Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Protestan Kilisesi

  • Okunma : 246
Protestan Kilisesi Resim

Protestan Kilisesi, Katolik ve Ortodoks kiliseleriyle birlikte Hıristiyanlık’ın üç ana kolundan biridir. 16. yüzyıla kadar Batı Avrupa’da tek egemen kilise Katolik Kilisesi idi. Reform hareketi Katolik öğretisine ve uygulamasına karşı çıkan Protestanlık’m kurulmasıyla sonuçlandı. 16. yüzyılda Protestan Kilisesi yalnızca Martin Luther ile Jean Calvin’in izleyicilerince kurulan Lutherci ve Kalvenci (bugün Presbiteryen ve Reform) kiliseleri kapsarken, daha sonra kendi içinde birçok mezhebe bölünmüştür. 18. yüzyıla gelindiğinde Katolik Kilisesi, Ortodokslar dışındaki hemen bütün reform yanlılarını Protestan olarak niteleyince, tüm bu mezhepler Protestan adıylaanılmaya başlandı.

    Protestanlık, iman ve kilise düzeni konularında Kutsal Kitap’ı Tanrı’nın gerçek sözü olarak kabul eder. Protestanlar papa kavramına karşı çıkarak her Hıristiyan’ın Kutsal Kitap’ın öğretilerini izleyip gerçek ibadet yolunu bulabileceğini ve bir Hıristiyan yaşamı sürebileceğini savunur. Protestan kiliselerin hemen tümü, İncil’de yer aldığı gerekçesiyle vaftiz ve komünyon (şükran ayini) ayinlerini sürdürür.

    Lutherciler, dünyada 70 milyona varan üye sayılarıyla Protestan Kilisesi’nin en kalabalık mezhebini oluştururlar. 16. yüzyıl din reformcusu Martin Luther’in izleyicisi olan bu mezheptekiler, aynı zamanda Evanjelik olarak da adlandırılır. Reform döneminde kurulmuş tüm Protestan kiliseleri için, Kutsal Kitap’ı izleyenler anlamındaki Evanjelik terimi kullanılır. Daha dar anlamda, dine kişisel olarak bağlanılacağını, kilise törenlerinde İncil'in vaaz edilmesini ve Kutsal Kitap’ın tek yetki kaynağı sayılmasını savunan kiliselerdir. Augsburg’da 1530’da yazılan ve Luther ile yandaşlarının görüşlerinin yer aldığı Augsburg İtikatnamesi bugünkü Lutherci inanışın temelini oluşturur.

    19. yüzyılda Alman hükümetinin reformcu bütün mezhepleri bir devlet kilisesi içinde toplama kararı, birçok Lutherci’nin Almanya’yı terk etmesine yol açtı. Avustralya’ya giden bu gruplar Lutherci Kilise’yi kurdu. Almanya’da kalan, ama birleşik kiliseye girmek istemeyenler ise “Hür Kiliseler”i oluşturdu. Günümüzde toplam 70 milyon Lutherci’nin yüzde 40’ı Almanya’da yaşamaktadır. Norveç, İsveç, Danimarka ve İzlanda’nın resmi devlet kilisesi olan Lutherci Kilise’ye burada yaşayanların yüzde 90’ı bağlıdır. ABD’de de 8,5 milyonun üzerinde üyesi vardır. Hemen tüm Lutherci Kiliseler 1947’de kurulan Lutherci Dünya Federasyonu’na üyedir.

    Presbiteryenler. Presbiteryen Kilise'de insanların kendi temsilcilerini seçerek oluşturdukları bir temsili yönetim vardır. Bu yöneticiler genellikle daha yaşlı ve deneyimlidir. Bu nedenle bu kilise, “yaşlı” anlamında Yunanca bir sözcükten türetilen “presbiteryen” olarak adlandırılmıştır. Presbiteryenler’in ibadetleri arasında Kutsal Kitap ve ilahiler okuma, dua etme, vaaz verme vardır. Aralarındaki işbölümüne göre kilisenin dinsel etkinliklerini düzenler ve denetler, yoksullara yardım eder ve kilisenin mali işleriyle ilgilenirler. 16. yüzyılda Reform hareketiyle birlikte oluşan Presbiteryen
Kilise, Jean Calvin’in öğretisi üzerine kuruldu. Martin Luther’den etkilenen Calvin, İsviçre’de yalnız dinsel inançlarını ve düşüncelerini açıklamakla kalmadı, yaşlılar ya da presbiterlerin önderliğinde bir kilise örgütleme tasarımını da gerçekleştirdi. Kalvenci düşünce Avrupa’da, özellikle de Fransa, İskoçya, Hollanda ve İsviçre’de hızla yayıldı. Fransa’da Huguenotlar, Hollanda’da Hollanda
Reform Kilisesi ortaya çıktı. İskoçya’da Presbiteryen Kilise resmi devlet kilisesi olarak tanındı. Amerika’ya göç eden Fransız Huguenotlar, İskoçlar ve İngilizler Presbiteryenlik’i bu yeni kıtaya da taşıdılar.

