Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Niğde

  • Okunma : 316
Niğde Resim

Niğde ilinin büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi’nin, güney ve güneydoğu bölümleri ise Akdeniz Bölgesi’nin sınırları içindedir. Çok eski bir yerleşim alanı olan Niğde yöresindeki Ihlara vadisi, zengin doğal ve arkeolojik değerleriyle ünlüdür.

    Niğde ili son yıllarda yönetsel açıdan bazı değişikliklere uğradı. Niğde’nin kuzeybatı kesiminde kalan topraklar, 15 Haziran 1989’da yeni kurulan Aksaray iline bağlandı. Daha önce Niğde’ye bağlı bir ilçe olan bu yeni ilin sınırları içine giren yönetsel birimler Aksaray, Ortaköy, Ağaçören, Güzelyurt, Sarıyahşi ile 1990’da kurulan Eskil ve Gülağaç ilçeleridir. Aksaray ili yakın bir tarihte kurulduğundan, Niğde ili içinde anlatılmış, konumu ise Niğde il haritasında gösterilmiştir, bu değişiklikten sonra günümüzde Niğde ilinin yüzölçümü 7.312 km2’dir.

Doğal Yapı

Büyük bölümü orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşan il topraklarının kuzey, orta, güney ve güneydoğu kesimleri dağlıktır. Güney ve güneydoğu kesimini Orta Toroslar’a bağlı Bolkar Dağları ve Aladağlar; orta kesimini, sönmüş yanardağ dizisi oluşturan Melendiz-Hasan Dağları, kuzey kesimini de Ekeçek Dağı engebelendirir. İlin en yüksek noktası, Aladağlar’da 3.756 metreye ulaşan Demirkazık Doruğu’dur. Aladağlar’daki Lorut Dağı (3.588 metre) ile Haşan Dağı (3.268 metre) ilde yer alan öteki önemli yükseltilerdir. Geniş alanlar kaplayan düzlüklerden başlıcaları Aksaray Ovası ile Konya Ovası’nın doğu kesimini oluşturan Ereğli Ovası’nın Bor kenti yakınlarına kadar sokulan kuzeydoğu bölümüdür. Aksaray ve Ereğli ovalarını birbirinden ayıran Obruk Yaylası hayvancılık açısından önem taşıyan bir alandır. İlin orta kesimindeki topraklar, eski bir yanardağ olan Melendiz Dağı’nın püskürttüğü tüflerden oluşur. Ihlara vadisi, kalınlığı yer yer 100 metreyi bulan bu tüflü arazinin Melendiz Çayı tarafından yarılması sonucunda oluşmuştur.

    Niğde ili topraklarından kaynaklanan sular çeşitli havzalara doğru akar. Ekecek Dağı’nın kuzey yamaçlarından doğan sular, il sınırları dışından geçen Kızılırmak aracılığıyla Karadeniz’e, güney ve güneydoğu kesimlerden çıkan sular ise Seyhan Irmağı aracılığıyla Akdeniz’e ulaşır. Melendiz Dağı’nın kuzey yamaçlarından kaynaklanan Melendiz Çayı ile başlangıç kollarını Ekecek Dağı’nın batı ve kuzeybatı yamaçlarından alan Peçeneközü Deresi, Tuz Gölü’ne dökülür. Aladağlar’ın kuzeybatı yamaçlarından çıkan bazı küçük dereler Sultansazlığı’na ulaşırken, Bolkar Dağlarının kuzey yamaçlarından doğan bazı küçük akarsular da Konya Kapalı Havzasındaki sığ su birikintileri ile bataklıklarda sona erer. Tuz Gölü’nün güney ve güneydoğu kesimleri ile Hirfanlı baraj gölünün güneydoğu kesimi il sınırları içindedir. Niğde ilinde çukur yerleşim ya da mağaraların suyla dolmasıyla oluşan birçok küçük obruk gölünün yanı sıra bazı yapay göller de vardır. Başlıca yapay göller Mamasın (Mamasun), Gebere, Gümüşler ve Akkaya baraj gölleridir.

    Güneydoğudaki yüksek Orta Toroslar’ın Akdeniz etkilerine kapattığı Niğde ili kara ikliminin etkisi altında kalır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Yıllık ortalama yağış miktarı 400 milimetreyi aşmayan ile, en çok ilkbaharda yağış düşer.

