Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Uydu

  • Okunma : 248
Uydu Resim

Herhangi bir gezegenin çevresinde dolanan bir gökcismine uydu denir. Örneğin Ay, Dünya’nın doğal uydusudur. Güneş sistemindeki dokuz büyük gezegenden yedisinin uyduları vardır.

    İster doğal ister yapma olsun, bütün uydular ana gezegenlerinin çevresinde, yörünge denen bir yol üzerinde dolanırlar. Gezegenin yerçekimi (kütleçekimi) uyduları yörüngede tutar. Eğer gezegenin atmosferi varsa ve uydu gezegene bu atmosferin içinden geçecek kadar yakınlaşmışsa, atmosferin oluşturduğu sürtünme nedeniyle uydu yavaşlar ve sonunda gezegenin yüzeyine düşer. Eğer, bu sürtünme çok şiddetliyse, uydu gezegenin çekim gücüyle düşerken bir meteor gibi yanıp yok olabilir.

Doğal Uydular

Ay da içinde olmak üzere, bilinen 58 doğal uydu vardır. Güneş sistemindeki gezegenler ile uydularının dökümü aşağıda verilmiştir:

Merkür: Uydusu yok.

Venüs: Uydusu yok.

Dünya: Ay.

Mars: Phobos ve Deimos.

Jüpiter. Metis, Adrastos, Amaltheia. Thebe, îo, Europa, Ganymedes, Kallisto, Leda, Himalia, Lysithea, Elara, Ananke, Karme, Pasiphae ve Sinope.

Satürn: Atlas, Prometheus. Pandora, Janus. Epimetheus, Mimas, Enkelados, Tethys, Telesto, Kalypso, Dione, Helenos, Rhea, Titan, Hyperion, İapetos ve Phoebe. Henüz adlandırılmamış dört küçük uydusu daha vardır. İki uydusunun daha olduğu sanılmaktadır.

Uranüs: Miranda, Ariel, Umbriel, Titania ve Oberon. Numaralarla tanımlanmış 10 uydusu daha vardır: 1986 U l, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. 9 ve 1985 U1.

Neptün: Triton ve Nereid. Plüton: Kharon.

    1610 öncesinde, Güneş sisteminde Dünya’ nın Ay’ından başka bilinen bir uydu yoktu. Ama o yıl, yeni bulunan teleskoptan yararlanan İtalyan astronom Galileo, Jüpiter’in dört büyük uydusunu, İo, Europa, Ganymedes ve Kallisto’yu keşfetti (bu dört uydu “Galileo uyduları” olarak bilinir). 17. yüzyılın ikinci yarısında Satürn’le ilgili araştırmalar Titan (1655) ve İapetos’un (1671) keşfini getirdi. Uranüs’ün kâşifi olan Alman asıllı İngiliz astronom Sir William Herschel 1787’de Uranüs’ün iki uydusunu buldu; bunlar Oberon ve Titania’ydı.

    19. ve 20. yüzyıllarda, giderek yetkinleştirilen teleskoplarla çekilen fotoğraflar daha pek çok uydunun bulunduğunu ortaya koydu. 1970’lerin sonlarından beri dış gezegenlere gönderilen uzay araçları daha da küçük uyduların varlığını saptadı ve bunların fotoğraflarını çekti. 1980 ve 1981’de Satürn’ü, 1986’da Uranüs’ü ziyaret eden ABD yapımı “Voyager” uzay sondaları yeni uydular keşfettiler.

    Bazı küçük uydular, ana gezegenin kütleçekimine yakalanmış küçük gezegenler, yani asteroitler olabilir. Ama, doğal uyduların çoğunun, ana gezegenlerinin çevresindeki yörüngelerde oluştuğu ve Güneş sisteminin başlangıcından bu yana da uydu olarak kaldığı sanılmaktadır.

