Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Yunanca

  • Okunma : 231

Yunanca, Yunanistan’da konuşulan bir Hint-Avrupa dilidir. Klasik dönemin en önemli iki dili Yunanca ve Latince’dir. Yunanca, Latince’den daha eski bir dildir ve Latin edebiyatı çoğunlukla Yunan edebiyatına dayanır. Birçok ülkede, günümüzde artık konuşulmayan bu iki dili okullarda öğrenme olanağı vardır ve dilbilgisi kuralları bakımından birbirlerine benzerlik gösterdiklerinden Yunanca ve Latince çoğu zaman birlikte öğretilmektedir. Birçok bilgin çok eski tarihlerden kalma yazıtlara dayanarak, Yunanca’ nın sağdan sola doğru yazılan daha eski bir dilden geliştiği görüşündedir. Oysa günümüzde daha iyi bilinen, sonraki dönemlere ait Yunanca yazılar soldan sağa doğru yazılır.

    Latin alfabesinden farklı olan Yunan alfabesinde toplam 24 harf vardır.

    Eski Yunanca’da birçok lehçe vardı. Bunlardan, Atinalılar’ın konuştukları Attika Yunancası’nın arı Yunanca olduğu düşünülmektedir. Hızla yayılarak Akdeniz çevresindeki birçok bölgede konuşulmaya başlayan Yunanca, Makedonya Kralı Büyük İskender’in fetihlerinden sonra Anadolu ve Yakındoğu’ya kadar ulaştı. Sonraları, Roma İmparatorluğu döneminde Yunanca, tıpkı bugün birçok ülkede İngilizce ya da Fransızca’nın öğretilmesi gibi, aydınların öğrendikleri ikinci bir dil olarak kaldı.

    İS 5. yüzyılda barbar akınları sonucunda Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla Yunanca Avrupa’nın batısından 1.000 yıl kadar bir süre silinmekle birlikte, bugünkü İstanbul kentinde kurulu Bizans İmparatorluğu’nun resmi dili olarak devam etti. Osmanlılar’ın 1453’te İstanbul’u fethinden sonra birçok Yunanlı bilgin batıya kaçarak Yunan kültürünü Avrupa’ya taşıdı. Böylece Avrupa’ da Rönesans’ın başlamasıyla, Eski Yunan uygarlığının değerlerinin yeniden keşfedilmesi önem kazandı. Gene de, bu dönemden sonra Avrupa’da Latince kadar rağbet görmeyen Yunanca, Yunanistan’da ve Akdeniz’in doğusunda kalan ülkelerde konuşulan bir dil olarak kaldı.

Eski Yunan Edebiyatı

Eski Yunan’nın en büyük edebiyat yapıtları İlyada ve Odysseia adlı, destan tarzında yazılmış uzun şiirlerdir. Her ikisinin de İÖ yaklaşık 800’de şair Homeros tarafından yazıldığı kabul edilmekle birlikte, bunları inceleyen bazı uzmanlar bu destanların başka başka yazarların yapıtları olduğu kanısındadır. Sürükleyici bir dille kaleme alınmış olan bu şiirlerde, savaşlar ve değişik ülkelere yolculuklar canlı bir dille betimlenmiş; insanlardan yana ve insanlara karşı olan tanrılardan söz edilmiştir.

    Homeros’tan sonraki iki ya da üç yüzyıl boyunca şiirden başka hiçbir türde yapıt ortaya konmadı. Eskiden, kitap basım yöntemlerinin bulunmasından önce koşuk dili düzyazıdan daha çok akılda kalıp aktarılabiliyordu. Yunanistan’daki kent devletleri öylesine küçüktü ki, şiir okunduğu zaman yurttaşların hepsi bir araya toplanıp bunu dinleyebiliyorlardı.

    İÖ 5. yüzyılda, Atina’da düzenli aralıklarla sahnelenen tiyatro oyunlarında Yunanca en zengin anlatım gücüne kavuştu. Aiskhylos, Sofokles ve Öripides’in yazdıkları trajediler, izleyenlerde acıma ve kendilerini oyun karakterleriyle özdeşleştirme gibi duygular uyandıran ciddi konuları işliyordu. Bu trajedilerde, tanrıların insanların işlerine karışmalarıyla yazgıları değişen soylu erkek ve kadınların sürüklendikleri durumlar, iyi niyetli ve dürüst davransalar bile, felaketle sonuçlanıyordu. Sözgelimi, tanrısal yasalara ya da vicdanına uymak arasında bocalayan bir oyun kişisi, hangi yolu seçerse seçsin sonunda ya tanrılar ya da insanlar tarafından cezalandırılıyordu.