    Genel olarak orman açısından yoksul olan ilin güneydoğu kesimindeki dağlık alanlarda kızıl çam ve kara çam topluluklarına rastlanır. Bazı kesimleri yan çöl niteliği taşıyan ilin doğal bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir.

Tarih

Yapılan araştırmalar günümüzden 100 bin yıl önce bu yörede insanların yaşadığını göstermektedir. İlk yerleşim yerlerinin Cilalı Taş Devri’nde kurulduğu anlaşılan yöredeki Acemhöyük, Asurlular’ın oluşturduğu bir ticaret kolonisiydi. İÖ 17. yüzyılda Hititler’in egemenliğindeki topraklar arasında yer alan Niğde yöresi, daha sonra Tabal Krallığı’na bağlandı. İÖ 8. yüzyılda Asurlular’ın, İÖ 7. yüzyılda Kilikya Krallığı’nın, İÖ 6. yüzyılda Persler’in, İÖ 332’de de Kapadokya Krallığı’nın yönetimine giren yöre, İS 17’de Roma İmparatorluğu’nun sınırları içine katıldı. Hıristiyanlık 4. yüzyılda Niğde yöresinde de yaygınlaştı. Bizans döneminde Sasaniler’in, 7.-10. yüzyıl arasında da Müslüman Araplar’ın saldırısına uğradı. Daha sonra gene BizanslIlar tarafından alman yöre, 11. yüzyıl sonlarında kısa bir süre Anadolu Selçukluları’ nın eline geçti. Daha sonra Haçlılar tarafından yağmalanan Aksaray ve Niğde yöresi, sırasıyla Danişmendliler, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Eretna Beyliği ve Karamanlılar tarafından yönetildi. 1398’de Osmanlılar’a bağlanan yöre 1402’de Timur tarafından gene Karamanlılar’a verildi. 1466’da Osmanlı topraklarına katılan yöre, 20. yüzyıl başlarında Aksaray ve Niğde sancaklarının sınırları içindeydi. Cumhuriyetin ilanından sonra bu topraklarda Niğde ve Aksaray illeri kuruldu. 1933’te ilçe yapılan Aksaray, Niğde iline bağlandı. Eskiden beri Niğde’nin ilçesi olan Nevşehir 1954’te, Aksaray ise 1989’da yeniden il haline getirilince Niğde ilinin bugünkü sınırları ortaya çıktı.

Ekonomi

1985’te halkının yüzde 70’e yakını köylerde yaşayan Niğde ilinde ekonomi tarıma dayalıdır. Patates, şekerpancarı, buğday, arpa, çavdar, soğan, ayçiçeği ve nohut en çok yetiştirilen tarla ürünleridir. Elma, üzüm, kavun, karpuz, domates ve lahana ise yetiştirilen meyve ve sebzelerin başlıcalarıdır. İlde çok sayıda koyun yetiştirilir. Tarıma katkıda bulunan başlıca kuruluş Aksaray Ovası’ndaki Koçaş Tarım İşletmesi’dir.

    Sanayi fazla gelişmemiş durumdadır. Şeker, un, şarap, süt ürünleri, yün ipliği, halı, yem, çimento, yedek parça, tuğla ve kiremit fabrikaları ildeki başlıca sanayi kuruluşlarıdır.

    Yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin sayılan il topraklarında altın-gümüş, kurşun-çinko, demir ve cıva yatakları vardır. Aksaray yöresinde tuz üretimi yapılır.

    Niğde ilinin ülke ulaşımında önemli bir yeri vardır. E-5 Karayolu ile Kayseri, Konya ve Karaman gibi merkezleri Akdeniz kıyısına bağlayan demiryolları il topraklarından geçer. Ihlara vadisi ile Güzelyurt ilin başlıca turistik yörelerindendir.

Toplum ve Kültür

Bizans döneminde bu yörede yaşayan Hıristiyanlar, doğal güzelliğiyle çevreden ayrılan Ihlara vadisinde bir yerleşme alanı kurdular. Vadinin dik yamaçlarında, eskiden burada yaşayanların yaptığı manastır, kilise ve konutlar vardır. Tüflü arazinin oyulmasıyla yapılmış olan bu tarihsel yapıların 9., 10. ve 11. yüzyıllardan kaldığı sanılmaktadır. Bu yapıların tavan ve duvarları Kutsal Kitap’tan ve doğadan kaynaklanan konuların betimlendiği fresk ve motiflerle süslenmiştir. İlginç doğal görünümler sunan ve tarihsel değerler açısından çok zengin olan Ihlara vadisi, her yıl birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir.

