltere'de Ortaçağ'da ve Rönesans başlarında gelişen benzersiz bir türü, karoldur. Karolun, Noel'le ilgili biçiminin yanı sıra, başka biçimleri de ayin alaylarına ve danslara eşlik etmede kullanılmıştır.

Tudor dönemi kilise müziği. Tudor çağı (1485-1603) bestecileri, İngiliz dinsel müziğinin en zarif türünü yarattılar. Bu tür, bilinen dört partili Avrupa müzik yapısını çoğunlukla, beş-altı vokal çizgiye genişleten bir müzikti. Her gün katedrallerde, üniversitelerde ve saray kiliselerinde seslendirilen çoksesli yapıtlarıyla bu müzikte, XVI. yy. başlarında yüksek bir niteliğe ulaşıldı.

Anglikan kilisesinin denetimini ele geçirmek için katolikler ve puritanlar arasında sürüp giden savaşım (puritanlar basit, işlevsel bir müzikten yanaydılar), XIV. yy'ın büyük bölümünde ve XVII. yy. boyunca İngiliz dinsel müziğinde apansız yön değişiklikleriyle sonuçlandı. Thomas Tallis ve Willam Byrd, hem katolik missaları hem de Anglikan ayin törenleri için son derece güzel korolu besteler yaptılar. XI. yy'dan XVIII. yy'ın ortalarına kadar İngiliz müziğinde en önemli tür, birçok Anglikan ayininin en göze çarpan türü olan ve işlev bakımından katolik motetine benzer bir müzik öğesi olan korolu "anthem"di. Çeşitli kamu törenlerinde de, üslup yönünden buna benzerdin dışı anthemler seslendiriliyordu.

Rönesans ve restorasyon dönemlerinin din dışı müziği.

XV. ve XVI. yy'lar, özellikle de Elizabeth çağı (1558-1603), İngiliz çalgı müziğinin ve din dışı şarkısının altın çağını oluşturdu. İngiliz konsort müziği (iki-sekiz yaylıtelli çalgı ve/ya da nefesli çalgıdan yani türdeş ya da karışık çalgılardan oluşan müzik topluluğu için, Byrd ve Orlando Gibbons gibi besteciler tarafından bestelenmiş olan müzik), Avrupa'nın her yanına ün saldı. Byrd, Thomas Morley ve John Bull'u da içeren müzikçilerin klavyeli çalgı dansları, çeşitlemeleri, vb. yapıtları da büyük yaygınlık kazandı. İngiliz madrigali, Elizabeth döneminin sonunda Morley, Thomas Weelkes, Byrd, Gibbons, vb. müzikçiler tarafından ustaca bestelenmiş çok ses partili şarkılarıyla, kısa sürede çok büyük ün kazandı. John Dowland de aynı ölçüde alımlı, lavta eşlikli solo şarkılar bestelendi.

İngiliz İç Savaşı döneminin (1642-51) ve Cromwell'in cumhuriyet yönetiminin (Commonwealth, 1649-60) baskıları, İngiliz müziğinin gelişmesini ağır bir kesintiye uğrattı: Çoksesli dinsel müziğin yanı sıra, tiyatro oyunları da Oliver Cromwell yönetimi tarafından yasaklandı ve kiliselerdeki orgların çoğu parçalandı. Bu dönemi izleyen sanatsal açıdan daha açık restorasyon döneminde (krallık rejiminin yeniden kurulması) bile, Avrupa'nın büyük bölümüne egemen olan İtalyan barok müzik tekniklerinin İngiltere'ye yerleşmesi uzun zaman aldı. Fransız müziğinin yeğlenmesine karşın, tek İngiliz barok operası Dido ile Aeneas'ın yanı sıra tiyatro oyunları için fon müzikleri yazan Purcell, İtalyan biçimlerinde büyük bir ustalık kazandı (Purcell'in anthemleri de, İngiliz ve İtalyan biçimlerinde parçaları da, hem zariflikleri, hem de müziksel düşünüş derinlikleri bakımından son derece başarılıdır).

Purcell'dan sonra yaklaşık 200 yıl boyunca İngiliz müziğine, kıta Avrupa'sının teknikleri ve yabancı müzikçiler egemen oldu. Müzik tarihçileri, birara yalnızca Georg Friedrich Hândel'in yapıtlarıyla canlanan yerli bestecilik alanındaki bu apansız çöküş ve verimsizliğin nedenlerini çözmeye uğraşmış, ama belirli bir sonuca varamamışlardır. Handel'in Londra'daki ilk yıllarında İtalyan tarzı operalarla başarı kazanmış olmasına karşılık, İngiliz müziği ile başka ülkelerin müzikleri üstünde kalıcı etki yapan yapıtları, opera öğelerini İngiliz koro gelenekleriyle kaynaştıran İngilizce oratoryoları, özellikle de Mesih oratoryosudur. XIX. yy'da yalnızca Gilbert ve Sullivan'ın 14 yergili operası, İngiltere dışında da ün salmıştır.

XX. yy. Frederic Delius ve Sir Edward Elgar'ın romantik orkestra yapıtlarıyla, İngiliz sanat müziğinde XX. yy'da bir yeniden canlanma başladı. Bütünüyle Alman ve Fransız teknikleriyle eğitilmiş olmalarına karşın, Ralp Vaughn Williams ve Gustav Holst, İngiliz halk şarkılarından, özellikle de Tudor dönemi müzik geleneklerinden esinlendiler. Daha yakın dönemlerdeyse, İngiliz müziğinin temel özellikleri, üslupta seçmecilik ve tiyatro türlerine gösterilen özel ilgi oldu. Benjamin Britten opera, vb. insan sesi için müzik türlerinde büyük başarı kazanırken, Michael Tippett da, orkestra için yapıtlarıyla da ilgi çekmesine (özellikle ABD'de) karşılık, İngiliz operasının yenilenmesine önemli katkıda bulundu. Peter Maxwell Davies ve Harrison Birtswitle, Ortaçağ'dan günümüze kadar uzanan İngiliz müzik uygulamalarından serbestçe yararlanırlarken, bütünüyle çağdaş ve son derece kişisel müzik üslupları geliştirdiler.

1890 yıllarından bu yana, İngiliz bestecileri ve yorumcuları, Ortaçağ'dan XIX. yy. başlarına kadar gerçekleştirilmiş müziğin özgün biçimiyle yeniden seslendirilmesi ve yorumlanmasının canlandırılmasında önemli rol oynamışlardır. Günümüzde, geçmişte bestelenmiş yapıtların bestelendikleri döneme özgün biçimde seslendirilmesinde uzmanlaşmış en başarılı müzik toplulukları (sözgelimi Eski Müzik Akademisi) ve solocuları, Londra'da ya da Londra çevresinde toplanmıştır. Günümüzde İngiliz müziğinin yaşadığı canlılığın kanıtlarından biri de, ülkenin her yanında birçok opera, vb. müzik festivalleri yapılması ve Londralı dinleyicilerin, dört büyük senfoni orkestrasına verdikleri destektir.