Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

İnşaat ve inşaat teknikleri

  • Okunma : 1012

İnşaat ve inşaat teknikleri, Eski yapı ustaları, zamanın etkisine büyük ölçüde dayanmış yapıtlarıyla çağdaş inşaatçıların hâlâ esinlendikleri teknik örnekler bırakmışlardır. Sözgelimi, bağlayıcı madde kullanılmadan blok kütlelerin birleştirilmesiyle kurulmuş Mısır yapıları, günümüzde gerçekleştirilen dalgakıran ve rıhtımlarla karşılaştırılabilir. Eskiden yapılarda kil, saman ve odun talaşı karışımından elde edilen kerpiç ya da daha ilkel bir madde olan toprak-çamur karışımı kullanımı da, birçok ülkede kırsal kesimde hâlâ sürmektedir.

Mezopotamya'da yapılan kazılarda elde edilmiş bilgilere göre, tuğla kullanımı Eskiçağ'da başlamıştır. İlk bağlayıcıların (kuşkusuz önce alçı ve kireç) da bu çağda bulunduğu sanılmaktadır. Ama parlak bir gelecek vaat eden ilk gereç, kuşkusuz taş olmuştur. Taşın geniş ölçüde kullanımı ve harçla birleştirilmesi Eskiçağ'ın belirgin niteliği olmuş ve XIX. yy'a kadar sürmüştür.

Demir, yapı malzemeleri arasındaki yerini XIX. yy. başında almaya başlamış, büyük yapıların kurulmasını ve kentlerin yayılmasını hızlandırmıştır. Taşıyıcı birim işlevi verilen demir, kısa sürede gökdelenlerin yükselmesini sağlamış, ayrıca, büyük bir kullanım esnekliği gösteren çimentonun ortaya çıkmasıyla, yapı ustalarının o güne kadar başvurdukları tek teknik olan yontma taş yöntemi bir yana bırakılmıştır.

Çağdaş yapılar dar işlevleriyle sınırlanmıştır. Çatı yalnızca beton bir örtüye ya da kubbeye dönüşmüş, duvarlar, kalınlıklarını yitirerek ince yüzeyler (bölmeler) haline gelmiş ve yapı, konutlara ya da işyeri olarak bürolara bölünmüştür.

Günümüzde taşıyıcı birimler tekniğinde, yükün dağılımı tam anlamıyla bilinmekte ve hesaplanmaktadır. Alüminyum, çelik ve cam gibi bölme-duvar yapımı için kullanılan yeni gereçler, yontuya yakın karmaşık biçimlerde beton dökümü, yapımcıların buluşlarıyla birleş rek yeni bir süsleme biçimi dönemi açmaya yönelmiştir.

Bir yapının kurulması, temel atma, duvar örme, döşemeler, çatılar, doğrama işleri, su, aydınlatma, ısıtma donatınımları gibi birçok evreden geçer.

Yapıda temelin doğurduğu sorunlar en önemli olanlardır. Bütün üst yapıyı taşıyan temelin gerçekleştirilmesi için, herşeyden önce, zemin incelenip, niteliği üstünde genel bilgiler sağlanmalı, toprağın mekanik ve fiziksel özellikleri belirlenip, temel atma biçimleri konusunda olası çözümler tasarlanmalıdır. Bu işlemlerden sonra yapılacak şey, eldeki tasarıma (plana) en uygun yöntemi seçmektir.

Yapının ağırlığı, içine konacak mal ya da eşya ve hava koşullarından doğan sabit hareketi, salınımlı ve geçici aşırı yükleri, rüzgârdan kaynaklanan itme gücünü, temelin, zemine orantılı biçimde aktarması gerekir.

Birçok temel yapı türü vardır. Yüzeysel temeller beton tabanlar (sömel) üstüne oturur. Derin temeller (kazık temel), ya dar kesitli kuyular açılıp betonla doldurularak ya da şahmerdanla çakılmış borular içine yerinde beton dökülüp, elde edilen betonun kazıklar üstüne yerleştirilmesiyle hazırlanır. Bu son yöntemde, beton tuttuktan sonra, kazık çeperi (borular) kaldırılır.

Temel bittikten sonra, yapının üst kesimine başlanır. Her gün biraz daha ileri düzeylere ulaşan makineleşme, hazır yapı gereci payının günden güne artması, sık sık yeni maddeler kullanılması, inşaat tekniklerinde büyük değişikliklere yol açmış, ayrıca, İkinci Dünya Savaşı'ndan buyana karşılaşılan nüfus artışı ve acil konut gereksinmesi, inşaat tekniğinde sanayileşmenin yararını artırmıştır.

Dolayısıyla, yakın dönemde birçok inşaat tekniği geliştirilmiş ve fabrikalarda üretilen ya da şantiyede hazırlanan, başlıca maddesi beton-polistiren, beton-seramik olan pano duvarlar kullanılmaya başlanmıştır.

Hazır yapı birimleri (prefabrike birimler) üreticileri su, gaz, kalorifer boruları ve doğrama (kapı, pencere) takozları içeren duvar panoları dökerler. Duvar ve döşemeler yerleştirildikçe, borular birbirine bağlanır.

Temel üstüne yapının kurulmasında iki inşaat tekniği kullanılır: Tuğla ve taş yapılarda (yığma) olduğu gibi, aşağıdan yukarıya inşaat tekniğinde, her kat bittikçe döşeme betonu atılır. Yukardan aşağıya kurma tekniğindeyse, çelik kirişlerden oluşan yapı iskeleti, temel üstüne yerleştirilir; döşemeler döşenir ve hazır duvarlar en üst kattan başlanarak yerlerine konur. Hazır birimlerin tümü, kaynak ya da cıvatayla iskelete bağlanmalarını sağlayan yassı dillerle donatılmıştır.

Kaba inşaat bittikten sonra, yapının örtülmesine geçilir. kullanılan inşaat tekniği ne olursa olsun yapı bir çatıyla örtülür. Önce ahşap ya da çelik iskelet hazırlanıp yerleştirilir ve çeşitli geçirimsiz malzemeyle kapatılır.

Bu alanda da konutun işlevine, biçimine, bölgelere, ülkelere ve yapımcının beğenisine göre çeşitli teknikler kullanılır. Sıcak ve kurak ülkelerde, yağışlı ülkelere oranla çatı eğimi daha azdır ve çatının üstü beton, kiremit, çinko, vb. su geçirmez malzemelerle kaplanır.

Yapının iç donanımı için çeşitli mesleklere başvurulur: Sıvacılar duvar ve tavan sıvalarını yapar, fayansçılar mutfak ve banyo fayanslarını döşer, elektrikçiler elektrik donanımını, kaloriferciler kalorifer birimleri, sıhhi tesisatçılar su boruları, musluk ve lavaboları, marangozlar doğramaları hazırlarlar; badanacı ve boyacılar da, yapıyı tamamlarlar.