    Devlet yönetimini eleştirme amacı taşıyan komedi türünde ise en büyük yazar Aristofanes’ti. Geçerliliğini yitiren ya da anlamsızlaşan bazı yönetim kararlarına halkın gülmesini sağlayan bu tür oyunlar bu kararların değiştirilmesine yol açıyordu

Eski Yurıan'da Düşünür ve Tarihçiler

Eski Yunan’da düşünürler de doğa ve evren yasaları konusunda bilgi edinmeye çalışıyorlardı. Demokritos ve Leukippos adlı iki düşünür günümüzden 2.400 yıl önce, yeryüzündeki maddelerin atom adı verilen sonsuz sayıda küçük bölünemez öğeden oluştuğunu ileri sürmüşlerdi. Pisagor gibi başka düşünürler ise matematik alanında önemli buluşlar ortaya koydular. Arşimet matematik bilgisini mühendislik alanına uygulayarak önemli başarılar elde etti.

    Herodot ve Thukydides gibi, tarih yazarları olarak ün kazanan Yunanlı düşünürler de vardı. “Tarihin babası” olarak anılan Herodot’un yapıtları yer yer düş gücüne dayansa da, onun en inanılmaz görünen öykülerinden bile bilimsel sonuçlar çıkartabilm ektedir. Coğrafya alanında da Yerküre’nin Oheanos Irmağı’yla çevrili yuvarlak ve yassı bir yüzey olduğu ve ufuk çizgisini geçmeye kalkışan gemilerin sonsuz bir boşluğa düştükleri yolundaki eski inançları çürütmek için çalışmalar yürüten yazarlar vardı. Bu arada Hipokrat ile öğrencileri tıp biliminin ilkelerini belirliyorlardı. Günümüzde bile doktorlar Hipokrat Yemini ederek tıp mesleğine yakışan bir davranışa uyacaklarına ant içmektedirler.

    Platon ve Aristo adlı iki ünlü düşünür insan yaşamı ve davranışı konusunda, her biri kendi farklı görüşleri çerçevesinde, sonraki felsefelerin çoğuna temel oluşturan ilkeler öne sürdüler. Kendisi bilge bir kişiyken, alçakgönüllü bir yaklaşımla başkalarıyla konuşup onların düşüncelerini irdeleyen ünlü düşünür Sokrat’ı tanıtan Platon’dur. Eski Yunan düşünürleri insanlar için soylu davranış kuralları belirleyerek, birçok bakımdan Hıristiyanlığın yaygınlaşması için gerekli ortamı hazırladılar

    İÖ 4. yüzyıl aynı zamanda büyük söylevcilerin yaşadığı bir dönemdi. Bunların en ünlüsü olan Demosthenes özellikle Büyük İskender’in babası Makedonya Kralı II Philippos’a karşı yaptığı ateşli konuşmalarıyla hatırlanır.

    Büyük İskender’in Pers İm paratorluğu’nu yıkmasından sonra kurulan yarı Yunan krallıklarından birinin başkenti olan İskenderiye uzun bir süre Yunan kültürünün merkezi oldu. Şair Theokritos kent ve köy yaşamını yansıtan şiirlerini burada kaleme aldı. Ayrıca, Museviler’in uygar dünyaya dağılarak yaşadıkları ve artık İbranice konuşmadıkları bu dönemde, bu kentte hüküm süren Mısır Kralı II. Ptolemaios’un buyruğuyla Eski Ahit Yunanca’ya çevrildi. Sonraları Yeni Ahit’in de yazıldığı dil olan Yunanca aracılığıyla Kutsal Kitap tüm Avrupa’ya yayıldı.

Günümüzde Yunanca

19. yüzyıl başlarında Yunan halkı bağımsızlığını kazanmaya çalışırken, topraklarında çok eskiden konuşulan klasik Yunanca’ya yeniden ilgi duymaya başladı. Bugün Yunanistandaki okul ve üniversitelerde modern Yunanca’nın yanı sıra Eski Yunanca da ayrı bir ders olarak okutulmaktadır.

    Avrupa’da konuşulan bazı diller Yunanca kökenli birçok sözcük içerdiği gibi, bilimsel terimlerden çoğu da Yunanca kökenlidir.