    Anglikan Kiliseler Topluluğu, kökenleri İngiltere Kilisesi’ne dayanan ulusal ve özerk kiliselerin oluşturduğu bir topluluktur. Anglikanlık hem Protestanlık, hem de Katoliklik özelliklerini barındırır. Bir orta yol olarak, ibadet ve kilise örgütlenmesinde daha esnek ve özerk bir yapısı vardır. 17., 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere’den dünyanın çeşitli bölgelerine gidenler, buralarda İngiltere Kilisesi’nin inanç ve ibadet biçimlerine bağlı kalarak kendi kiliselerini kurdular. Bu kiliseler sonunda Anglikan Kiliseler Topluluğu’nu oluşturdu.

    Reform hareketiyle papalıktan ayrılan İngiltere Kilisesi, bu ayrılışa önderlik eden VIII. Henry’nin ölümünden sonra yeniden Katoliklik’e döndü. 17. yüzyılda Reform’dan yana olanlar kilise içinde ağırlık kazandıysa da, bu yüzyılın sonunda İngiltere Kilisesi kralın otoritesinin ağır bastığı ulusal bir yapıya kavuştu.

    Reform’dan sonra, değişik zamanlarda ve nedenlerle İngiltere Kilisesi’nden kopan kiliseler “Hür Kiliseler” olarak adlandırılır. Ayrılma nedenleri arasında kendi inançlarını dile getirme özgürlüğü, kilise yaşamını özellikle de Tanrı’ya tapınma biçimini düzenleme hakkı ve kilise yönetimine ilişkin görüş farklılıkları sayılabilir. En büyük “Hür Kiliseler” Babtist Kilise, Birleşik Reform Kilisesi (Presbiteryenler ve Kongregasyonaller) ve Metodist Kilise’dir. Ouaker’lar gibi başka bazı kiliseler de Hür Kiliseler kapsamındadır.

    Püritenler. Püriten sözcüğü gerçekte “kiliseyi saflaştırmak isteyen kişi” anlamına gelir. İlk Püritenler’in genellikle katı ve yalın bir yaşamları vardı. Süssüz giysiler giyer, saçlarını kısa kestirir, neşelenmeyi ve eğlenmeyi hoş karşılamazlardı. 16. yüzyılda papalıktan ayrılan İngiltere Kilisesi, Katolik öğretinin önemli bir bölümünü korumuştu. İngiltere Kilisesi içinde kalarak bu kiliseyi dönüştürme uğraşı veren Püritenler, ibadetin yalınlaştırılmasını ve kilisede daha fazla reform yapılmasını istediler. Ayrılan bir bölüm Püriten İngiltere’de Presbiteryen Kilise’yi kurarken, başka bir
bölümü de bugün Kongregasyonal olarak adlandırılan Bağımsız Kilise’yi oluşturdu. Kongregasyonaller her Hıristiyan topluluğun kendi içinde bir kilise olduğunu, kendi rahiplerini seçerken kimsenin karışmaması gerektiğini savunuyorlardı. 17. yüzyılın ikinci yarısında, İngiltere’de bütün din adamlarının İngiltere Kilisesi’nin kurallarına uyması istenince, Püritenler kilisenin dışında kalmayı seçtiler. Baskıya uğradıkları bu dönemlerde İngiltere’yi terk eden birçoğu Amerika’ya göç etti.

    Babtistler. Dünyadaki 30 milyondan fazla Babtist’in büyük bölümü Kuzey Amerika’da yaşar. Babtist Kiliseler Avrupa’da da oldukça yaygındır. Babtist Kiliseler evanjeliktir. Kutsal Kitap’ın, özellikle de Yeni Ahit bölümünün kilise törenlerinden çok daha önemli olduğunu savunurlar. Reform döneminde ortaya çıkan Babtist hareket, bütün vücudun suyun içine sokularak vaftiz edilmesini öngörür. Babtistler küçük çocukları vaftiz etmezler, çünkü ancak yetişkinlerin bu inancı kavrayabileceğine inanırlar. Bu kilise insanlara tam ve kesin olarak neye inanmaları gerektiğini söylemez. Onlara inanç özgürlüğü tanır; neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kendilerinin karar vereceklerini belirtir. Bütün Baptist Kiliseler birbirleriyle sıkı ilişkiler içindedir. Babtistler’in çoğu Dünya Babtistler Birliği’ne bağlıdır.

    Metodistler, 18. yüzyılda İngiltere Kilisesi içinden doğan bir dinsel akımın izleyicileridir. John ve Charles Wesley adlı iki din adamının öğretileri doğrultusunda İngiltere Kilisesi’nde reform yapmak isteyen bu dinsel topluluk kilise dışına itilince, Metodist adını alarak özerk bir kiliseye dönüşmüştür. İlk Hıristiyanlık öğretilerine bağlı olan Metodistler bu öğretilere uygun olarak yaşamayı önerirler. 18. yüzyılda Amerikan kolonilerinde çalışmaya başlayan Metodist vaizler, 19. yüzyılda inançlarını tüm dünyaya yaydılar. İngiltere’de Hür Kiliseler’in en büyüğü olan Metodist Kilise’nin Avrupa’nın başka ülkelerindeki yeri daha önemsizdir.

Protestan Kilisesi Resimleri