Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Sıkıyönetim

  • Okunma : 267

Sıkıyönetim, temel hak ve özgürlüklerin geçici bir süre için sınırlandırıldığı ya da tümüyle kaldırıldığı, kolluk görev ve yetkilerinin sivil yönetimden askeri görevlilere geçtiği olağanüstü bir yönetim biçimidir. Sıkıyönetim uygulaması sırasında bazı suçların sanıkları askeri mahkemelerce yargılanır. Sıkıyönetimin ilanı için ülkenin iç ya da dış güvenliğininciddi biçimde tehlikeye girmesi gerekir.

    Türkiye’de sıkıyönetim 1876 Anayasasından (Kanun-ı Esasi) bu yana tüm anayasalarda yer alan askeri bir yönetim biçimidir. Zaman içinde tanımı birçok değişikliğe uğramıştır. 1876 Anayasası ülkenin herhangi bir yerinde isyan olasılığının belirmesi durumunda hükümete o bölgede sıkıyönetim ilan etme hakkını veriyordu. 1924 Anayasası buna savaş hali ile yurda ve cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın kesin belirtilerini ekledi. Bu anayasaya göre hükümet, süresi bir ayı geçmemek üzere ülkenin bir bölümünde ya da tümünde sıkıyönetim ilan edebilecek ve bunu vakit geçirmeksizin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) onayına sunacaktı. Sıkıyönetimi uzatmak
TBMM’nin yetkisindeydi. 1961 Anayasasında da benzer bir düzenleme vardı.

    12 Mart 1971 askeri müdahalesini izleyen günlerde kabul edilen 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, sıkıyönetimin uygulanma biçimini ayrıntılı biçimde belirledi. Aynı yıl anayasada yapılan bir değişiklikle sıkıyönetim ilanının nedenleri artırıldı. Bu değişikliğe göre hür demokratik düzeni ya da temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmayı amaçlayan şiddet hareketlerinin yaygınlaşması da sıkıyönetimin ilanına yol açabilecekti. Ayrıca sıkıyönetim kaldırıldıktan sonra da sıkıyönetim mahkemeleri ellerindeki davalar sonuçlanıncaya kadar görev ve yetkilerini sürdürecekti. 1982 Anayasası’nda ise sıkıyönetimi gerektirecek nedenlerin kapsamı daha da genişletildi. Buna göre anayasanın güvencesi altındaki hür
demokratik düzeni ya da temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, savaş hali, isyan, ülkenin bölünmezliğini içten ve dıştan tehlikeye düşürecek şiddet hareketlerinin yaygınlaşması durumunda sıkıyönetim ilan edilebilmektedir. 1982 Anayasası’na göre
cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu’nun da görüşünü aldıktan sonra sıkıyönetime karar verir. Sıkıyönetim süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir ya da birden fazla bölgesinde ya da tümünde ilan edilebilir. Sıkıyönetim ilanı kararın alınmasından hemen sonra Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün TBMM’nin onayına sunulur. Eğer TBMM tatildeyse hemen toplantıya çağrılır. TBMM gerek görürse sıkıyönetimin süresinde değişiklik yapabileceği gibi tümüyle de kaldırabilir. Sıkıyönetimin uzatılması da her defasında dört ayı geçmemek üzere TBMM’nin kararına bağlıdır. Bu dört aylık süre bir tek savaş durumunda aranmaz.

    Sıkıyönetim süresince Bakanlar Kurulu cumhurbaşkanının başkanlığında toplanarak, sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilir. Resmi Gazetede yayımlanan bu kararnamelere karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz. Böylece sıkıyönetim, yürütmenin (hükümetin) yetkilerinin genişlemesine yol açar. Sıkıyönetimin bir sonucu da kolluk görev ve yetkilerinin sivil makamlardan askeri makamlara geçmesidir. Sıkıyönetimin ilan edildiği bölgeye en az kolordu ya da aynı düzeyde kıta komutanlığı görevini yapmış ya da yapmakta olan bir komutan sıkıyönetim komutanı olarak atanır.

    Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olarak görev yapan sıkıyönetim komutanları yasa tarafından kendilerine verilen yetki ve görevleri bölgelerindeki güvenlik güçleri ve askeri birliklerle yürütür. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) da sıkıyönetim komutanlığıyla işbirliği yapmak zorundadır. Sıkıyönetim komutanları yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini sınırlayabilir; bazı özgürlüklerin kullanılmasını izne bağlayabilir, hatta tümden durdurabilir. Gerek görüldüğünde konutlar ve siyasal parti binaları da içinde olmak üzere her türlü binada izne bağlı olmaksızın arama yapmak, mektupları okumak, telefonları dinlemek sıkıyönetim komutanlığının yetkisi içindedir. Sıkıyönetim komutanlarına bağlı güçler yasalarca saptanmış olan durumlarda silah kullanma yetkisine de sahiptirler. Sıkıyönetim komutanlarının tüm iletişim araçlarını denetleme, sansür koyma ya da çalışmadan men etme hakları da vardır. Grev hakkının kullanılmasını da engelleyebilirler.

    Sıkıyönetim Kanunu’nda 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra yapılan değişikliklerle
sanıkların gözaltında tutulma süresi 90 güne çıkarıldı. Ayrıca sıkıyönetim komutanlarına, bölgelerindeki kamu görevlilerinden sakıncalı olduklarına inandıklarını görevden alma, bölgelerinde kalmasında sakınca gördükleri kişileri bölge dışına sürebilme yetkisi ve sıkıyönetim süresince sıkıyönetim komutanlarının aldığı kararlara karşı iptal davası açılamaması hükümlerini de getirdi. Sıkıyönetimin yargı alanında ortaya çıkardığı sonuç ise, sıkıyönetim bölgesi içinde gerektiğinde
sıkıyönetim mahkemesinin kurulmasıdır. Bu mahkemelerde yasada belirtilen suçları işleyenler yargılanır. Sıkıyönetim kalksa da, mahkemeler görevlerini davalar sonuçlanıncaya kadar sürdürürler.

    Cumhuriyet tarihimizde sıkıyönetim uygulamalarına sık sık başvurulmuştur. Ülkenin değişik yerlerinde uygulanan sıkıyönetimlerin toplamı yaklaşık 26 yılı bulmaktadır.