Yapma Uydular

Yapma uydular, insan eliyle yapılmış ve roketle fırlatılarak Dünya çevresinde yörüngeye oturtulmuş araçlardır. Bu uydular, atmosferin üst katmanlarına girerek yanana kadar ya da denetim altında yeryüzüne indirilene kadar yörüngede kalır. İlk yapma uydu, 4 Ekim 1957’de SSCB tarafından fırlatılmış olan “Sputnik l ”di. İlk ABD uydusu ise 31 Ocak 1958’de yörüngeye oturtulmuş olan “Explorer l ”di. O tarihlerden bu yana, genellikle ABD ve SSCB tarafından binlerce uydu fırlatılmıştır; Fransa, Çin, Japonya, İngiltere ve Hindistan gibi bazı başka ülkeler de yörüngeye uydu oturtmuştur.

    Yapma uydular çok değişik amaçlarla geliştirilmiş olabilirler. Meteoroloji uydularıyla çok daha kesin hava tahminleri yapılabilmektedir. Bu tür uydular fırtına ve kasırgaları önceden haber verebilir. Haberleşme uyduları telefon ve televizyon sinyallerini aktarır ve böylece bütün olaylar dünyanın her köşesinde canlı olarak izlenebilir. Dünyadaki doğal kaynaklar konusunda değerli bilgiler veren ve ayrıca orman yangınlarının, tarım ürünleri hastalıklarının ya da deniz ve göllerin yüzeyinde toplanan petrol birikintilerinin yerlerini tam olarak belirlemede yararlanılan başka uydular vardır. Birçok uydu da yalnızca askeri amaçlarla kullanılır. Bazıları, casus uydular olarak düşman silahlarının yerleştirildiği yerleri ve birliklerin hareketini saptayacak biçimde donatılmıştır. Bazıları da uzun menzilli ve yüksek güçlü laserler gibi silahlarla donatılabilecek türdendir.

    Uydunun işlevi yerleştirileceği yörüngenin tipini belirler. Haberleşme uyduları genellikle Dünya’nın kendi ekseni çevresindeki dönüşüyle uyumlu biçimde dolanırlar. Bu tür bir yörünge üzerinde bulunan uydular, Dünya’ nin çevresindeki dolanımlarmı 24 saatte tamamlar; bunların yörünge dolanım hızları Dünya’nın dönme hızına eşit olduğu için Dünya’nın üzerinde hep aynı noktada kalırlar. Bazı uydular ise kutup noktalarının üzerinden geçen yörüngelere oturtulur. Bu tür bir yörünge izleyen uydular, 24 saatlik bir dönem (periyot) içinde, gezegenimizin bütün yüzeyini görebilirler.

    Uydular astronomi araştırmalarında giderek artan bir rol oynamaktadır. Gökcisimlerince salınan pek çok ışınım türü, örneğin gamma ışınları, X ışınlan, morötesi ve kızılötesi ışınlar Dünya atmosferinin içinden geçemez; bu nedenle, bu dalga boylarında araştırma yapmak için astronomların yörüngeye ışınım algılayıcı aletler yerleştirmeleri gerekir. Yörüngede dolanan en başarılı “gözlemevleri”nden biri Kızılötesi Astronomi Uydusu (IRAS) idi. 1983 boyunca çalışan bu uydu, pek çok yıldızı çevreleyen halkalar ve yeni bazı kuyrukluyıldızlar da içinde olmak üzere, çok sayıda kızılötesi ışınım kaynağı keşfetti. Morötesi ve X ışını dalga boylarındaki en ilginç Güneş gözlemlerinden bazılarını, 1970’lerde “Skylab” uzay istasyonunda bulunan ABD ’li astronotlar yaptı. İlk X ışını araştırma uydusu, Aralık 1970’te uzaya fırlatılan ABD yapımı “Uhuru” idi. Bunun ardından başka ülkelerce de X ışını araştırma uyduları fırlatıldı ve yüzlerce X ışını kaynağının yeri belirlendi. İlk gamma ışını teleskopları ABD ’lilerin “SAS-2” ve Avrupalılar’ın “COS-B” uydularıydı. “SAS-2” 1972’de fırlatıldı ve yedi ay kadar işler durumda kaldı. “COS-B” uydusu 1975’te fırlatıldı ve 1982’ye kadar bilgi göndermeyi sürdürdü.

Uydu Resimleri