Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Çözümleyici ve dilbilimsel felsefe

  • Okunma : 646

Çözümleyici ve dilbilimsel felsefe, XX. yy. İngiliz ve ABD felsefesini büyük ölçüde etkileyen çözümleyici ve dilbilimsel, akımlar, çeşitli söylem türlerinin mantıksal açımlanmasında odaklanırlar. Çözümleyici akımı XIX. yy’ın sonuna doğru, Cambridge Üniversitesi'nden Bertrand Russell ve G.E. Moore başlattılar. Önceleri her ikisi de F.H. Bradley'in, deneysel gerçekliğin mutlak varlık olan asıl gerçekliği maskeleyen bir dış görünüşten başka şey olmadığını ileri süren felsefesine ortak bir tepkiyle karşı çıktılarsa da, Russel yadsıdığı idealist metafiziğin yerine, "mantıksal atomculuk" diye nitelediği kendi metafiziğini koyarken, Moore metafizik tartışma alanından bütünüyle ayrıldı ve Russel'ın hiç değinmediği bir noktayı, daha sonraları çözümleyici ve dilbilimsel felsefenin niteleyici özelliği haline gelecek "sağduyuya bağlılığı" somutlaştırdı.

1905 tarihli "açıklama" yazısında Russel, betimlemeler kuramını öne sürerken, felsefi çözümlemede asıl, önermelerin 'temelindeki" mantıksal biçimlerin irdelenmesi gerektiğin önermenin mantık temelinin yüzeydeki dilbilgisel biçiminden bütünüyle farklı olduğunu vurguluyordu. Ona göre, önermede olumlananı tam anlamıyla açığa çıkaracak, bu tür bir çözümlemeydi. Betimlemeler kuramı, sözgelimi, "en büyük asal sayı" konusuda anlamlı bir söylem gerçekleştirmenin, kişinin böyle bir savının varlığına inanmasını gerektirmediğini gösterir. Şeylerin tür sayısı ne kadar en aza indirgenirse, bilgi de daha sistemleşir, daha güvenilir olur. Sonuçta, çözümleme ve karşıtı olan mantıksal yapılandırma, fizikötesi ve bilgikuramsal (epistemolojik) sorunlara, yeni ve daha bilimsel bir yaklaşım umudu getirir: Bunlar, "son çözümlemede var olanlar nelerdir" ve "bunların bilinmesi, tanısı nasıl gerçekleşir" sorularıdır.

Russel'ın çözümleyici felsefede en büyük başarısı, yeni bir simgesel mantık sistemi geliştirerek, matematiği mantığa indirgemesidir; bu, Aristoteles'in geleneksel akıl yürütme kuramından çok daha güçlüdür. Russel ile Alfred North Whitehead'in anıtsal yapıtı Principia Mathematica (Matematik İlkeleri), 1910-1913 arasında üç cilt olarak yayınlanmış, Russel, matematiksel doğruların ayırıcı özellikleri sorunsalını, fizikötesi savlara başvurmadan belirtebilen yepyeni, mantıksal seçkinliği bulunan bir görgücülük türü geliştirmiştir.

Russel'ın yeni mantık düşüncesi, yalın bir ideal dildir: Bütün önermelerin sözcüklere aktarılmasının, bunların doğru mantıksal biçimlerini belirgin kılacağı bir dil. Russel'ın öğrencilerinden Avusturyalı Ludwig wittgenstein, dilin, dünyayı temsil etme yeteneğinin, dünya ile dilin ortak bir paydası, bir mantıksal yapısı bulunmasına bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Sonuç olarak, Wittgenstein, Russel'ın "ideal" dediği şeyin zaten bütünüyle dilde saki bulunduğunu ve çözümleme yoluyla açığa çıkarılmayı beklediğini vurgulamıştır. Wittgenstein'a göre mantık ya da salt matematik kökenli olmayan "anlamlı herhangi bir söylem, olgusal bir söylemdir. Bütün olgusal söylemler, "temel önermeler" (bunlar teknik anlamda, olası olguların "mantıksal resimleri"dir) düzeyinde çözümlenebilir.

Wittgenstein'ın düşüncelerinden büyük ölçüde etkilenen mantıksal olguculuk yanlıları, bir totoloji niteliği taşımayan, anlam taşıyan herhangi bir önermenin, gözlemsel yönden doğrulanabilir olduğunu ileri sürerler. Bu koşula uymayan önermelerin (sözgelimi, ahlaksal, dinsel ve tümünün üstünde geleneksel fizikötesi önermeler), belirli bir duygusal anlamı olabileceğini, ama tam bir "anlamsızlık" özelliği taşıyacaklarını ileri sürmüşlerdir. Mantıksal olguculara göre, felsefi çözümleme, bilimsel söylemin netleşmesini sağlar; özellikle, çeşitli kuramsal savlarla, bunları doğrulamaya ya da yadsımaya yarayacak gözlemsel kesinlikler arasındaki bağıntıya açıklık getirir.

Bununla birlikte russelcı ve olgucu çözümleyici anlayışlara karşı 1930 yıllarında ortaya çıkıp, 1950 yıllarında olgunlaşan bir tepki vardır: Olağan dil felsefesi. Bu akımın öncüleri, Cambridge'ten Wittgenstein ve John Wisdom ile Oxford'dan Gilbert Ryle ve J. L. Austin'dir.