    Yöreye özgü başlıca geleneksel el sanatı halı dokumacılığıdır. Genellikle koyu mavi ve kırmızı renklerin egemen olduğu bu halılar balık, çift başlı kartal ve çiçek motifleriyle süslenir. Doğal boyaların kullanımı azaldıkça Niğde halıları eski niteliğini yitirmektedir.

    Anadolu’nun çeşitli yörelerinde olduğu gibi Niğde ilinde de birçok söylence anlatılır. Bunlardan birine göre, eskiden uzak bir ülkede, halkı tarafından çok sevilen güzel prenses hastalığa yakalanır. Hekimlerin hastalığına çare bulamadığı ve gün geçtikçe eriyip zayıflayan prenses için tüm ülke halkı yas tutar. Prensesin hastalandığını duyan yaşlı bir gezgin saraya gelir. Bu gezgin, bozkır ve çöllerin ortasında, meyve bahçeleriyle kaplı, havası ve suyu şifalı olan Bor adlı bir yöre olduğunu, prensesi oraya götürmeleri halinde iyileşeceğini söyler. Hemen Bor’a götürülen prenses, üç gün içinde eski sağlığına kavuşur. Bunun duyulması üzerine çeşitli ülkelerdeki birçok hasta Bor yöresine akın eder. Kısa sürede çok kalabalıklaşan Bor, giderek şifa verici özelliklerini de yitirince buradan sıkılan prenses Niğde’ye gider. Anadolu’da halk arasında söylenen “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” deyişinin bu söylenceden kaynaklandığı ileri sürülür.

    Niğde yöresinde yapılan çeşitli kazı ve araştırmalarda elde edilen arkeolojik buluntular ile gene bu yöreden derlenen etnografik yapıtlar Niğde Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müzede sergilenen en ilginç kalıntılardan biri de, Ihlara vadisinde bulunmuş olan ve 9. ya da 10. yüzyıldan kaldığı sanılan bir rahibe mumyasıdır. 1988’de ildeki başlıca eğitim ve kültür kurumlan Selçuk Üniversitesi’ne bağlı Niğde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Niğde Eğitim Yüksekokulu, Niğde Meslek Yüksekokulu ve Aksaray Meslek Yüksekokulundu.

İl Merkezi: Niğde

Niğde, Karamanlılar döneminde ticaret ve kültür merkezi olarak önem taşıyordu. Osmanlı döneminde Kayseri ve Konya’nın gelişmesiyle eski önemini yitirdi. 19. yüzyıla kadar kent halkının büyük bölümü Rumlar’dan oluşuyordu. Eski kaynaklarda adı Nahida, Nakida, Nekide ve Nikde olarak geçen kente Cumhuriyet döneminde Niğde denmeye başlandı. Ulukışla-Kayseri Demiryolu’nun 1933’te açılmasından sonra bir ulaşım merkezi olarak önem kazanan Niğde, daha sonra E-5 Karayolu kenarında gelişen Aksaray kentinin gölgesinde kaldı. Kent, en eski mahallelerin yer aldığı kale çevresinden yamaçlara doğru gelişmiştir. Gene de en eski mahallelerin yer aldığı kesim kent merkezi durumundadır. Kayseri’yi Ulukışla yakınında E-5 Karayolu’ na bağlayan yol Niğde kentinden geçer.

    Kentin nüfusu 49.068’dir (1985).

 

Niğde İline İlişkin Bilgiler

Yüzölçümü: 14.294 km2 (1988).

Nüfus: 560.386 (1985).

İl Trafik No: 51.

İlçeler: Niğde (merkez), Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik, Ulukışla.

İlgi Çekici Yerler: Ihlara vadisi, Güzelyurt; Çiftehan ve Ziga kaplıcaları; Ihlara İçmesi; Gökbez kaya kabartması; Konaklı yeraltı kenti; Andaval Kilisesi; Gümüşler Manastırı; Niğde Kalesi; Aksaray ve Bor ulucamileri; Ak Medrese, Zinciriye Medresesi; Alaeddin. Sungur Bey, Hanım, Paşa ve Şeyh İlyas camileri; Dışcami, Sarıcami; Şah Mescidi; Niğde Bedesteni; Alay, Sultan, Ağzı Kara ve Öküz Mehmed Paşa hanları; Hüdavend Hatun Kümbeti; Gündoğdu Türbesi; Niğde Müzesi.

Niğde Resimleri